20 Mayıs 2012

Okan Bayülgen’e ayıp değil mi?

Dün şöyle başlıklar atılan haberler okudum. Okan Bayülgen’in yerine O mu geliyor?


Dün şöyle başlıklar atılan haberler okudum. Okan Bayülgen’in yerine O mu geliyor?

Dedim ki Bayülgen, yerini birine mi bırakıyor, acaba kavuğunu mu devrediyor. 

Haber tamamen beklemediğim şekilde çıktı.

Bayülgen de dün programında O’na da başka yer açın, herkesin yeri kendine diyerek bu konuya tepki gösterdi.

Haberde şöyle cümleler geçiyor; Kanal eğer her konuda anlaşırsa genç oyuncu Okan Bayülgen'den kalan boşluğu dolduracak. Star TV’de sunduğu "Eyvah Düşüyorum" isimli yarışma programı her hafta SBT ölçümlerinde ilk 5’te yerini alan Yenenler’e Kanal D’nin cumartesi akşamları talk show sunması için teklif yaptığı öğrenildi.

Eyvah Düşüyorum yarışması, BKM Mutfak oyuncuları konuk olmadan önce çok da iyi gitmiyordu, onların konuk olmasıyla ivme kazandı, öncesinde bu yarışma yakında gider diye düşünüyordum.

Bu başlık ve haberi, Okan Bayülgen’e yapılmış bir ayıptır bence.

Bayülgen televizyonda talk-show türünü yıllardır hakkıyla yapan bir isimdir, ustadır.

Eser Yenenler ile aynı kefede değerlendirmek gaflet.

Programın, daha önce Bayülgen’in program yaptığı cumartesi günü olması düşünülüyor gibi bir cümle yerinde olurdu.

Yani Okan Bayülgen’in yeri derken bunda iyi niyet görmüyorum.

Bayülgen’i kızdırmaya çalışmışlar kesinlikle.

 

Sonunda birileri harekete geçti


Geçen sene Yerli Dizi Yersiz Uzun eylemleri yapıldı. Bu eylemde o dizilerde oynayan başrol oyuncularını da gördük. Ancak gördük ki yeni sezonda kendilerini yersiz uzun yerli dizilerde görmeye devam ettik. Eylemler lafta kalıyor ya da gösterişte.

En son olan talihsiz ölümün ardından Setlerde Ölmek İstemiyoruz başlıklı bir yazı yazdım.

Ardından Oyuncular Sendikası bir eylem düzenledi. Memet Ali Alabora önderliğinde gerçekten de köklü çözümler geleceğine inancım büyük.

Oyuncuların da eylemler de gösteriş yapmaktan ziyade eylemde bunları gerçekleştirmeleri gerektiğini söylemiştim.

Bu köklü değişimin önemli bir ayağı da kanallar ve yapım şirketleri. Ve Star TV, diğer kanallara da örnek olabilecek bir girişimde bulundu. Sonunda birileri gerçekten eyleme geçti.

45 dakikalık ilk yerli drama 'Çıplak Gerçek'in çekimlerine başlandı. Yönetmenliğini Ümit Ünal'ın yaptığı dizide Yetkin Dikinciler, Derya Alabora, Mustafa Uğurlu, İdil Fırat, Cem Bender ve Erdem Akakçe gibi başarılı isimler bulunuyor. Dizinin önemli özelliklerinden biri de 16 bölümde bitecek olması, hani o bitmek tükenmek bilmeyen sahneyi ne kadar kıvrandırsak da uzatsak, hikayeyi ne kadar döndürsek de gitse, sırlar açığa çıkmasın, aşıklar kavuşamasın, diziden ayrıanlar ölsün düşüncelerinden uzak olacak.

Bu cesur girişiminden ötürü Star’ı ve bütün ekibi kutlamalı. Umarım diğer kanallar da izinden gelir.


Tayfun Güneyer kabul etmiş


Böyle Bir Şey Var mı? programına konuk olan Tayfun Güneyer: "Düşündüğüm hayal ettiğim resmi ekrana yansıtamadım." diyerek Türk'ün Uzayla İmtihanı dizisinin tutturamadığını kabul etmiş.  

Daha ilk bölümüne kekremsi demiştim ama Güneyer’in Memoli’yi de tekrar ekrana sürmesi yanlıştı. Memoli bir efsaneydi ve zihinlerdeki haliyle kalmalıydı, tutmayacağı aşikardı müneccim olmaya gerek yoktu, üstelik de TNT gibi oturmamış bir kanalda tekrarlanması da en büyük dezavantajıydı.

Ancak Güneyer diyor ki ‘Gülse’nin işi Gülse marka olduğu için tuttu’. Cevap veriyorum; Hayır, Gülse Birsel iyi yazdığı, iyi bir gözlemci olduğu için tuttu.

Güneyer devam ediyor: ‘Sosyal medyanın başarısına inanmıyorum. Şimdi özel bir şey yaşıyoruz herkes birbirine sosyal medyayı soruyor. Sosyal medyayı takip etmiyorum.

Televizyonda tek tanrı var o da reyting. Evet Türk’ün Uzayla İmtihanı bitti. Reklam veren ve kanal bitirme kararı aldı. Sosyal medya, AGB bittiği için kral oldu.’

Bence sosyal medyada geniş bir evren var ve reyting denek listesinden daha çeşitli ve fazla. O nedenle sosyal medyanın gücünü, geri bildirimlerini reddedersek baştan kaybetmiş oluruz. 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu