21 Aralık 2014

‘Her karakterin hakkını vererek oynamaya çalışıyorum’

Televizyon sektöründe çözülmesi gereken bir sürü sorun ve çıkmaz var. Saymakla bitmez

Deniz Celiloğlu’nu son olarak Çağan Irmak’ın ‘Tamam mıyız?’ filminde, çok başarılı olduğu Temmuz karakteriyle izledik. Celiloğlu, yakında ilk komedi filmi ‘Öğrenci işleri’ ile izleyicisiyle buluşacak. Yetenekli oyuncu; filmi, karakterini ve tiyatro oyununu anlattı.

Deniz Celiloğlu’nu ilk olarak ‘Ev’ filminde ve televizyon için çok farklı olan ‘Kanıt’ dizisinde izlemiştim. İlk defa bir komedide yer almanın heyecanını yaşayan Celiloğlu, bence uzun yıllar adından söz ettireceği karakterlere bürünmeye devam edecek...

‘Öğrenci İşleri’ filmiyle ilk defa komedide yer alıyorsunuz. Nasıl bir film oluyor, canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

Ben oynarken çok eğlendim. Bütün oyuncu arkadaşlarla çok iyi bir sinerji kurduk, her şey çok güzeldi. Bu güzelliğin filme de yansıyacağına eminim. Ben de merakla bekliyorum nasıl olacağını. En zoru da bu zaten; çekimler bittikten sonra vizyon için gün saymak... Evet, televizyon ve sinemada ilk defa komedi oynuyorum. Çok da istediğim bir şeydi. Daha önce denk gelmemişti. Tiyatroda çok yaptım. Diğer oyuncu arkadaşlarım alınmasın ama bence en eğlenceli karakter benim oynadığım karakterdi. Diğerlerine göre daha esnek, köşesiz, absürte yakın bir şeydi. Hapishane kaçkını, kendine saklanacak yer arayan manyak bir şey. Adam saksıdan toprak yiyor... Çünkü ağız tadı, keyif anlayışı böyle... Artık siz düşünün (gülüyor).

Komedide kötü bir karakter canlandırmak nasıl?

Hiçbir karakteri canlandırmak diğerinden daha zor ya da kolay değil. Rolün büyüğü, küçüğü de olmaz zaten. Ne kadar kafa yoracağı, o rolde neler çıkartıp ne kadar uğraşacağı tamamen oyuncuya kalmış bir şey. Yani kolay mı, zor mu sorusu; hayır kolay değil ama zor da değil. Benim işim bu, herhangi bir rol kadar zor ve her rol kadar emek istedi. İşinizi kolaylaştıran ekip arkadaşları varsa her zaman daha kolaydır her şey.

‘Öğrenci İşleri’nin diğer komedilerden farkı ne?

Öncelikle benim en belirgin olarak hissettiğim fark senaryo yazımındaydı. Bir mizahçı karikatüristin, Kamuran Suner’in elinden çıkması hemen hissedilen bir şey. Komedisini, esprilerini, ince mizahçı zekasını hissediyorsunuz. Herkes işini severek, inanarak, arkasında durarak yaptı.

Sizi ilk olarak ‘Ev’ filmi ile izlemiştim. O zamandan bugüne güzel ve birbirinden farklı yapımlarda rol aldınız, kariyerinizin ilerleyişini nasıl yorumluyorsunuz?

Ben işimi en iyi şekilde yapıp, her karakterin hakkını vererek oynamaya çalışıyorum. Bundan da keyif alıyorum. Ama bu ülkede kariyer planlamalarınız öyle çok da sizin elinizde değil. Siz ne planlar yaparsanız yapın, sonuçta başkalarının sizin için hazırladığı planlara göre bir hayatı yaşıyorsunuz. Benim canımı sıkan, karşısında durmaya çalıştığım şey bu. Olduğum yerden memnunum ama sektörün geldiği noktadan pek umutlu ve mutluyum diyemeyeceğim. Televizyon sektöründe çözülmesi gereken bir sürü sorun ve çıkmaz var. Saymakla bitmez. En başında çalışma koşulları, saatleri geliyor. Düzgün işlemeyen bir çalışma ortamında pek de öyle kariyer planlaması yapmak, tutturmak ve memnun olmak çok kolay iş değil.

‘İstenmeyen’ nasıl bir oyun? Tiyatroseverler neden izlemeli?

Gerçekten kendi oyunum olduğu için söylemiyorum. Ben eğer içinde olmasaydım ve sadece izlemiş olsaydım aynı cümleleri kullanacağımdan emin olun. Çok başarılı bir oyun. Metni başta olmak üzere sahne ve dekor kullanımı sahnelemedeki zeki, düşündürücü, yenilikçi tarzıyla son zamanlarda yerli yazarların elinden çıkmış en başarılı metin diyebilirim. Ceren Ercan ve Gülce Uğurlu birlikte yazdılar. Bedir Bedir, ben ve Gülce Uğurlu oynuyoruz. Bu yüzyılda modern Türkiye’de bireyin içinde olduğu, içine sürüklendiği yalnızlığı, kimliksizliği, aidiyetsizliği konu edinen bir oyun. Bunu bir aile bireyleri üçgeninin içinde Doğu-Batı referanslarıyla inceliyor. Her cümlesinde kendinizi, eşinizi, arkadaşınızı, mahallenizi bulacağınız bir oyun.

‘Kanıt’ dizisi Türkiye’de benzeri olmayan iyi bir formattı, sizde nasıl izler bıraktı?

İyi ki yapmışım dediğim işlerden biri oldu. Seneler geçti bitmesinin üstünden hala insanlar beğenilerini, tebriklerini sunuyorlar.

Mutlaka oynamak istediğiniz bir rol var mı; sizi etkilemiş tarihi bir karakter ya da bir roman karakteri?

Mutlaka oynamak istediğim bir rol... Bir düşüneyim... Yani ‘Batman’i çekerlerse bir daha, Joker karakteri için menajerimin telefonunu bırakmıştım, haber bekliyoruz. Bakalım, kısmetse olur (gülüyor)...

(Hafta Sonu Dergisi – Sihirli Kutu)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu