23 Ekim 2016

Çok cahilsin keşke… (Ne yapsan bilemedim)

İnsan istiyor ki şu dünyada cahilliğin umulmayan bir erdemi olsun ama yoook…

Ah acaba İskoç mucit John Logie Baird, şu önümüze sunulanları görse kahrından bir kere daha ölüp televizyonu icat ettiğine pişman olmaz mıydı?

Şimdi televizyonu da sadece içinde bomboş insanların laklak yaptığı bir kitle iletişim aracı olarak da nitelendirmek olmaz.

Ben malumu ilk izlediğimde, tvleri atalım camdan dedim ama televizyonda güzel şeylerle de karşılaşıyoruz, tek yapmamız gereken ona maruz kalırken, bilincimizi oluşturmak ve sürekli açık tutmak.

İnsan istiyor ki şu dünyada cahilliğin umulmayan bir erdemi olsun ama yoook…

Aslında sorun Kürk Mantolu Madonna’nın aslında kim olduğunu bilmemek değil, sorun kendinle yüzleşmekten kaçıp kendini bilmeme durumu.

Bir şeyi biliyormuş gibi yapmak da ciddi zeka istiyor. Ama sonuçta bir şeyi biliyor gibi yaparken yamulabiliyorsun da veee yine gün sonunda etrafı değil kendini kandırmış oluyorsun.

Ama hiç merak etme asla rezil olamazsın.

 

Cahiller-in…

 

-En temel özellikleri susmamalarıdır. Günde rahat 15 bin kelime sarf ederler.

-Acayip ahkam keserler, her konuda fikirleri vardır. “Bir şey bilirim o da hiçbir şey bilmediğimdir.”

sözünü de bilmezler mottoları: “Bir şey bilirim o da her şeyi bildiğimdir” dir.

-Kırk taklayla hazırladıkları ya da hazırlayacakları bahaneleri ve hikayeleri her zaman vardır. Kendileri de buna inanırlar.

-En çok kendilerini övmeye ve anlatmaya bayılırlar. Sen kendin hakkında bir şey söylesen duymamazlığa gelirler.

- Algıları kördür. Her şeye bodoslama atlarlar. Yani kavramlar olmaksızın algılar kördür.

-İzan güçleri yoktur. Göz var, izan var sözü ki bu sözdeki izan’dır nizam değil.

Peki izan nedir? Anlama yeteneği. E haliyle kimseyi dinlemedikleri için anlamaya çalışma çabasında da değillerdir.

- Saldırgan olurlar. En ufak bir eleştiri yapmaya kalk da gör…

- Kendileriyle değil hep başkalarına odaklıdırlar. Şu şöyle yaptı, bu böyle yaptı konuşurlar. Yani “Kendi gözündeki merteği görmez kardeşinin gözündeki çöpe karışır”

- Sen hep şüphe içindeyken onlar hep emindir.

Biz, acaba yanlış bir şey mi söyleyeceğiz diye ağzımızdan çıkacakları 50 kere tartarken, onlar dört nala giderler.

- Aforizmalara bayılırlar. Ne kadar klişe varsa onlarda yüklüdür.

Ve bu böyle uzar gider…

Şimdi tavsiye vermeye kalksam da olmaz, onları fark ettiğiniz anda Aşık Veysel’in dizelerini uygulayınız:

“İnan sana değil kastım,

Cahil ilen sohbeti kestim.”

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu