28 Ekim 2010

Türkiye’de kayıt dışı istihdamın devlet açısından olumsuz sonuçları

Zira, sosyal güvenlik sistemi gelir ve giderleri olan basit bir matematik hesabından ibarettir...

Bugünkü yazımızda da kayıt dışı istidamın devlet açısından olumsuz sonuçlarına bakacağız. Bilindiği gibi, yıllardır sosyal güvenlik açıklarından bahsedilmektedir. Yani, her bütçe döneminde veya tartışmasında Devlet bütçesinden sosyal güvenlik sistemine ne kadar para aktırıldığından, kara deliklerden söz edilir, durur.
Zira, sosyal güvenlik sistemi gelir ve giderleri olan basit bir matematik hesabından ibarettir.
Sosyal güvenlik sistemi toplanan primlerle finanse edilir ki, primler de işveren ve sigortalıdan alınır. Ancak , ülkemizde finansın kaynağında Devlet katkısı da vardır ve bu katkı yıllardır kaçınılmaz olmuştur.
Sosyal güvenlik sistemimizin açık nedenlerinin arasında kayıt dışı istihdamın da önemli bir rolünün olduğunu görüyoruz. 
Esasen, ilk bakışta yanlış ve pek de mantıksız olmayan karşı bir görüş şunu ileri sürülebilir: “Kardeşim, ne ilgisi var….. Devlet, kayıt dışı çalışanlara sağlık yardımı yapmıyor, bunlara emekli aylığı bağlamıyor….. Bu durumda kayıt dışılık sosyal güvenlik sistemindeki açıkların nedenleri arasında sayılamaz. Siz de (beni kastederek) her olumsuzluğun altında kayıt dışılığı arıyorsunuz…. Bu kadarı fazla ama…..”diyor olabilirsiniz.
Sizlere bazı sorular sorayım: 
“Kayıt dışı çalışanlar sizce sağlık yardımlarını nasıl karşılıyorlar ?”
“Kayıt dışı çalışanlar hastalıklarında kendilerinin, eşlerinin ve çocuklarının tedavilerini hep ceplerinden mi karşılıyorlar?”
“Kayıt dışı çalışanlar çok mu zenginler, yani, canım ne zaman hastalansam param cebimde gider muayene olurum mu diyorlar?”
Bu soruların hiç birinin cevabı maalesef  “Evet” değil….
Ben size nasıl olduğunu söyleyeyim….
- Köyün bir sağlık karnesi olur, bu karneden tüm köylüler istifade ederler. Eee ne de olsa sosyal endikasyon.
- Mercedes arabası olanın yeşil kartı vardır ve bedavadan muayene olur. Olmaz demeyin. Örnekleri çok….
- Kayıtsız çalışan bir kişinin (Allah korusun ama) kanser ve diyaliz gibi uzun süren ve tedavisi pahalı olan hastalıklara yakalandıktan sonra mecburen kayıtlı sisteme dahil olduğunu düşünün……
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün aslında…….
Gelin biz olayın matematiksel yönüne bakalım isterseniz…..
Olayın asıl ve esaslı yönü ülkemizde yeşil kart uygulamasının yaygınlığıdır. Yeşil kartlı kişi kolay kolay kayıtlı çalışmayı düşünmez, daha doğrusu kısa vadede buna ihtiyaç duymaz. 
Türkiye’de yaklaşık 9 milyon yeşil kartlı insan bulunmaktadır. Ama işin ilginci ülkede ekonomik anlamda hiçbir rüzgar esmeden veya yaprak kımıldamadan yeşil kartlı sayısının bir anda yarıya düştüğünü (sanki ekonomik bir gelişme varmış gibi), bir anda ikiye katladığını (sanki ekonomik kriz varmış gibi) görürüz ki, bu da yeşil kartın nasıl adil dağıtıldığını göstermektedir. ??? Yeşil kartı hesapsız dağıtıyorsanız, kayıt dışılığı artırırsınız, bu da size sosyal güvenlik sistemindeki açık olarak geri döner…..
Sosyal güvenlik sistemi bir havuz mantığı ile işletilmektedir. Gelirler ayrım yapılmaksızın bir musluktan akar, giderler de yine kişi ayrımı yapılmasızın diğer musluktan havuz dışına akar…. Bunun anlamı, havuzda; sağlık açısından yıllardır primini ödeyip hiç hastaneye gitmemiş olanlar gibi, daha düşük miktarlı ve daha az sürede prim ödemekle birlikte kayıtlı olduğu dönemde ağır tedavi görmüş, birkaç kez ağır ameliyat geçirmiş ve pahalı protez veya kalp pili takılmış olanların bulunmasıdır. Demek ki, bu havuzdan yararlanmanın, esasen doğrudan havuzda kalma süresi ile  ilgisinin bulunmamasıdır. 
Anlatılanlar şunu göstermektedir ki, kayıt dışılık sosyal güvenlik sisteminde açık yaratmakta, bu da devlete sigorta prim katkısı vermeye, sistemin açıklarını finanse etmeye zorlamaktadır.
Bu güne kadar görev yapmış pek çok Çalışma Bakanı ve sosyal güvenlik yöneticisinin   “kayıt dışı çalışanların asgari ücretle dahi kayıt altına alınmaları durumunda sosyal güvenlik açığından bahsedilemeyeceği” savı ve düşüncesi de bu açıklamaları doğrulamaktadır.
Sonuç olarak; ülkemizin en önemli sorunları arasında yer alan kayıt dışı istihdamla mücadele etmek saygın bir devlet olmanın gereği olduğu gibi, evrensel hukuk kuralları ve anayasayla teminat altına alınmış sosyal güvenlik hakkının sağlanması açısından da devletin yerine getirmesi gereken bir görevidir. Nitekim, kayıt dışı istihdamla ilgili pek çok yargı kararında da sosyal güvenlik hakkının kamu düzenini ilgilendirdiği, kayıtlı çalışıp çalışmama konusunun kişilerin, piyasa aktörlerinin inisiyatifine terk edilemeyeceğine, devletin bu alandaki sorumluluğuna dikkat çekilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

BES’e prim ödenmesi engelli aylığının kesilmesine yol açar mı?

SGK tarafından 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunu’nun ilgili maddelerince bağlanan aylık,kamuoyunda genellikle...

10 soruda kısmi süreli çalışanların borçlanma hakkı

Yazımızda, kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanların sosyal güvenlik hizmet borçlanmasına ve dikkat edilmesi gereken hususlara değinilecektir

Nikâhsız eşe ve evlilik dışı çocuklara SGK aylık bağlar mı?

Ölüm olayı, geçimleri sigortalı veya emekli tarafından sağlananlar açısından güvence sağlanması gereken riskler arasında yer almaktadır