05 Ağustos 2013

Sıcak buz ya da liberal sosyalist

“Liberal”i kendilerinden farklı düşündüğünü, davrandığını gördükleri sosyalistler, Marksistler için kullanıyorlarsa “Sıcak buz, köşeli daire” demekteler

 

Okuyacağınız Tırmık bir hafta kadar önce yazıldı. Sonra da “Bunca yakıcı olay varken şimdi sırası mı bunun” hesabıyla yayını ertelendi. Ancak dün bir okurun ilettiği maili görünce “Sırasıymış” dedim ve T24 editörlerine yolladım. Sözünü ettiğim mail bir internet sitesinden bir yazı alıntılıyordu ve o yazı “Murat Belge, Ahmet İnsel, Aydın Engin gibi liberaller…” diye başlıyordu.

Murat Belge, Ahmet İnsel ve bendeniz liberal imişiz.

İyi mi ?

*    *    *

Liberalizmin babası Adam Smith yukarılardan bugün Türkiye solunda kimilerinin yazıp çizdiklerine bakıyorsa ya saçını başını yoluyordur ya kasıklarını tuta tuta gülüyordur.

Oysa garibim farkında değil; “liberal” terimi Türkiye solunun bir kesimince siyasal-ideolojik-ekonomik bir çizgiyi tanımlamak için kullanılan bir deyim olmaktan çoktan çıktı: Liberal artık bir küfür

Geleneksel solun kurumlarını, terimlerini (Dikkat ! Değerlerini değil, politbüro, merkez komite, Leninci parti gibi kurumlarını, proletarya diktatörlüğü, demokratik merkeziyetçilik gibi terimlerini) hâlâ benimseyen ve savunanların bir zamanlar sol içinde karşıtlarına karşı ha bire kullandıkları “oportünist, goşist, işbirlikçi, revizyonist, karşı devrimci, küçük burjuva” gibi eleştirel terimleri ne kadar az kullandıklarının farkındasınızdır sanırım. O terimlerin o kesimde pabucu neden dama atıldı bilemem; bildiğim, artık moda terim: Liberal!..

Herhalde biliniyor, liberalizm ortaçağın defterinin dürülmeye başladığı, hızla gelişen, krallara borç verecek kadar servet biriktirip artık sermayedar sınıfı oluşturmaya başlayan burjuvaların kilise ve soylular sınıfının (ekonomik ve siyasal (Bir daha: Ekonomik ve siyasal) egemenliğine başkaldırı hareketinin ideolojisiydi. Çağına göre elbette ilerici bir hareketti (Meraklısı Komünist Manifesto’daki övgüleri hatırlasın).

Bir gazete yazısında  yüzlerce yıllık bir geçmişe dayanan ve yüzlerce yıldır çeşitli yönleriyle bizzat liberaller tarafından da eleştirilerek değişen liberalizmi enine boyuna sergilemek mümkün değil.

Ancak şu duraksamadan söylenebilir:

Liberaller, kapitalizmin en has, en saf ve sık sık da en vahşi savunucularıdır.

Liberalizm, devletin her alanda ve anlamda küçülmesini, ama özellikle ekonomik alana hiç karışmamasını öngörür.

Kuşkusuz liberalizm günümüze kadar evrilerek, küçük ya da büyük değişimler geçirerek geldi. Günümüzde küresel sermayenin önündeki engellerin (gümrük duvarı, sınır, ulus-devletlerin kısıtlayıcı önlemleri) ortadan kaldırılmasını savunuyorlar ve elbette serbest piyasa ekonomisine sımsıkı bağlılar.

Liberalizm bu ise, ki özetle bu, kendini Marksist olarak tanımlayan birine liberal yaftası yapıştırmak “sıcak buz” ya da “köşeli daire” demek kadar anlamlı.

Bir Marksist, kapitalizmin aksaklıklarına değil özüne itiraz edendir. Liberal ise kapitalizmin özünü savunan. Eh bu durumda “liberal solcu” demek nasıl bir anlam taşıyabilir ya da bir anlam taşıyabilir mi ?

Yukarıda ağırlıklı olarak liberalizmin ekonomik yönüne vurgu yapıldı. Kuşkusuz liberalizmin siyasal ve kültürel yönü de var ve önemli.

Liberal düşünce için birey öndedir. Bireyin özgürlüklerinin kısıtlanması tartışılamaz. Ancak buradaki özgürlükçü çizgi vicdandan çok devletin dizginlerini elinde tutan gücün (=Kral, padişah, diktatör, kilise, cami, seçilmiş iktidar) bireye mümkünse hiç, değilse mümkün olduğu kadar az karışmasını hedefleyen bir özgürlükçülüktür. Ve elbette üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldıracak yönelimler, hareketler, eylemler bu özgürlüğün sınırları içinde değildir.

*    *    *

Benim bildiğim, okuyup öğrendiğim liberalizmin kabaca ve kısaca tanımı böyle. Liberal de hem ekonomik, hem siyasal, hem kültürel bağlamda bu çizgiyi savunandır.

Gerçekten de bir liberal cinsel, dinsel, etnik özgürlükleri içtenlikle savunur. Kapitalizmin sağlıklı yürüyebilmesi, gelişmesi için bu özgürlüklerin olmazsa olmaz olduğunu düşünür.

Ancak sosyalizmin her biçiminden, hele hele Marksizmin tanımladığı sosyalizmden nefret eder, ona düşmandır. Bu düşmanlığa duvarın yıkılışını izleyen dönemde Maksist literatürde ağırlıklı olarak kullanılmaya başlayan “özgürlükçü sol” teriminin tanımladığı çizgi de dahil.

*    *    *

“Liberal” terimini bir küfür olarak kullananlara dönersek…

“Liberal”i kendilerinden farklı düşündüğünü, davrandığını gördükleri sosyalistler, Marksistler için kullanıyorlarsa “Sıcak buz, köşeli daire” demekteler.

Yok liberal sözcüğünün geldiği Latince kökenden yola çıkıp “özgürlükçü, özgürlükten yana” anlamında kullanıyorlarsa özgürlük yerine ne önerdikleri bir açıklasalar da bilsek…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim