12 Ekim 2015

Yarınımıza sahip çıkmanın yolu, seçime, sandıklara sahip çıkmaktır!

Aklımızı, yüreğimizi iktidar oyunu oynayanların, kifayetsiz muhterislerin, tetikçilerin dillerine rehnettik...

Korkularımızı çoğaltmak, ölümü normalleştirmek, sıradanlaştırmak istiyorlar.

Sokağa çıkmayalım, metrolara, metrobüslere binmeyelim, çarşılara gitmeyelim, korkulara teslim olalım istiyorlar.

Protesto etmeyelim, itiraz etmeyelim istiyorlar.

Razı olalım istiyorlar. Can güvenliğimiz için özgürlüklerimizden vazgeçelim, ölümler olmasın diye sıkı düzene razı olalım istiyorlar. 

Korkutmayı, toplumu bir şeylere razı etme politikası olarak korkuyu kullanmayı en iyi bu topraklar biliyor. Defalarca yaşadık. Son elli, altmış yılda bile defalarca yaşadık.

Farklılıklarımızla bir arada yaşamak yerine farklılıklarımız üzerinden kutuplaştık önce. Siyaset yapanı, siyasete niyetleneni, sivil toplumcusu, entelektüeli, okuyanı, çizeni bu tuzağa düştük önce. Birbirimizden korkar olduk. Ayrı hayaletler, hortlaklar, öcüler yarattık ötekileri korkutalım diye. Sonra kendimiz onlardan korkar olduk.

Kutuplaştıkça birbirimizle teması, ilişkiyi, iletişimi kestik. İçimize kapandıkça yalnızlaştık. Yalnızlaştıkça korktuk. Duvarlar ördük kendimizi, kimliğimizi, yanında olduğumuz partiyi, lideri koruyacağımızı sanarak. Ördüğümüz duvarlar kendimizi hapsetti.

Ortak geçmişi hatırlamayı, ortak geleceği hayal etmeyi reddettik.

Aklımızı, yüreğimizi iktidar oyunu oynayanların, kifayetsiz muhterislerin, tetikçilerin dillerine rehnettik.

Bu kör sokaktan çıkış var.

Mademki tüm bunlar seçim akşamı oluşacak tabloya dair planlanıyor ve yapılıyor, madem ki korkulara teslim olmamız isteniyor, inadına siyaset, inadına hayat, inadına sokaklar demeliyiz.

Kutuplaşmaya, kutuplaşmamızı isteyenlere inat, birbirimizin acılarını, korkularını anlamaya çalışmalıyız. Birbirimizle konuşmalıyız, birbirimizi dinlemeliyiz.

Korkuları, paranoyaları çoğaltmaya çalışanlara inat umudu, ilişkiyi, diyalogu çoğaltmalıyız.

Yarınımıza sahip çıkmanın yolu, seçime, sandıklara, oyumuza sahip çıkmaktır.

Ve elbette bu toprakların insanlarına, kimliklerine, tercihlerine, oylarına, ihtiyaçlarına, taleplerine, dillerine saygı duymaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

CHP yerellerdeki yaygın ve güçlü iktidar fırsatını doğru kullanabilecek mi?

Partilere sadakat çözülüyor ama henüz karşı tarafa olan olumsuz duygular aşılabilmiş değil. O nedenle muhafazakârlar, sekülerler ve Kürtler sandık başında aynı oy pusulasını kullanıyor olsalar da o pusulaya aynı anlam gözüyle bakmıyorlar. Sekülerler ve Kürtler gidişatı değiştirmek için oy verdi, partisinde gidişatı değiştirme kapasitesi görmeyenler de sandığa gitmedi. Muhafazakârlar iktidara itirazlarını göstermek için sandığa eksik gitti. Bu eğilimler kalıcı mı? Araştırılması gereken konu bu

CHP için büyük başarı hikâyesi

CHP’nin başarısında elbette birinci aktör Ekrem İmamoğlu oldu. Hem genel seçimlerin hemen ardından partisini kurultaya zorlayan duruşu, kurultay süreci ve yerel seçim sürecindeki kararlı ve iddialı kampanyası ve söylemiyle bugün tabloda görülen CHP başarısının ilk mimarı o. Özgür Özel bu tabloyla beraber artık gerçek bir genel başkan olma fırsatı yakaladı. Elbette bir de 30 puanlık fark üretmiş Mansur Yavaş etkisi var

Kazansa da kaybetse de Erdoğan’ın rakibi İmamoğlu

Yerel seçimlerin odağı, sembolü İstanbul. Seçim de İmamoğlu ile Erdoğan arasında. O zaman soru şu: 2017 referandumuyla kıvılcımlanan, 2019 yerel seçimlerinde görünür olan iktidarı değiştirme hikayesi güçlenerek mi devam edecek yoksa sönümlenecek mi? Çünkü herkes biliyor ki 2028’de iktidarın rakibi ve talibi İmamoğlu olacak