12 Temmuz 2018

Japon ev kadını Naoko yeni kabine için ne düşünüyor, asıl mesele bu

Tokyo’da kredi al, paranı İstanbul’a taşı, yüksek faizli Türk devlet tahvillerine yatır, taş atıp kolunu yormadan para kazan

Naoko, Japon yazar Murakami’nin dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük ilgi gören romanı İmkansızın Şarkısı'nın kadın kahramanı. Japon kadın ismi deyince aklıma onun ismi geldiği için Naoko dedim; Naoko değil, Akiko veya Watanabe de olabilirdi, önemli değil. Önemli olan, Japon ev kadınlarının Erdoğan’ın yeni kabinesine güvenip güvenmeyeceği.

“Piyasalar”la yakından ilgili değilseniz, “Binlerce kilometre uzaktaki ev kadınlarının Türkiye'nin kabinesine güvenip güvenmemesi neden önemli olsun?” diye düşünüyorsunuz, haklı olarak.

Ama eğer piyasalarla içli dışlı iseniz, kaç yıldır tekrarlana tekrarlana sakıza dönen şu meşhur “Japon ev kadınları” konusunda yeni ne söyleyebileceğimi merak ediyorsunuz...

En başından alalım.

Japon ekonomisi bundan çok uzun bir süre önce durgunluğa girmişti. Japonya çareyi, insanlar borç alsın, harcama yapsın diye Yen’i “ucuzlatmakta”, yani faizi düşürmekte buldu.

Yen o kadar ucuzladı ki, Japonlar bankalardan kredi alıp, paralarını dünyanın başka yerlerindeki yüksek faiz veren ülkelere yatırmaya ve oturdukları yerden para kazanmaya başladılar. Buna, finans literatüründe “Carry trade” deniyor. Türkçesi, “Taşıma ticareti”. Tokyo’da kredi al, paranı İstanbul’a taşı, yüksek faizli Türk devlet tahvillerine yatır, taş atıp kolunu yormadan para kazan. Ne kolay iş değil mi? Japon ev kadınları işte bunu yapıyordu.

Tabii sadece Japon ev kadınları değil Japon erkekleri de yapıyordu ama "Carry trade - Taşıma ticareti" olgusu ev kadınlarıyla özdeşleşti. Öyle ki, Japon Merkez Bankası, düşük fiyattan alıp yüksekten satarak piyasanın istikrar kazanmasına yardımcı oldukları için Japon ev kadınlarına teşekkür bile etti.

Japon ev kadınları, küresel kapitalizmin ulaştığı seviyeyi sembolize eden, simgesel değeri çok yüksek bir olgu. Sermaye için dünya küresel bir köye dönüşmüş durumda. Japon ev kadınları bunun en güzel örneği. Siz vizesiz Avrupa, Amerika ve Japonya’ya gidemiyor olabilirsiniz ama sermayeye vize ve sınır yok.

“Sermaye kontrolü” uygulayarak Japon ev kadınlarının parasını sınırda durdurma hakkınız var elbette. Ama yapın da görün bakalım, neler olacak? Japon ev kadınları için alternatif çok. Parasını Türkiye’ye getiremezse yüksek faiz veren başka ülkelere götürür, yine kazanır.

Naoko’nun Türkiye’ye ihtiyacı yok ama Türkiye’nin Naoko’ya ihtiyacı var. Çünkü dış borç, 450 milyar dolara dayanmış durumda. Borcu borçla çeviriyoruz. Yurt dışından para gelmezse borcumuzu ödeyemez, moratoryum ilan ederiz. Türkçesi, batarız.

2000’li yıllarda Japon ev kadınları Türkiye’yi çok seviyordu. Ekonomi büyüyor, makro dengeler sağlam gözüküyordu. Naoko ve arkadaşlarının “Türkiye’de param batar mı?” diye endişelenmesine gerek yoktu. Üstelik Türkiye diğer ülkelere kıyasla eni konu daha yüksek faiz veriyordu. 

Japon ev kadınları bu dönemde paralarını Türkiye’ye getirip tahvile yatırdılar. Bir şeye talep artarsa ne olur? Fiyatı artar. Bu dönemde Türk lirasının da değeri arttı; yani dolar, Euro, yen karşısında değer kazandı. Böylece durduk yerde kendimizi zenginleşmiş hissettik. Türkiye’ye çok fazla sıcak para girdiği için TL’nin faizi düştü. Türk bankaları, düşük faizle yurt dışından on milyarlarca dolar borçlandılar. Yurt dışından getirdikleri parayı, yurt içinde vatandaşa kredi olarak dağıttılar. Konut kredisi faizleri çok cazip seviyelere indi. Yüz binlerce insan krediyle ev aldı. İnşaat sektörü patladı.

Naoko ve arkadaşlarının Türkiye’ye ettiğine bakar mısınız: Üç kuruş para kazanacaklar diye inşaat sektörünün patlamasına ve İstanbul’un betona gömülmesine yol açtılar!

Ama tabii bir suçlu arayacaksak Naoko ve arkadaşlarını değil küresel kapitalizmi suçlamalı, onu değiştirmenin yollarını aramalıyız.

Japon ev kadınlarının yeni kabineye güvenip güvenmediği sorusunun neden önemli olduğu sanırım artık anlaşılmıştır. Eğer yeni kabinenin Türkiye’yi iyi idare edeceğine, cari açığı ve enflasyonu kontrol altına alacağına, ani yavaşlama (“Sert iniş”) riskini yok edip ekonominin “yumuşak iniş”ini sağlayacağına inanırlarsa, paralarını yine Türkiye’ye getirip TL cinsinden varlıklara yatırırlar. Ama inanmazlarsa Türkiye’ye alternatif başka ülkelere yatırım yaparlar. Bu kadar basit. O zaman 1 dolar 5 TL de olur, 10 TL de.

Japon ev kadınları yeni kabine hakkında ne düşünüyorlar sahiden?

Naoko ve arkadaşlarının sabah, akşam Türkiye gündemini takip edecek hali yok. Bunun yerine kredi derecelendirme kuruluşlarının ve yatırım bankalarının ne dediğine bakıyorlar.

Peki Japon kredi derecelendirme kuruluşları ve yatırım bankaları Türkiye hakkında ne diyor? Naoko ve arkadaşları paralarını yine Türkiye’ye getirsin mi?

Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR'ın Türkiye Başkanı Orhan Ökmen, 24 Haziran seçimlerinden kısa süre sonra yaptığı açıklamada şöyle demişti:

"Güncel olarak en önemli ve en öncelikli yapısal reform; iç kutuplaşmanın sona erdirilip, toplumsal barışın, demokratik hukuk düzeninin sağlanmasıdır. Toplumsal barış tesis edilmeden ve iç hukuk düzeni uluslararası normlara kavuşturulmadan, AB ilişkileri başta olmak üzere tüm dış ilişkiler ve yatırım ortamının düzelemeyeceği öngörülmektedir. OHAL’in kalkması, iç barış ve uzlaşma, hukukun üstünlüğü, yargı reformu, ifade ve basın özgürlüğü, Avrupa Birliği ile yeniden iyi ilişkilerin tesisi, uzlaşı ve işbirliğine dayalı dış politika, kamuda kurumsal kalite kaybının iyileştirilmesi, ekonomik atmosferin düzeltilmesi için ön şartlarıdır."

Japon yatırım bankası Nomura'dan İnan Demir ise 24 Haziran'dan kısa süre sonra yaptığı değerlendirmede, seçim sonrası gerekli politikaların oluşmaması durumunda kur ve faizde seçim öncesindeki yükseliş trendinin devam edebileceğini söylemişti. Demir şöyle diyordu:

"10 yıllık likidite bolluğu döneminde Türkiye'nin enerji dışı cari açığı, çekirdek enflasyon ve dış borcun milli gelire oranı yükseldi. Seçim sonrasında belirsizlikleri törpüleyecek politikalar oluşması olumlu olur, aksi takdirde seçim öncesinde gördüğümüz kur ve faiz trendleri, önümüzdeki dönemde de devam edebilir."

Demir, yeni kabine açıklandıktan sonra yaptığı değerlendirmede ise piyasaların güvendiği Mehmet Şimşek ve Naci Ağbal'ın artık görevde  olmadığına dikkat çekti. Bu açıklamanın yapıldığı dakikalarda dolar, Demir'in seçim öncesinde uyardığı gibi eski trendine geri dönmüş, yeniden 5 TL'ye doğru yol almaya başlamıştı...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?