14 Mayıs 2016

23 yaşındaki Şule'nin parkta yürürken hafriyat kamyonuyla öldürülmesinden İstanbul Belediyesi de sorumlu!

23 yaşındaydı, ölmek için çok erkendi...

13 Mayıs ikindi vakti Kızıltoprak Zühtü Paşa camiinde gencecik bir insanın cenazesi vardı musalla taşında, tabutun üzerinde asla takamayacağı gelin duvağı ile.

Şule İdil’in düğününe gidebilecek onca insan, son yolculuğunda onu uğurlamaya gelmiştik.

Şule İdil Dere 23 yaşındaydı. Ölmek için çok ama çok erkendi!

Hiç ama hiçbir tesellisi olmayan bir ölümdü.

Arkadaşımız Berdan ile Nesrin’in kızları İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Şule İdil Dere 13 Mayıs gece yarısı Kadıköy Yoğurtçu Parkında, Kurbağlıdere kenarında  trafiğe kapalı yürüyüş yolunda bir hafriyat kamyonu tarafından ezilerek öldürüldü.

13 Mayıs bir başka büyük acının yıldönümüydü, Soma’nın yıldönümü. Nasıl Soma iş kazası değil iş cinayeti idiyse Şule İdil’in ölümü de trafik kazası değil iş cinayetiydi.

Şule İdil bir iş cinayetinde öldü ve bu cinayetten sürücü kadar iş güvenliği önlemlerini almayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi  de (İBB) sorumlu.

13 Mayıs günü İstanbul’un bir ucunda Şule İdil son yolculuğuna uğurlanırken, 14 Mayıs günü İstanbul’un bir başka ucunda yapılacak düğünle ilgili haberler düşüyordu. Kapatılacak yollardan, kaldırılacak helikopterden, belediyenin aldığı önlemlerden söz ediliyordu.

Bu düğünde alınan önlemlerin binde biri Kurbağlıdere’nin ıslah çalışmalarında alınsaydı Şule İdil yaşıyor olacaktı.

Gece vakti yeterince ışıklandırılmamış bir alanda iş kamyonlarının çalışmasına izin veren, küçücük iş güvenliği önlemlerini almayan “büyük” belediye bu cinayetten sorumlu.

Şule İdil bir karayolunda, trafiğe açık bir alanda ölmedi. Kurbağlıdere’nin çamur hafriyatında çalışan damperli bir kamyon geriye giderken, yaya yolunda ezdi Şule İdil’i.

Oysa kamyonların tehlikesizce geriye hareket edebilmeleri ve uyarılmaları için bir gözcü bulundurmaları yasal zorunluluk. Eğer bir gözcü, bir “gel gelci” olsaydı Şule İdil ölmeyecekti.

“Büyük” belediye sadece bu nedenle sorumlu değil. Büyükşehir Belediyesi yıllardır Kurbağlıdereyi nedense ıslah etmedi. Moda ile Fenerbahçe arasındaki Kurbağlıdere yıllardır adeta bir lağım çukuru.

Kanal İstanbul yapmaya kalkanların, İstanbul Boğazının altına iki ayrı tünel kazanların Kadıköy’deki küçücük Kurbağalıdereyi  yıllardır ıslah etmemelerinin sebebi ne olabilir? Bu sorunun Kadıköy’ü ve Kadıköylüleri siyasal tercihleri yüzünden cezalandırmaktan başka yanıtı var mı?

Kurbağlıdere bir rant alanı olsaydı, ranta ve oya çevrilecek bir alan olsaydı çoktan ıslah edilmişti.

Yıllardır köklü bir ıslah çalışması yapmayan Büyükşehir bugünlerde  Kurbağlıdere’den çamuru çekerek kamyonlarla taşıyor. Şule İdil işte bu taşıma işini yapan kamyonlardan biri tarafından ezilerek öldürüldü.

Biz Şule İdil’i toprağa verirken mahkeme katilini serbest bırakmış.  İnsan o meş’um soruyu sormadan edemiyor: Şule İdil bir muktedirin çocuğu olsaydı katili bu kadar kolay serbest kalır mıydı?

Yıllar önce Mehmet Ali Aybar işkencede öldürülen arkadaşımız Mustafa Gülmez’in mezarı başında konuşurken, “Benim yaşımdakilerin, gencecik çocukların mezarları başında konuşmak zorunda kalmayacağı günler de elbette gelecek” demişti. O günler hala gelmedi...

Yazıklar olsun, gencecik çocukların ardından büyüklerin ağladığı, yazmak ve konuşmak zorunda kaldığı ülkeye!

Yazarın Diğer Yazıları

Özel madenlerde işçi ölümleri oranı, kamu madenlerinden 16 kat daha fazla!

Siirt’teki katliam açık maden sahalarında yaşanan ilk katliam değil

Dünden bugüne üniversiteye karşı bitmeyen kötülük

Kimsenin şüphesi olmasın, bu hukuksuz ve haksız karar er geç ortadan kalkacak...