17 Haziran 2015

Biz üç kişiydik; Başar Sabuncu da gitti, bir ben kaldım…

Biz çulsuz ama mutlu üç delikanlıydık ve kanlarımız sahiden de deliydi

Biz üç kişiydik, üç yakın arkadaş: Başar Sabuncu, Cüneyt Türel ve Aydın Engin.

Önce Tarlabaşı'nın derinliklerinde sidik kokulu bir apartmanın bodrum katında, ardından Ayaspaşa'da deniz manzaralı bir apartmanın giriş katında birlikte dört uzun yıl geçirdik.

Tiyatro sanatına tutkunduk.

Cüneyt Türel, Türkiye'nin en büyük aktörüydü ama henüz  Şehir Tiyatrosu'nda bayrak tutan bir figürandan öteye geçmemişti. Başar Sabuncu, Türkiye'nin en büyük tiyatro rejisörüydü ama  henüz sahneye bir oyun koymamıştı. Aydın Engin, Türkiye'nin en büyük oyun yazarıydı ama henüz hiçbir oyunu sahne ışığı görmemişti.

Başar SabuncuOlsun. Biz çulsuz ama mutlu üç delikanlıydık ve kanlarımız sahiden de deliydi.

Cüneyt önceki yıl gitti. Başar dün. Bir ben kaldım.

Keder filan değil. Eksilmek gibi bir duygu. Yazıya gelmeyen bir duygu...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim