28 Ocak 2013

Şanghay Beşlisi – Kopenhag Kriterleri

Geçen haftanın yoğun gündeminde az daha kaynayıp gidiyordu. Bereket Cengiz Çandar ve birkaç meslektaş atlamadılar ve yazdılar

 

Geçen haftanın yoğun gündeminde az daha kaynayıp gidiyordu. Bereket Cengiz Çandar ve birkaç meslektaş atlamadılar ve yazdılar.

Başbakan, Kanal 24’de katıldığı bir canlı yayında, Türkiye-AB ilişkileri üstüne masum bir soruyu adeta geçerken söylenmiş, adeta ağzından kaçırmış gibi cevapladı:

- Putin’e söyledim. Alın bizi Şanghay beşlisine, AB’yi unutalım.

(Parantez açıyorum:

Bilmeyenler ya da gözden kaçıranlar için bilgi notu: Şanghay Beşlisi 1996’da tümü  Avrasya bölgesindeki  Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan arasında kurulan bir sınır güvenliği anlaşması. Ama öyle kalmadı. 2001’de Özbekistan da katıldı. Şanghay Altılısı denmedi, Şanghay İşbirliği Örgütü adını aldı. Gitgide uluslararası bir ekonomik ve askeri örgütlenmeye evriliyor. Altı üyeye ek olarak Afganistan, Pakistan, Hindistan, İran, Moğolistan örgüçtte gözlemci üye olarak yer alıyorlar.Küçümsenmesi, önemsiz bulunması mümkün olmayan bir örgütlenme. Dünya nüfusunun dörtte birini kapsıyor. Yüzölçüm olarak da Avrasyanın yüzde 60’ını…

Parantezi kapatıyorum).

Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmasına itirazım yok. Eğer varsa ya da kurulursa Kafkas Ülkeleri Örgütü’ne; eğer varsa ya da kurulursa Doğu Akdeniz Ülkeleri Örgütü’ne; eğer varsa ya da kurulursa Akdeniz’e Kıyısı Olan Ülkeler Toplululuğu’na; eğer varsa ya da kurulursa Karadeniz’e Kıyısı Olan Ülkeler Topluluğu’na; eğer varsa ya da kurulursa İslam Ülkeleri Topluluğu’na; eğer varsa ya da kurulursa Çok Dinli Ülkeler Topluluğu’na; eğer varsa ya da kurulursa Aynı Güneşte Çamaşır Kurutan Ülkeler Topluluğu’na katılmasında yarar görürüm; desteklerim; sizleri de desteklemeye çağırırım.

Ulus-devlet denen çağdışı kalmış cendereden Türkiye’yi kurtaracak, küresel sermayenin saldırılarına küresel boyutta ve ölçekte cevap vermesine yardımcı olacak her türlü uluslararası ilişkinin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ama bir soru var : Acaba Tayyip Erdoğan da bu kaygılar ve bu hedefler için mi o sözleri etti?

Sözlerinin devamı epey ipucu içeriyor. Şöyle devam etmişti:

- Şanghay beşlisi daha iyi, daha güçlü… Ortak değerlerimiz Şanghay beşlisinde bulunuyor…

Daha güçlü”yü anlıyorum. Çin gibi yükselen bir dev, Rusya gibi doğal kaynaklar bakımında Avrupa’nın yarışamayacağı kadar zengin bir ülke; bunlara eklenecek Hindistan  gibi bir parlayan yıldız ve doğal kaynak zengini Ortaasya ülkeleri bugün değilse yarının “daha güçlü” ülkeleri olacak gibi.

Peki “Daha iyi” ne demek oluyor?

Göstermelik bir demokrasi ve alabildiğine otoriter rejimler Şanghay beşlisinin de, altılısının da, Hindistan hariç gözlemci üyelerinin de ortak özellikleri.

Tayyip Erdoğan’ın “Daha iyi”si bunlar olsa gerek.

Eğer değilse başka ne olabilir? Ben başka ortak nokta. ortak özellik göremiyorum.

Eh, bir zamanlar, çok değil 2003’de, “AB bizi kabul etmezse, Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz” diyen Tayyip Erdoğan’ın bugün geldiği demokrasi, insan hakları ve özgürlük anlayışı AB’den çok Şanghay beşlisine yakışıyor ve yaklaşıyor.

Tıpkı 2003 yılında AB’ye karşı bir Avrasya İttifakı öneren dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç gibi… Hani 2003 Mart’ında “AB milli menfaatlarımıza karşı hep menfi. Rusya bir yalnızlık içinde. Onunla birlikte, mümkünse İran’ı da, Çin’i de, Suriye’yi de  içine alacak şekilde Türkiye’nin bir arayış içinde olmasında yarar var” diyen dört yıldızlı generalden söz ediyorum.

Ergenekon davalarıyla ilgili analizlerinde açıkça “Ergenekon operasyonu Rusya ile hareket etmek isteyen Avrasyacılara karşı yapılan bir tasfiye hareketidir” diye yazanlarla Tayyip Erdoğan’ın AKP’sinin aynı hedefte buluşmaları kimleri şaşırtıyor ?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim