07 Ağustos 2012

Eğer...

Günlerdir –nedense- dilimde bir şiir dolaştırıyorum. Rudyard Kipling’in kendinden bile ünlü şiiri: Eğer!..

 

Günlerdir –nedense- dilimde bir şiir dolaştırıyorum. Rudyard Kipling’in kendinden bile ünlü şiiri: Eğer! (İngilizcesi: İf).

Çocukluğumda ortaokul ders kitaplarında vardı. Bazı dizeleri hâlâ aklımdadır.

Mesela:

Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,

ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen...

Ya da:

Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır

ve bu iki düzenbaza da aynı şekilde davranabilirsen...

Ya da:

Eğer hayal edebilir ve fakat hayallerinin tutsağı olmazsan...

Böyle gidiyor işte. Ama tümünü çıkaramıyorum. Bazı dizeler tasarlıyorum ancak benim dilime gelen dizeler Kipling’in şiirine pek uymuyor gibi. Dahası şiire de benzemiyor...

Mesela kafamın içinde ve dilimin ucunda şöyle “sözde” dizeler dönüyor:

Eğer iğrenç ve vahşi işkencelerin sorumlusu olduğu hem kamuoyunda, hem uluslararası hukuk önünde kanıtlanmış birinden “Arkadaşımızı yedirmem” diye söz ediyor ve bir işkenceciyi arkadaş belliyorsan...

Eğer “arkadaşının” hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) hem Türkiye’deki bir mahkemede işkence suçlusu bulunduğunu; AİHM kararlarında kişilerin değil devletin mahkum edildiğini, Türkiye’deki mahkeme kararının ise Yargıtay’da bir türlü görüşülmediğinden zamanaşımına uğradığını bilmene rağmen TV’de gözlerimizin içine baka baka “Mahkumiyeti yoktur” diyorsan...

Eğer bilmiyordun da sana bu bilgiyi veren danışmanlarını, seni herkesin önünde yalan söylemeye yöneltmelerine rağmen hâlâ görev başında tutuyorsan...

Eğer  Suriye’de çürümüş ve  acımasız Baas rejimine karşı silahlı ayaklanma başlatanları “özgürlük savaşçısı” olarak selamlıyor; Beşşar Esed’i ve suç ortaklarını “Kendi ülkesine demokrasi getirip halkın tümünün eşit haklı yurttaş olma taleplerini karşılayacağına onların üstüne orduyu salarak öldürtüyor” diye kınayıp, kendi ülkendeki Kürtlerin “eşit haklı yurttaş” olma taleplerine kulaklarını tıkıyorsan...

Eğer yeniden seçilmesinin önüne kendi partinin getirdiği bir madde ile set çekip, ardından “Onunla ilişkimiz kardeşlikten de ötedir” deyip bizlerin de buna inanmasını bekliyorsan...

Eğer “Parasız eğitim istiyoruz” pankartı açan gençler  için “Onlar teröristtir” deyip on yılı aşkın cezalara çarptırılmalarını uygun buluyor sonra da meydanlara çıkıp “Üniversite harçlarını kaldıracağım” diyebiliyorsan...

............

I-ıh vazgeçtim... Benim dillendirdiklerim ne Rudyard Kipling’in sözlerine benziyor ne şiire...

İyisi mi haddimi bileyim ve susayım...

*    *    *

Haaaa...

Bunları yazarken birden Kipling’in ünlü şiirinin son dizelerini de hatırlayıverdim:

O zaman dünya ve üstündeki her şey senindir

Ve dahası

sen bir insan olursun oğlum...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim