11 Aralık 2018

Demokrasi dersi mi? Boşuna çaba!..

Bugünün Türkiye’si demokrasi dersini asla kavramıyor, kavramamaya da yeminli gibi…

 “Bir süre yazmayayım, kendimi kalafata çekeyim; okumak üzere sıraya dizdiğim kitaplara yumulayım” diyordum. Dediğimi uygulamaya da başlamıştım.

Ne çare?

Yanlışlıkla bilgisayarı açtım.  Yanlışlıkla gazeteler arasında zapladım, zıpladım ve yanlışlıkla haberlere baktım.

Haberi Sözcü’de gördüm.

Görmez olaydım. “Bunu da tırmıklamazsan seni önce ben döverim Aydın Engin” dedim ve…

Buyrun…

*     *     *

Haber pek kısa.

Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru ile Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz,  İnternet Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin ve İnternet Haber Koordinatörü Yücel Arı hakkında ‘FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi…”

İnanmadınız.

Haberi okuduysanız bile yine inanmadınız.

Ama haber doğru.

Yani İstanbul’da bir savcı böyle bir içerikle bir iddianame düzenledi ve üç deneyimli yargıçtan oluşması gereken bir ağır ceza mahkemesi bu iddianameyi ciddi buldu ve kabul etti. Duruşma için gün de verildi: 18 Ocak 2019.

Savcının iddianamesinde berbat bir Türkçe ile yazılmış cümlelerden birini özetleyerek aktarayım:

…FETÖ’yü eleştirmiş olmak, ona şiddetle karşı çıkmak, onun tehlikeli, ülke için zararlı bir örgüt olduğunu defalarca tekrarlayan yazılar yazmak bunları yazanların FETÖ’ye yardım etmedikleri ve etmeyecekleri anlamına gelmez...”

Demek Emin Çölaşan  ve Necati Doğru’dan, bırakın onları, Sözcü gazetesinden FETÖ’ye destek, yardım çıkarmak için anlaşılan 2018 Türkiye’sinde savcı olmak; böyle bir iddianameyi ciddiye alıp kabul etmek için de 2018 Türkiyesi’nde yargıç olmak gerekiyormuş…

*     *     *

Sanırım haberi önceden okuyanlar da, ilk kez buradan duyanlar da duraksamadan “Yok artık” demişlerdir. Böyle demekte yerden göğe kadar da haklıdırlar…

Peki şimdi bir kaç soru:

Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarını “FETÖ ve PKK ve DHKPC örgütlerine üye olmamakla birlikte yardım ettikleri” iddiası ile kimine 2,5, kimine 5, kimine 6, kimine 7,5, kimine 8 yıl üç ay hapis cezası verildi

Bu hükmü kesenlere göre Orhan Erinç FETÖ’ye yardım etmiş. Akın Atalay da. Hikmet Çetinkaya da, Murat Sabuncu da, Can Dündar da, öteki yazar ve yöneticiler de öyle mi?

Çok değil birkaç ay önce Cumhuriyet davası sonuçlanıp bu hüküm açıklandığında “yok artık” diyenler parmak kaldırsın…

*     *     *

Beş yıl sonra Gezi davasının açılması; Ankara’da Gezi paraleli eylemlerde bulunanlara cezalar yağdırılması; Osman Kavala ve arkadaşlarının Gezi’nin parasal ve yönetsel sorumluları olduklarına ilişkin akıllara zarar iddiaların yeniden ayyuka çıkmaya, çıkarılmaya başlaması; Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’i 2013’de barış muştulayan siyasetçiler olarak alkışlayan, destekleyenlerin, bugün onları 2013’de suç işledikleri gerekçesiyle hapse yollamaları…

Daha sayayım mı?

Türkiye hızla bir uğursuz yöne doğru dörtnala kalktı. “O yön nereyi gösteriyor” diye sormayın. Tetikte bekleyen savcılar var…

*     *     *

Ha unutmadan, atlamadan…

Dün İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 70. yıldönümüydü ve AKP Reisi konuştu.

En önemli cümlesini aynen aktarıyorum:

…Artık kimse Türkiye'ye demokrasi dersi vermeye kalkamaz!

Reis haklı. Çok haklı.

Boşuna çaba çünkü. Bugünün Türkiye’si demokrasi dersini asla kavramıyor, kavramamaya da yeminli gibi…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim