27 Ocak 2016

DAİŞ, DEAŞ, DAEŞ... Hay dilinizi eşşek arısı soksun!...

DAİŞ veya DAEŞ deseniz de İslam sözcüğü kelimenin içinde var

Bugün çoktandır yapmadığım bir şeyi yapıp Emek sineması ve bendenizin ilişkisi üzerine son günlerde birden artan yazı ve yorumlara yanıt vermek, bir başka deyişle polemik yapmak istiyordum. Üstelik - 50 yıllık yazı hayatım tanıktır - polemiği severim ve sırası geldikçe keyifle yaptım, yaparım.

Ama vazgeçtim. Birçok nedenle... Öncelikle T24 vb. saygın, popüler ve temelde politik internet sitelerinde yazmak bir başka sorumluluk getiriyor. Kendinizi bir anlamda bir konuk gibi görüyorsunuz: Elbette hoş karşılanan, saygı gören bir konuk. Ama ne de olsa konuk.

Yani öyle her aklınıza gelen konuyu işleyemez, her gün çarşaf gibi ‘köşeleri’ olan bir Hıncal Uluç, bir Ahmet Hakan, bir Cengiz Semercioğlu gibi istediğinizi yazamazsınız!.. Siyasal (ve elbette benim alanımda) kültürel gündemi yakından izlemek, hiçbir şeyi kişiselleştirmemek ve yanıt gerektiren şeyler yazmamak gerekir.

İkinci ve kuşkusuz daha önemli neden de ülkenin hal-i perişandır. Öyle bir dönem geçiriyoruz ki Türkiye yakın tarih içinde benzerini görmedi. Umarım da görmez...Her şeyin birbirine karıştığı, her kavramın asıl anlamını ve özünü yitirdiği, ortada ne hukuk, ne adalet, ne mantık ve ne sağduyunun kalmadığı bir dönem.

Böyle bir dönemde daha dün bize ilginç gözüken hemen her şey artık sıradandır, yüzeyseldir ve aşırı kişiseldir. Toplumu, kitleyi ve ülke halkının asıl ilgi noktalarını düşünmeniz gerekir. 

Bu elbette her şeye yansıyor. Örneğin ben birden farkına vardım - bilmem sizler dikkat ettiniz mi?  Artık hemen her film eleştirimde, işin içine bizimle, bizim durumumuzla, bize özgü sorunlarla ilintili bir şeyler giriyor. Özel bir çaba göstermiyorum, hayır.

Ama o değinişler sanki kendiliğinden parmaklarımın ucuna geliyor, yazının içine giriyor. En doğal biçimiyle, ben hiç zorlamadan... Yazdığım ister bir western, isterse bir bilim-kurgu yazısı olsun... İster tipik bir Amerikan siyaseti hikayesi, isterse Wall Street’in içyüzü filmi olsun. Hiç fark etmiyor. Türkiye, günümüz Türkiye’si hep orada, yazının içinde...

Onun yerine bugünlük şu DAEŞ sözcüğünü irdelemeye karar verdim. Çünkü geçen hafta içinde bir gün, her gün evime aldığım dört büyük gazeteden birinde (Hürriyet) bu isim DAEŞ olurken, öbüründe (Milliyet) DEAŞ diye yazıldı.

Ama rekoru Hürriyet kırdı. 26 Ocak Pazar günü, gazetenin Mustafa Koç ilanlarından yer bularak habere ayrılan nadir sayfalarından göbekteki sayfa 26’da, KANDİL’E YAPILANI YPG’YE YAPARIZ dev puntolu başlığı altındaki tam sayfa habere bir bakınız... Hemen manşet altı satırlarda DEAŞ yazılırken, altta haberin ana metninde birkaç kez DAEŞ diye geçiyor!...

Oysa bu malum, dünyanın tozunu silkeleyen, artık her ülkeyi ilgilendiren ve gündemin tam göbeğindeki bir terör örgütü. Bizim içimizde de yüzlerce, binlerce militanı var, sayısız canlı bombası aramızda dolaşıp bizi kitle halinde öldüreceği uygun yerler arıyor. Ve biz de artık tüm uygar dünya ile kol kola ona karşı mücadele veriyoruz. Bir ölüm - kalım mücadelesi...

Peki ama, daha adında anlaşamadığımız ve belli bir isim veremediğimiz bir örgütle nasıl mücadele edeceğiz? Adı, malum, önce IŞİD idi. Açılımı: Irak ve Şam İslam Devleti olmak üzere... Kurucusu Ebu Bekir el-Bağdadi, Irak Savaşı esnasında Irak'ta el-Kaide'ye bağlı örgütün temellerini atmıştı.

Suriye'de çıkan iç savaş ile birlikte bu ülkeye gitti. Nisan 2013'te El-Nusra Cephesi ve kendi örgütünü Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) adı altında birleştirdiğini ilan etti. Ve 29 Haziran 2014 günü halifeliğini ilan etti.

Peki sonra ne oldu? Orası çok karışık. İnternette araştırıyorum: Tayyip Erdoğan başbakanlığı sırasında bunun yerine DAEŞ demeye başlamış. IŞİD ismindeki İslam sözcüğünü kullanmamak için...

Bir kaynak, bu adların tam dökümünü şöyle veriyor:

DAİŞ: Devlet’ül İslamiyye fi’l Irak ve’ş Şam
DAESH: ad-Dawlah
 al-Islamiyah fi’l Iraq wa ash-Sham

Örgütün Arapça adının kısaltması DAİŞ oluyor. O sırada Genel Kurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ise DEAŞ demeye başlamış.

Birkaç yerde şöyle deniyor:

“Örgütün Arapça isminin kısaltması DAİŞ olduğu için, Bakanlıklar DEAŞ ismini kullanıyorlar.”

Bu nedenle uluslararası İngilizce yazışmalarda DEASH kısaltması kullanılacakmış. Ancak, görüldüğü gibi, DAİŞ veya DAEŞ deseniz de, İslam sözcüğü kelimenin içinde var. İsmi değiştirerek ondan kurtulamazsınız. Bunlardan farklı olsun diye DEAŞ deseniz mi kurtulacaksınız? Böylesine çocukça bir görüş olabilir mi?

Mesele adında İslam’ın geçmesi değil, bu kan ve cinayet örgütünün ne İslam’la, ne de herhangi bir din, mezhep ve inançla ilgisinin olmadığı ve olamayacağı gerçeği değil mi?

Neyse... Bu dönemde her alan ve her konuda ortalık öylesine karıştı ki, DAİŞ-DAEŞ-DEAŞ vs. konusunda da bu karışıklık şaşırtıcı değil.

Yine de ortalıkta birkaç akıllı adam kaldığını umarak şunu demek isterdim: Lütfen, tüm ilgililer ve tüm yetkililer biraya gelerek, bu sempatik örgütün TEK adı üzerinde anlaşsınlar lütfen... Gerçekten, en azından dışarıya karşı ayıp oluyor!... 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir korku klasiğinin ilk günlerine dönüş

Bu türü sevenler ve özlemiş olanlar için iyi bir seyirlik sayılabilir

Hindu kültüründen gelen kendine özgü bir kitle filmi

Karşımızda gerçekten hayli değişik bir film var. Hem anlattıkları; hem anlatma biçimleriyle...

Aziz Nesin'i sinemaya aktarmanın belki en usta işi örneği

Hikâyelerin tümü usta biçimde yoğrulmuş; alabildiğine serbestçe, özgür ve özgün biçimde perdedeki yerini almış: Nesin'e çok yakışan bir mizahın yer yer absürt biçime dönüşmesiyle...