16 Nisan 2018

Bir festival sona yaklaşırken...

"En büyük düş kırıklığım belki Taviani kardeşlerin son filmi Hesaplaşma oldu..."

Güzel bir festival yaşıyoruz. Bir yandan canlanan, yeniden yaşama dönmüş gözüken Beyoğlu’nda, Atlas ve Beyoğlu sinemalarında dostlarla birlikte, o herbiri farklı filmleri izlemek... Öte yandan, bize çok yakın olmasının verdiği avantajla sık sık gittiğimiz Zorlu’daki sevimli salonda yine tanıdık yüzlerle buluşmak, yeni arkadaşlar edinmek...

Ve dünyanın dört bir yanından gelen onca filmi kimi zaman heyecan ve keyifle, kimi zaman belli bir düşkırıklığıyla, ama sonuç olarak hep birşeyler keşfetmenin zevkiyle birbiri ardına izlemek... Ve deyim yerindseyse sinemaya doymak...

Filmlerde üç ana tema

Bu yıl filmlerde bence üç ana tema öne çıkar gibiydi. Bir yandan sinemanın o bitmek bilmeyen özel türü: büyüme filmleri. Yani genç insanların çok özgün yaşamlarına dayanan o özel dönemin içten öyküleri.

Öte yandan, eşcinsel temasının dikkat çeken başkaldırısı. Sinemanın pek anlatmadığı  o özel öykülerin düzeyli filmlerde ve yaşanmışlık duygusuyla karşımıza gelmesi.

Öte yandan ise, tiyatro sanatına ve ona farklı biçimde yaklaşma çabasına yer veren filmler .Ve kimi zaman bu iki, hatta üç türü kendi içinde harman eden yapımlar..

Birkaç temanın bileşimi

Gençlik ve büyüme üzerine gerçekten ilginç filmler vardı. Fransa’dan Siyah Nehir, Marvin, Atölye... İtalya’dan Saf Kalpler... ABD’den Madeline Madeline’i Oynuyor, Cumartesi Grubu...İngiltere’den Lean on Pete... Polonya’dan Birzamanlar Kasım’da, Kolombiya’dan Katili Öldürmek gibi.

Fleuve Noir'un başrolünde Vincent Cassel yer alıyor

Bunlardan bazıları ayni zamanda eşcinselliği de konu ediniyorlardı. Cumartesi Grubu veya Marvin gibi. Ayrıca bu tema başka filmlerde de vardı: Romanya’dan Bir Mahalle Hikayesi, Fransa’dan Çılgın Yıllarımız, Paraguay’dan Mirasçılar...

Marvin ve Madeline

Marvin çok ilginç bir örnekti ayrıca...Anne Fontaine’in filmi, büyüme ve ‘gay’lik temalarına tiyatro sanatını da ekliyordu. Tıpkı Çılgın Yıllarımız veya Atölye gibi. Josephine Becker imzalı Madeline Madeline’i Oynuyor ise, önceleri itici gözüken anlatımına sonradan müthiş bir enerji ve tazelik katarak ve bir büyüme öyküsüne tiyatroyu çok özgün biçimde yerleştirerek, en iyilerden biri olmayı hak ediyordu.

Robert Schwentke'in yönettiği Yüzbaşı filminden bir kare

Benim şu ana dek görebildiğim 25 kadar filmden en iyileri olarak Madeline’in yanısıra Robert Schwentke imzalı siyah-beyaz savaş filmi Yüzbaşı, Savi Gabizon imzalı İsrail filmi, acı aile komedisi Hasret ve de Eric Clapton belgeselini sayabilirim.

Düşkırıklıklarım

En büyük düş kırıklığım belki Taviani kardeşlerin son filmi Hesaplaşma oldu. Savaş üzerine bu iddialı film, bir tür gösterişli müsamere gibi geldi bana...

Ayni biçimde övgülere ve ödüllere boğulmuş polisiye You Were Never Really Here, denetimsiz Latin güldürüsü Abrakadabra, son derece sıkıcı bulduğum Mirasçılar da buna eklenebilir.

Çok sevdiğim Alman yönetmeni Christian Petzolt’un Transit adlı savaş öyküsüyse, bence başyapıt olmanın sınırına gelip geçen bir yapım olarak görece bir düşkırıklığı oldu.

Bu filmlerin birçoğu sinemalara gelecek. Yılmaz Güney belgeselinden ve başka filmlerden o zaman uzun uzun söz edebileceğiz.

  Ve işte bir Yıldız Tablosu:   

FESTİVAL FİLMLERİ YILDIZ TABLOSU

HASRET                                                        X  X  X  X

MADELİNE MADELİNE’İ OYNUYOR          X  X  X  X

ERİC CLAPTON                                            X  X  X  X

YÜZBAŞI                                                       X  X  X  X

ÇILGIN KRAL’IN EFSANESİ                        X  X  X

LEAN ON PETE                                            X  X  X

CUMARTESİ GRUBU                                   X  X  X

SAF KALPLER                                              X  X  X

MARVİN                                                        X  X  X

ÇILGIN YILLARIMIZ                                     X  X  X

TRANSİT                                                       X  X  X

 BİR ZAMANLAR KASIMDA                       X  X  X

YOU WERE REALLY NEVER HERE            X  X

ATÖLYE                                                          X  X

SAVAŞ TİYATROSU                                     X  X

KATİLİ ÖLDÜRMEK                                     X  X

SİYAH NEHİR                                                X  X

ABRAKADABRA                                          X  X

BİR MAHALLE HİKAYESİ                          X  X

HESAPLAŞMA                                             X

MİRASÇILAR                                                  X  

 

Yazarın Diğer Yazıları

Son günlerdeki siyaset ve ülke sorunları üzerine birkaç düşünce

Bir ortak vicdan yaratmaya bir küçük katkısı olabilir umuduyla...

Ringlerde görülegelmiş en zalim maçların öyküsü

Asıl soyadları Adkisson olan bu garip ailenin öyküsü usta biçimde anlatılmış. Oynak bir kamera, ABD'nin Texas'taki Spectatorium gibi gerçek büyük salonlarında çekilmiş sahneleri etkileyici biçimde verir

İmamoğlu gelirse…

Belki İstanbul'u da kurtarma şansı doğar...