26 Ekim 2014

Kobani’yi Karabağ’dan okumak

Kendi geleceğini kendi tayin etmek isteyen milletlerin çocukları asla savaşmıyorlar...

Birkaç haftadır ABD’nin bir ucundan Avrupa’nın diğer ucuna oradan da Ermenistan’a ve Dağlık Karabağ’a dolaşıyorum.

Bu süreç içerisinde çok fazla yazamadığımın farkındayım.

Ancak 2015 yaklaşırken kendimi, zihnimi ve ruhumu hazırladığım bu gezilerin getirdikleri ve hissettirdiklerini ara ara sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

...

Ermenistan’ın doğusunda son 100 yıl boyunca hep bir çatışma ortamı olarak duran Karabağ bölgesindeyim.

Ermeniler buraya Dağlık Karabağ diyorlar.

Çünkü tarihi Karabağ aslında daha geniş bir bölgenin adı.

Bu Karabağ’ın bir bölümü hala Azerbaycan topraklarında, Dağlık Karabağ ise Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşın 1993’te sonlanmasının ardından bölgede kurulan devletin adı.

Dağlık Karabağ Cumhuriyeti.

Devlet Bakanlıkları, bürokrasisi, ordusu ve ekonomisiyle tam bir devlet.

140 bin nüfusu olan bu küçük Ermeni devletinde savaş riski nedeniyle 25 bin asker var. nüfusun yarısından fazlası da başkent Stepanakert’te yaşıyor.

Ermenistan başkentinden 6 saat uzaklıktaki Dağlık Karabağ’a doğru yola çıktığımızda henüz neyle karşılaşacağımızı tahmin edemiyordum.

Ermenistan’dan bölgeye giriş için bırakılan Laçin koridorundan geçtiğimizde nasıl duygularla karşılaşacağımı az çok anlamaya başladım.

Laçin koridoru bölgeye ulaşımın yapılabildiği tek yer.

Ermenistan’ın kahverengi örtüsü ve ikliminden sonra Dağlık Karabağ’a girişte Laçin koridoru bizleri yeşilin daha önce görmediğim renklerinin var olduğunu öğrendiğim bir giriş yolu oldu Dağlık Karabağ’a.

Bu gezimizde yaptığımız resmi temasları ve röportajları ileriki dönemde ara ara paylaşacağım.

Ama şimdi daha çok değinmek istediğim nokta, Dağlık Karabağ Kayıp Askerler Derneği.

Bu dernek içerisinde Karabağ savaşı boyunca hayatını çeşitli cephelerde kaybetmiş kayıpların derneği.

Başkanı oğlunu savaşta kaybeden bir anne.

Kendisi de daha sonra savaşa katılmış.

Iki katlı dernek binasını müzeye çevirmiş.

Askerlerin mektuplarından, anılarına kadar hepsini Sovyet usulü ile arşivliyor.

Duvardan duvara dosyalarca yazı ve fotoğraf.

Ölen askerlerin eşyaları sergileniyor burada…

Her askerin adını ve soyadını hatırlıyor eksiksiz.

Hiçbirini unutmamış.

Dağlık Karabağ’da askerlik yapanların hepsi gönüllü.

Zorunlu askerlik var ama insanlar gönüllü yazılıyorlar yurtlarını savunmak için.

Yaşlı amcalar Ağustos ayındaki çatışmaların haberleri gelince silahlarını alıp sınıra gitmişler.

Sınırdaki gençler de “amca siz memleketi zamanında savundunuz, sıra bizde, git biraz dinlen” diyerek onları geri göndermiş.

“İşte bu yüzden geleceğimiz güvende oğlum” diyor silahını alıp sınıra gidenlerden biri.

Savaş tekrar başlarsa ne yaparsınız diyorum?

Genelde gelen cavap aynı:

“Biz savaşmadık ki hiç. Biz evlerimizi koruduk. Yine koruyacağız, burası bizim evimiz, gidecek başka yerimiz yok.”

Karabağ’da karşılaştığım Kobani.

Kendi geleceğini kendi tayin etmek isteyen milletlerin çocukları asla savaşmıyorlar...

Onlar evlerini, ailelerini koruyor...

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İnkârcılığın çaresizliği

Demek ki milleti ayakta tutabilmek için bir tek geriye bu kin ve nefret kaldı

Sen kilise yapadur bakan, yıktıklarınız hortluyor bir yandan

Jandarma, Ahlat Müzesi, usanmamış definecilerle uğraşmış...

Yaşama eylemi

Her neye sinirlendiyseniz veya her neye üzüldüyseniz, duygunun geçici bedeninizin ve sizin kalıcı olduğunuzu size hatırlatan bir kitap "Yaşam Eylemi" adı üstünde