09 Şubat 2016

'Herkes haddini bilecek' çağı

Öğrenci, bilim insanı, kadın, Kürt, futbolcu, medya haddini bilecek, bilmezse bildirilecek!

İçinden geçtiğimiz dönemi bir şekilde adlandırmak gerekirse, daha iyisini bulana kadar “herkes haddini bilecek çağı” da diyebiliriz sanırım. Bu çağın karakterini epeyce yansıtan bu lakırdıyı başta baş mimarından olmak üzere sık sık duyuyoruz. Nasıl yönetildiğimizin sırrı adeta bu “temenni görünümlü nasihatte” gizli:

- Herkes haddini bilecek!

- Bilmezse?

- Bildirilecek!

Son olarak, geçtiğimiz gün Ak Parti milletvekili Nihat Zeybek de katılmış bu “had bildirim” hatırlatması kervanına! Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bülent Arınç arasındaki polemikle ilgili yorum yapan Zeybek, “herkes haddini bilecek” demiş. Ne diyelim? Milletvekilimizin de bizler gibi büyüklerinden gördüğü, duyduğu bu.

Bu üst perdeden devlet seslenişini kimler benimseyip nerelere yansıtmadılar ki! 2004’te Fenerbahçe –Sparta Prag maçında kale arkasındaki tribünün tamamını kaplayacak büyüklükte dev bir pankartta yazılıydı bu hudut belirten 'temenni':

“Herkes haddini bilecek!”

İnsani kalkınma liginde, demokrasi ve özgürlükler liginde dip yapmışız, kimin umurunda! Hatta Şampiyonlar Ligi’nde “sıfır çekmişiz” ne gam! Pederşahi toplum yapımızın bu vazgeçilmez temennisini, “baba devlet”imizin ezeli nasihatini kuşanıveriyoruz hemen!

“Acaba nerede hata yapıyoruz”, “neyimiz eksik” şeklinde sorgulama bize göre değil! Eğitimimizle, görgümüzle, demokratik kültür yeşertme becerimizle, eşit ilişkiler kurabilme faziletimizle, uluslararası başarılarımızla bir üst lige çıkmayı denemek bize gelmez! Toplumu sanal rütbe ve kıdemlere bölüp üst perdeden had bildirmek varken, öbür türlüsüne ne gerek var!

Toplumun hemen tüm kesimleri de nasibini almıştır bu nasihatten!

İş insanı haddini bilecek! Devletine yön, yol gösterme hadsizliğine falan sakın ha sapmayacak!

“Siyasete bulaşmayacak.”

Devletinin kendisine bahşettiği lokmaya sahip çıkacak! İş insanı haddini bilecek!

Öğrenci haddini bilecek! Dersleri ve ödevleri dışındaki konularda konuşmayacak, siyasi yorum yapmayacak, devletin yol olarak belirlediği alanlara ağaç dikmeye kalkışmayacak, hişt! Öğrenci haddini bilecek!

Bilim insanı haddini bilecek! Dersini verecek, deneyiyle, bilimiyle alakadar olacak. Öğrencilerinin aklını çelen anarşik tutumlarda yok yere ısrarcı olmayacak. İşine gözü gibi bakacak haa, aklını, lokmasını yok yere aldırmayacak! Bilim insanı haddini bilecek!

Kadın haddini bilecek! Uluorta gülmeyecek, şişkin karnıyla sokakta gezmeyecek, dondurma yalamayacak! Yerini bilecek! Her şeyin bir zamanı var, hişt, kadın zamanını, saatini bilecek. Erkekleri tecavüze özendirecek şekilde gecenin üçünde evinin sokağından geçmeyecek. Kadın haddini bilecek!

Kürt haddini bilecek! Kendisine verilenle yetinecek. Morgda, ambulansta, kabirde yer yoksa, ısrarcı olmayacak. (Ermeni, Rum, Yahudi de haddini bilecek ha!) Kendisine kucak açmış devletine sadakatini her daim ispat edecek. Git deyince gidecek, gel deyince gelecek! Kürt haddini bilecek!

Medya haddini bilecek! Güzel haberler yapacak. Kimi konuşturduğunun da farkında olacak. Çocukların ölümüne üzülmeyi özendirip kötü örnek olmayacak! Teröristliğin alemi yok! Medya haddini bilecek!

Futbolcu haddini bilecek! Adı üstünde, ne sağcı ne solcu bu; futbolcu ya futbolcu! Öyle “çocuklar ölmesin, maça da gidebilsinler” falan gibi topundan büyük, çiçekli böcekli lakırdılar etmeyecek! O topunu alırlar onun sonra! Futbolcu haddini bilecek!

Peki sadece muhalif olanlar mı haddini bilecek? Elbette ki hayır!

Ak Partili muhafazakarlar da haddini bilecek! Her şeyin en yukardan gayet açık ve gün gibi berrak bir şekilde çizildiği Türkiye’mizde ters sorular sorarak nadide vatandaşlarımızın o hassas beyinlerini yok yere karıştırmayacak. Hele öz eleştiriye kati surette yeltenmeyecek. Hainlikle aramızdaki çizginin çok ince olduğunun ayırdında olacak. Haddini hududunu bilecek!

Sadece bu saydıklarım mı? Tabii ki hayır! Her dünyalı haddini bilecek!

Obama haddini bilecek! 
Biden haddini bilecek! 
McGurk haddini bilecek! 
Merkel haddini bilecek! 
Putin haddini bilecek! 
Esad zaten bilmeyip de ne edecek!

Bir yerlere fena toslayıp bu kez biz gerçekten haddimizi hududumuzu (!) bilene kadar da sanırım bu “ses” böyle devam edecek.

“Şeyh-ül Muharririn” unvanlı merhum gazetecimiz Burhan Felek, Kenan Evren’den her daim “pek muhterem Kenan Evren Paşa hazretleri” diye bahsederdi. Felek, Evren’in bir seferinde “memleketimizdeki demokrasinin tasası kimseye düşmez” mealinde ettiği ve ona buna “haddini bildirdiği” lafları köşesinde büyük bir övünçle aktarırken, “Muhterem Devlet Başkanımızın sözlerini dinlerken bir devletin sesini işittiğimizi anladık” demişti.

Böyle, galiba bizde “devletin sesi” ancak had bildirirse işitiliyor. Evet, “herkes haddini bilecek çağı”nı idrak ediyoruz, diyorum. Ama bugünlerde ‘90’lara döndüğümüzü söyleyenler de var. Geçenlerde Siirt’te bir polis amiri cenaze almaya gelen Siirtli bir milletvekiline kızıp, “devletten maaş alıyorsun bir de, haddini bil” demişti milletvekiline. ‘90’lara dönmüş olabiliriz ama “devletin sesi”ne ve gür tonuna bakılırsa, çağımızın nostaljisi ‘80’lere sanırım!

@akdoganozkan

Yazarın Diğer Yazıları

Füze saldırılarının görünmeyen koridor boyutu

İsrail ile İran arasındaki karşılıklı füze saldırıları, ABD’nin Orta Doğu'da Çin'in artan nüfuzunu dengeleyecek bir ağırlık merkezinin sacayaklarının inşa sürecine de katkıda bulunuyor

Biri öldürmüş, biri gömmüş, biri de delilleri yok etmiş

Knesset semalarında İran füzeleri görüldü diye dikkatlerden kaçmasın, bayramın son günü İsrail ordusu Gazze’de 3 yüksek okul, bir ilkokul, bir hastane, bir düğün salonu ve bir de camiyi 1 saat içinde yok ederken, işbirlikçileri 1930’ları anımsatan icraatlara imza attı

Kadayıfın altı kızardı

70’lerdeki hükümetlerin ayakta kalmasında anahtar rol oynamış Necmettin Erbakan’ın oğlu, babasının izinden giderek ustalıklı bir stratejiyle “kadayıfın altını kızarttı.”  Sol yine seyrederken