30 Eylül 2018

Saldırarak, döverek, küfrederek taraftar olunmaz

"Söz konusu taraftarı dövenler, kendi küçük taraftar gruplarının dünyaları içerisinde adeta birer kahraman haline dönüştürülüveriyor"

Beşiktaş ile Kayserispor arasında oynanan karşılaşmadan çıkıp yaşadığı şehre doğru hareket eden bir Beşiktaş taraftarının üzerinde takım forması ile bir dinlenme tesisinde Sivas deplasmanına doğru yol alan Bursaspor taraftarı olan bir grubun saldırısına uğraması, sosyal medyada infial yarattı. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir olayın yine ülkemizdeki taraftarlık kültürüne ve bunun yansıtılmasına özgü yanları üzerinde birkaç kelam etmek farz oldu. Her şeyden önce ülkemizdeki taraftarlık öykülerinin pusu kültürü üzerinden yürüdüğü gerçeği, bu olay ile bir kere daha ortaya çıkmış bulunuyor. Bir başka deyişle taraftarların ballandıra ballandıra anlatmış oldukları bütün öyküler aslında küçük bir gruba veya bir kişiye onlarca kişinin saldırmasından ibarettir.

Bu olayda da elli kişilik bir taraftar grubu bir kişiye tekme tokat ve küfürler eşliğinde saldırıyor, benzer görüntüyü geçtiğimiz sene elinde Galatasaray forması ile Konyaspor taraftarlarının saldırısına uğrayan taraftardan hatırlayacaksınız. Örnekleri geçmişe doğru giderek çoğaltabilirim ve acı olan bu örnekler arasında artık aramızda olmayan taraftarların da bulunuyor olmasıdır. Türkiye’deki taraftarlık kültürünün bir türlü mesafe kat edemediği ve şiddet üzerinden kendisini var etmeye sarıldığı gerçeğini ortadan kaldırmak durumundayız. Beşiktaşlı taraftarın başına gelenler üzerine yapılan yorumlara şöyle bir göz gezdirdiğinizde işin aslı vahim noktası ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Herkesin kendi takımı üzerinden yaşananları temize çekme gayreti ve rakiplerini kötüleyerek durumu kurtarma arzusu.

Aslında bu durum içinde yaşadığımız ülkedeki öteki olarak adlandırdığımız farklı kimliklerle olan ilişkimizdeki yaklaşımlarımızdan pek de farklı bir minvalde gerçekleşmiyor. Bir türlü objektif olmayı ve kendi sınırlarımızın dışında olan biteni değerlendirmeyi başaramıyoruz. Hal böyle olunca da her defasında kendi pisliğimizi kabul etmek bir başka deyişle yemek suretiyle zevahiri kurtarabileceğimizi zannediyoruz. Oysa her seferinde biraz daha fazla batıyor ve birbirimizi daha fazla pisliğin ve akıl dışılığın içerisine çekiyoruz. Keskinleşen kimlikler ve bunun üzerinden yurdumuzdakinin yanı sıra dünyadaki olup biteni de anlamadan çok anlamlandırma girişimlerini sürdürüyoruz.

Futbol taraftarlığı için ise değişen futbola karşın değişmemeyi sürdüren bir zihniyet yapısı ile olup biteni yine kendi penceremiz üzerinden görme ve açıklama girişimleri olarak göstermeye devam ediyoruz. İşte bu noktada kan davası halini alan rakip takım düşmanlıkları, kendi takımımızın ötekisinin yaratılmasına katkıda bulunuyor. Şiddeti bilemenin yanı sıra küfür ve hakaret ile rakibi yok etmeyi taraftarlık olarak görüyor ve bu uğurda atılan adımları kutsallaştırıyoruz. Söz konusu taraftarı dövenler, kendi küçük taraftar gruplarının dünyaları içerisinde adeta birer kahraman haline dönüştürülüveriyor. Hal böyle olunca da şiddetsiz bir taraftarlık olgusunun olabileceği düşüncesi bile tuhaf hale geliyor.

Bütün bunlar yıllardır istisnasız aynen sürüp giderken futbolun kendi işleyişinde geri çevrilemez dönüşümler yaşanıyor. Ve ilginç bir biçimde bu taraftar kitlesi adım adım bu oyunun dışına doğru sürülmekte olduklarının bile farkında değiller. Saldırarak, küfrederek, hakaretlerde bulunarak rakibi aşağılamaktan başka bir şey bilmiyorlar ve bunu taraftarlık zannediyorlar. Burada takımların bir önemi bulunmuyor aslında asıl önem arz eden söz konusu anlayışın ülkemizdeki bütün taraftarlar açısından benzer bir görünüm içerisinde cereyan ediyor olmasıdır. Rakibiniz olmadan kendinizin de olamayacağı bir durumu içselleştiremediğiniz sürece hamasetin ötesine geçemeyecek bir taraftarlığın içerisinde hapsolmayı sürdüreceksiniz. Buna karşın bu taraftarlık biçimi sizlerin söz konusu alandan tecrit edilme sürecinin de önünü fazlasıyla açacak olan yasal düzenlemeleri ve cezaları beraberinde getirecek. Artık bir karar vermenin zamanıdır ya başka türlü bir taraftarlığın da mümkün olduğu gerçeği içerisinde rakiplerinizle birlikte insanca ve saygı temelinde bir futbol kültürünün içerisinde var olacaksınız. Ya da bu yapının içerisinde elimine olacaksınız. Tercih sizin!

Yazarın Diğer Yazıları

Kupanın adı süper, geride bıraktıkları ise…

Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır! 

Futbolda yaşananlar yeşil sahayla sınırlı değil

Ülke futbolu, bir karşılaşmada çıkan olaylar sonrasında ülkenin en büyük kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe’nin ligden çekilmeyi tartışacağı 2 Nisan tarihindeki genel kurulu ile PFDK sevkleriyle verilecek cezalar arasında sıkışıp kalmış vaziyette

Göz göre göre bugünlere geldik

Toplumsal hayatımızdaki şiddet üreten etmenleri es geçtiğimiz sürece futbol sahalarındaki şiddeti sadece cezai tedbirlerle önleyebilmemiz mümkün değildir. Bu olay sonrasında cezai tedbirlerin arttırılması tekrar gündeme getirilecektir ancak göreceksiniz ki bu da yaraya merhem olmayacaktır