12 Eylül 2018

Asıl sorunumuz yabancı oyuncu değil!

Futbolda nasıl bir sisteme doğru yol almak istediğimizi ortaya net bir biçimde koymalı ve bu doğrultuda uzun vadeli bir planlama ile işe girişmeliyiz

Her ülkenin futbolu aynı zamanda o ülkenin kültürel anlayışının bir yansımasını teşkil etmektedir. Bir başka ifadeyle gündelik hayatınızda yaşadıklarınız ve olup bitenlere tepki veriş biçiminiz, sizin sadece toplumsal hayatınızı değil aynı zamanda sporunuzu, müziğinizi, folklorunuzu da şekillendirir. Bu açıdan futbola ve orada yaşadıklarımıza yakından bakmak aynı zamanda içinde yaşadığımız kültürün insanı nasıl ve ne şekilde biçimlendirdiğini de görebilmemize olanak sağlayacaktır. Bu durumu en güzel gördüğümüz yerlerin başında belki de futbol sahası gelmektedir bile diyebiliriz.

Çok hızlı başlayan buna karşın bitişleri gerektiği gibi gerçekleştiremeyen bir anlayışa sahibizdir. Futbol sahasındaki oyun tarzımızın, gündelik hayatımızın yansıması olduğunu ve en az oradaki kadar karmaşık duygularımızın dışa vurumu olduğunu bile söyleyebiliriz. Bu noktada geri dönüşlerimizin efsane halini alması herkesi şaşırtıyor oysa her an her şeyi yapabilme şiarı ile yetiştirilen ve bunu kendine düstur olarak öğretilen bir kültürden geldiğimizi hatırlamalıyız.

İsveç karşısında uzun yıllar sonrasında ilk kez gençlerden kurulu ve iyi niyeti ön plana alan futbolculardan oluşan bir milli takım seyrettik. Açıkçası seyrettiğim takımdan keyif aldım bunu son beş dakika içerisinde mağlubiyetten galibiyete ulaştığımız için söylemiyorum. Yenilmiş olsaydık bile bu takımın beraber oynayarak gelişme kaydedebileceğini ve bunu hem kendileri hem de tüm ülke için onlara vermemiz gerektiğini düşündüğüm için dile getiriyorum. Her şeyden önce bu takım oynamak istiyor ve oynarken kendileri keyif aldığı gibi bizlerin de keyif almasını sağlayacak hareketleri sahaya yansıtabiliyor.

Kat etmeleri gereken çok mesafeleri bulunuyor ancak genç ve dinamikler ayrıca başlarında medyamızın çok eleştirmesine rağmen futbolu çok iyi bilen bir teknik direktörleri var. Lucescu’nun milli takımı oluşturmak ve onları turnuvalara hazırlamak gibi bir görevi bulunuyor buna karşın kendisi ülkemizdeki yabancı kuralından şikayet ediyor ve mümkün mertebe içeriden çok dışarıdaki oyunculara dayanan bir takımı organize etmeye çalışıyor. Yabancı kuralının nasıl getirildiğini ve şu anda ne yöne doğru götürülmek istendiğini duruma vakıf olanlar gayet iyi biliyorlar. İşin ilginç kısmı ise kuralı getiren ve ortadan kaldırmaya çalışanın halen federasyon başkanlığını sürdürüyor olmasıdır.

Milli takımlar koordinatörü Fatih Terim ile birlikte yıllar içerisinde kuraldaki oyuncu sayısını arttıran futbol federasyonunun, ekonomik parametrelerdeki sorunlar sonrasında kuralı yeniden gözden geçirme arayışları çok da şaşırtıcı değildir. Çünkü bu durumun kendisi bizim gerçek anlamda ileriye dönük programlar yapmaktan ne kadar uzak olduğumuzu bir kez daha ortaya koymaktadır. Gerek futbol medyamızın gerekse de şu anki milli takımlar teknik direktörünün yabancı kuralı konusundaki söylemleri, yaşadığımız sorunun çözümünü ortaya koymaktan uzakta bulunmaktadır.

Türkiye’de futbolun yabancı kuralı öncesinde yaşadığı sorunlar ve sorumlular ortadan kalkmış değildir. Futbolcu yetiştirme ve yetiştirdiğimiz futbolcuları ilerleyen aşamalara taşıyabilme konusunda yaşadığımız sorunu gideremediğimiz gibi yetişenleri de hak ettiklerinin çok ötesinde meblağlarla transfer etmek suretiyle bütün dengelerini alt üst ettik. Bu ülkenin alt yapılarının ve oralarda görev yapmakta olan binlerce futbol emekçisinin başta ücretleri olmak üzere, sosyal hakları ve manevi alacakları birikmeye devam etmektedir. Yabancı hayranlığımızın en fazla hissedildiği alanlardan birisini teşkil eden futbol sahasında sırf yabancı olduğu için oynayan buna karşın döviz karşılığı ücretlerle müthiş bir külfet yaratan futbolcuları, teknik direktörleri nereye koyacağımızı bir türlü anlayamadık!

Takımın başına getirilen teknik heyetten başarı isteyen ve bunu hemen bekleyen bir taraftar kitlesi ile sürekli olarak bütçeleri açık veren ve kötü yönetilen takımlar kurmayı bugüne kadar sürdürdük. Şimdi ekonomik anlamda yaşanan dalgalanma ile akılları başlarına gelen -tabii ki finansal fair-play kuralını da unutmamak koşulu ile-kulüplerimizin yaşadıkları daha başlangıçtır. Fakat sorunun asıl kaynağı yabancı kuralını esnetmek veya değiştirmek değil daha kökten futbola dair öneriler geliştirmekten geçmektedir. Bunun içerisinde kulüplerin dernek statüsünden çıkarılmasından tutun da, taraftarların eğitilmesine kadar bir dizi önlem yer almak durumundadır. Tabii ki alt yapıların revize edilmesi ve buraların sadece göstermelik alanlar olmaktan çıkarılmasının da ön plana alınması icap etmektedir.

Futbolda nasıl bir sisteme doğru yol almak istediğimizi ortaya net bir biçimde koymalı ve bu doğrultuda uzun vadeli bir planlama ile işe girişmeliyiz. Bunun için ise her başarısızlık sonrasında teknik direktörle yollarını ayırarak kan değişikliğine gitmenin çözüm yol olmadığını idrak ederek adımlar atmalıyız. Bir diğer olmazsa olmazımız gençlerimizin önünü açacak ve yabancı futbolcuların tıpkı yurt dışındaki önde gelen liglerde yapıldığı gibi belirli kriterlerle ülkemizde top oynamalarının önünün açılması olmalıdır. Bu hem kaliteyi arttıracak hem de rekabeti çoğaltacaktır ve böylece gençlerimizin kendilerine rol model olarak alabilecekleri isimlerle çalışabilmelerinin de önünü açmış olabileceğiz.

Son bir hususu da futbolseverler için belirtmeliyim; başarı kazanmak, galip gelmek, tur atlamak, şampiyon olmak tabii ki çok ama çok önemlidir. Ancak takımınızın iyi futbol oynaması, mücadeleyi hiç bırakmaması, keyif vermesi ve sizi en iyi şekilde temsil etmekte olduğunu hissettirmesi de yabana atılmamalıdır. Futbolu anlamlı kılan ve insani dokunuşları öne çıkartan boyutları es geçmeye alışmak yerine yaşadıklarımızla ve keyif aldıklarımızla birlikte olabilme ihtimalini öne çıkarmak her futbolseverin görevi olmalıdır. Futbolu biraz da tüm bunları bize yaşattığı için sevdiğimiz gerçeğini tekrar hatırlamanın zamanıdır ve bize bunları hatırlattığın için teşekkürler milli takım, teşekkürler gençler.

Not; Yazıyı yazdıktan sonra milli takıma çağrıldığı halde gelmeyen 8 futbolcuyla ilgili haberleri okudum. Aslında bu isimler gelmeyerek bir anlamda yeni bir kadronun oluşmasının da önünü açmışlardır. Yani varlıkları ile değil yoklukları ile yararlı olduklarını bile söyleyebiliriz. Her şeyden önce söz konusu isimlerin bazılarının kamuoyunda antipati yarattığı ve onlar üzerinden diğer futbolcuların ve takımın kendisinin de etkilendiği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Bu açıdan şu anda elimizde çok daha genç ve iyi niyetli bir milli takım kadrosu bulunuyor. Ayrıca bu takıma ilişkin hiç kimsenin zihinsel çekinceleri de bulunmuyor.

Kendisiyle futbolu, siyaseti, gündelik hayatın getirdiklerini konuşmaktan keyif aldığım ve her defasında yeni yeni şeyler öğrendiğim sevgili dayım Halil Metinsoy’a Allahtan rahmet, geride kalan ailesine ve dostlarına sabırlar diliyorum. Nurlar içinde yatsın.

Yazarın Diğer Yazıları

Kupanın adı süper, geride bıraktıkları ise…

Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır! 

Futbolda yaşananlar yeşil sahayla sınırlı değil

Ülke futbolu, bir karşılaşmada çıkan olaylar sonrasında ülkenin en büyük kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe’nin ligden çekilmeyi tartışacağı 2 Nisan tarihindeki genel kurulu ile PFDK sevkleriyle verilecek cezalar arasında sıkışıp kalmış vaziyette

Göz göre göre bugünlere geldik

Toplumsal hayatımızdaki şiddet üreten etmenleri es geçtiğimiz sürece futbol sahalarındaki şiddeti sadece cezai tedbirlerle önleyebilmemiz mümkün değildir. Bu olay sonrasında cezai tedbirlerin arttırılması tekrar gündeme getirilecektir ancak göreceksiniz ki bu da yaraya merhem olmayacaktır