17 Temmuz 2016

Her şey sokağa sorulmaz

O zaman bırakın Türkiye'yi siz değil meydanlara topladığınız kalabalıklar yönetsin...

Peşinen söyleyeyim...

Darbeye kesinlikle hayır...

Bu ülkeye en büyük kötülüğü askerin siyasete bu kadar müdahale etmesi yaptı.

Peş peşe darbeler Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini, kökleşmesini ve siyasi partilerin kurumsallaşmasını engelleyen en önemli unsur oldu.

Ben hayatım boyunca hep anti-militarist oldum. 

Hâlâ da öyleyim.

Ancak, onaylanamaz son darbe girişiminden sonra ortaya çıkan tablo çok düşündürücü ve ürkütücü...

Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın meydanlarda topladığı kalabalıklar hep bir ağızdan haykırıyor:

“Darbecilere idam cezası istiyoruz”

Başbakan da, Cumhurbaşkanı da ölüm cezasının yeniden getirilebileceğine dair mesajlar veriyor.

Peki...

Darbe teşebbüsünde bulunanları asmak için idam cezasını getirdiniz.

İmralı'daki Apo'yu da asacak mısınız?

Darbeye yeltenen askerleri asıp, Apo'yu asmamayı nasıl izah edeceksiniz?

Ya da Öcalan'ı da idam ettiğinizde bunun Güneydoğu'da yaratacağı sonuçları öngörebiliyor musunuz?

Başka bir deyişle bunu göze alıyor musunuz?

Zira daha düne kadar sürekli temas halindeydiniz...

Partinizin önemli isimlerinin onun hakkında söylediği olumlu beyanlar arşivlerde hâlâ duruyor.

Burada çok ama çok önemli bir nokta var...

Her konuda sokağın sesini dinlemeye başlarsanız vahim bir hata yaparsınız.

Sokak fevridir...

Duygusaldır...

Atılacak adımın içerde ve dışarda doğuracağı sonuçları hesap edemez...

Bunun için siyaset vardır, siyasi partiler vardır, devlet vardır...

Her şey sokağa sorulmaz.

Her şey sokağa sorulacaksa size ihtiyaç kalmaz.

O zaman bırakın Türkiye'yi siz değil meydanlara topladığınız kalabalıklar yönetsin...

Sokak söylesin siz yapın...

Rusya'ya savaş açalım mı? diye de sorun

ABD ile ilişikilerimizi keselim mi? diye de sorun.

Suriye'ye girelim mi? diye de sorun.

Laikliği kaldıralım mı? diye de sorun.

Namaz kılmayanı cezalandıralım mı? diye de sorun.

Ha...

Bir de madem sokak bu kadar önemli...

Gezi'de sokağa çıkanlara niye bu kadar acımasız ve hoşgörüsüz davrandınız?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Delors asla "AB, Hristiyan kulübüdür" demedi; peki, bu haksız algı neden üstüne yapıştı kaldı?

Avrupa Birliği'nin oluşumunda büyük pay sahibi olan Jacques Delors, Türkiye'de maalesef "Batı ve Hristiyan klübü"nün sözcüsü olarak tanıtıldı, yansıtıldı. Kendi kulüpçülüklerini sürdürmek için Avrupa'dan medet umanların yazdıklarının aksine, "Türkiye'ye tavır almak, AB'yi Hristiyan kulübüne dönüştürme riski taşır" demişti

Türkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi

Erdoğan, Fatih Portakal üzerinden tüm muhalefete gözdağı veriyor...

Erdoğan'a nasıl hakaret etmişim?

Soylu'nun “Sahtekar, düzenbaz, alçak” ifadelerini AİHM kantarında tartan savcılar “Eleştiri hakkı” derken, Erdoğan şikayetçi olunca eleştiri içeren cümleleri hakaret sayıyor...