Kendi e-kitabını kendin yayınla

“ABD’de yıllık yayına giren özyayın adedi 350 bini geçmiş durumda “ cümlesi bir şey ifade etmiyor ve “özyayın da nedir” diye soruyorsanız, haklısınız. İşte özyayın ya da özyayıncılık nedir, ne değildir sorularına yanıtlar

12 Şubat 2015 13:33

Mehmet İnhan’ı idefix.com'un genel müdürü iken tanımıştım. E-kitap alanındaki gelişmeleri, dünya yayıncılık trendlerini takip ediyor, heyecanla anlatıyordu. Aradan epey bir süre geçti, İnhan’ın idefix’le yolları ayrıldı. Birkaç ay önce görüştüğümüzde Publitory’den bahsetti. Nedir Publitory? Kendi kitabınızı epub formatına dönüştürerek yayınlayabildiğiniz, dilerseniz satabildiğiniz hatta kendinize bir editör bulabildiğiniz yani kendi kendinizin yayıncısı olabileceğiniz sisteme sahip bir platform.  

Denemeden olmazdı, duramadım ve üye oldum, tabii ki ücretsiz. Sonra, iki yıl önce Radikal Kitap için yaptığım "Nasıl 'Okur’sunuz" söyleşi dizisinin hepsini bir Word belgesine topladım, gerekli düzenlemeleri yaptım, başlıkları koydum, etiketlerimi belirledim ve… kısa bir süre içinde bir e-kitaba sahip oldum. Ücretsiz olarak Publitory’nin kitaplığına ekledim. Az önce baktım, hiç reklam, duyuru yapmadan 70 ayrı kişi tarafından indirilmiş e-kitabım… Publitory’de yayınlanan kitaplar Google Books, Kindle Direct Publishing, iBooks gibi uluslararası ve benzeri yerel kanallarda da dağıtıma çıkabiliyor. Tablet ve telefonlarınıza indirebildiğiniz gibi bilgisayarınıza da indirme şansınız var. Peki, gelelim işin yayıncılık kısmına, nasıl oluyor sorusuna ve sektörel bakışa… Onu da Mehmet İnhan anlatıyor.

Self Publishing ya da buna siz “özyayıncılık” diyorsunuz; nedir bu “özyayıncılık” Mehmet Bey?

Özetle, kişinin kendi kitabını doğrudan kendisinin yayınlayabilmesi demek. Bugün kendi makalenizi yayınlamak için bir gazetenin size köşe ayırması gerekmiyor. Herkes bir blog açıp dilediği sıklıkta dilediği gibi yazabilir. Eskiden böyle bir olanak düşünülemezdi bile. Oysa bugün blogsuz bir yayın ortamı düşünmek çok zor.

Kitap daha kapsamlı, daha fazla sayıda katkıda bulunanı olan ve tüketim biçimi daha farklı bir yayın türü. Buna karşın e-kitap için de aynı durum söz konusu. Özyayıncılık geçmişte çok kısıtlı bir çerçevede olabiliyordu. Kendi kitabınızı tüm masrafına katlanarak bastırmanız gerekiyordu ve dağıtım olanağı da hemen hiç yoktu. İnternetle birlikte bağımsız yazarların “indie” yani bağımsız kitaplarını sipariş üzerine basıp gönderen siteler bir dağıtım kanalı oluşturmaya başladılar. Asıl dönüşüm 2007’den sonra Amazon Kindle ile başladı. Dijital yayıncılık, e-kitap cihazları ve e-kitaplar küresel bir dağıtım kanalı üzerinden hızla yayılmaya başlayınca bağımsız yazarlara yepyeni olanaklar doğmuş oldu. Zaten çok geçmeden bağımsız yazarların e-kitaplarını pazarlayan KDP (Kindle Direct Publishing) gibi kanalların açılmasıyla özyayıncılığın şafağı söktü diyebiliriz.

Publitory hangi ihtiyaçlar doğrultusunda hayata geçirildi?

Fikir rahmine düşmesi, 2009 yılına, Türkiye’de ilk e-kitap platformunu idefix bünyesinde projelendirdiğimiz tarihlere dayanıyor. Doğaldır ki özyayıncılıktan önce dijital yayıncılığın belli bir yaygınlığa ulaşması gerekiyordu. Türkiye’de o süreç malum çok hızlı ilerlemiyor. Araya bir de idefix’in el değiştirmesi ve benim ayrılmam girdi. Publitory üzerine son bir yıldır çalışıyorum.

"Öncelikle, yazmanın da tıpkı okumak gibi “temel bir ihtiyaç” olduğunu ve herkesin yazabilmeye ve potansiyel okuruna engelsiz ulaşabilme olanağına kavuşmaya “hakkı olduğunu” düşünüyorum. Publitory de bu misyonla kuruldu.

Publitory, her ülkeden bağımsız yazarların, her dilde e-kitaplarını online yazabilecekleri ve yayınlayabilecekleri daha doğrusu ister ücretsiz paylaşabilecekleri, ister kendi koydukları fiyattan satışa açabilecekleri bir platform olmayı hedefliyor. Bağımsız yazar, kendi yayınlayıp satışa çıkarıdığı kitabın net gelirinin yüzde 85’ini alıyor. Dünyadaki iş modeli böyle. Publitory’nin merkezi de yurtdışında zaten. Perakende satışın yanı sıra başka kanallara dağıtımı da üstlenecek.

E-kitap, baskı ortamından çok farklı bir dizgi yapısına sahip. Sayfa kavramı olmayan akışkan bir metin biçimi var. Tıpkı web sayfası gibi. Dolayısıyla e-kitap oluşturmak için buna uygun bir uygulamaya ihtiyacınız var. Publitory’de herkesin e-kitap oluşturabilmesini sağlayacak araçlar geliştirdik. İster doğrudan sitede yazarak, ister Word gibi standart bir metin dosyasını yükleyerek, isterse hazır tamamlanmış bir e-kitap dosyası yükleyerek yayınlayabilmek mümkün. Bu anlamda bireysel bir e-kitap matbaası aslında.

Kuşkusuz bir kitabın geliştirilmesi kapak tasarımından, redaksiyona, editörlüğe, çeviriye kadar birçok katkı gerektiriyor. Bağımsız yazarların bu katkı ve işbirliği olanaklarını da topluluk üzerinden edinebilmelerini hedefliyoruz.

ABD’de yıllık yayına giren özyayın adedi 350 bini geçmiş durumda. Bu yaklaşık geleneksel yayıncılık üzerinden yayınlanan başlık adedini yakalamış demektir.

Dünyadaki örneklerinden en öne çıkan sanıyorum www.blurb.com ve www.selfpublishing.com. Siz de bu yapıları mı rol modeli olarak aldınız?

Dünyada birçok servis sağlayıcı var. Her gün yenileri açılıyor. En eski ve başarılılarından biri smashwords.com. Bunlar aynı zamanda Amazon, Kobo gibi ana dağıtım kanallarına agregatörlük yani dağıtımcılık da yapıyorlar. Publitory’nin de böyle bir işlevi olacak. Ancak esas ağırlığı bir işbirliği topluluğu oluşturmaya verip sadece yazarlara değil, freelance yayıncılık profesyonellerinde de olanak yaratabilmeyi hedefliyoruz. Publitory bu anlamda bir “marketplace” (pazaryeri) sitesi olmayı hedefliyor.

Dünyada ne durumda self-publishing?

Özyayınlar Amazon’da satılan e-kitapların yüzde 30’unu geçti desem? Bazı kategorilerde, örneğin romans ve bilim-kurgu’da Amazon’daki “bestseller” listesinde yarıya yakınını bağımsız kitaplar bulabiliyor. Özyayıncılar toplam yazar gelirlerinin yüzde 40’lık bir payını alıyor.

Sadece e-kitaptan değil, baskı kitaptan da bahsediyorum. ABD’de yıllık yayına giren özyayın adedi 350 bini geçmiş durumda. Bu yaklaşık geleneksel yayıncılık üzerinden yayınlanan başlık adedini yakalamış demektir.

Siz e-kitap konusunda da epeyce bilgi sahibisiniz. E-kitap matbu kitabı geçti deniyor sahiden bu böyle mi?

Bu ülkesine göre çok değişiyor. Amazon satışlarına bakılırsa dijital yayınlar baskıyı geçmiş durumda. ABD’de toplam yayıncılık sektörünün içindeki payı ise yüzde 30 civarında. Avrupa’da durum farklı. Bu oran yüzde 10-15 aralığında. Özyayıncılık verileri de çok değişken. Çin’de örneğin tefrika mantığıyla çalışan “cloudary” platformunda 1.6 milyon bağımsız yazar var, günde 80 milyon kelime yükleniyor, 60 milyon kitap birikmiş. Japonya’da e-kitap pazarının yüzde 75’ini Manga yayınları oluşturuyor ve büyük çoğunluğu mobil cihazlarda tüketiliyor. İş modeline, ülkesine göre çok farklılıklar var. Ama ciddi bir dönüşüm olduğu kesin.

Ama Türkiye'de sanki daha olmadı...

Evet, Türkiye’de yayıncılar dijital yayıncılık konusunda isteksiz kaldılar. Yaklaşık 1800 aktif yayıncıdan 300-350’yi geçmedi e-kitap yayınlayanlar. Onlar da popüler kitaplar değil. 11.000 başlık e-kitap toplam yayındaki kitapların yüzde 5’i civarında. Bunun bir nedeni de hem cihaz penetrasyonunu destekleyecek hem yayıncıları teşvik edecek bir büyük aktörün olmaması. Kendi cihazını piyasaya sürüp dükkânı tüketiciye ulaştırabilen bir marka ancak bu yıl piyasada göründü. Ancak arz tarafı olmayınca tüketici ne alıp okuyacak? Yani Türkiye’de hem yumurta hem tavuk...

Publitory’ye geri dönelim… Bir kitap yazdım ve Publitory’de yayınlamak istiyorum, ne yapacağım?

Metin dosyanızı yükleyeceksiniz, gözden geçirip cesaretinizi toplayıp “yayınla” tuşuna tıklayacaksınız. Aslında kimi biçimlendirme kurallarına uyarsanız teknik olarak bu kadar basit. Ancak bir kitabın fark edilebilir, ilgi çekebilir, okunabilir olması için dikkat edilmesi gereken birçok şey var. İyi bir editörün eleğinden geçmiş olması, uygun bir kapağın tasarlanmış olması çok önemli boyutlar. Özyayıncılıkta bu konuları da bağımsız yazarın uygun insanları bulup kendisinin çözmesi gerekiyor. Bir başka konu da kitabın duyurulması. Burada da artık sosyal medyanın gücü devreye giriyor. Özyayınlar da biraz blogların yayılma stratejisiyle sosyal medya ve paylaşımlar üzerinden duyuluyor ve yayılıyorlar. Zaman içinde özyayıncılara tüm bu konularda destek ve işbirliği olanakları sağlanıyor olacak. 

Ücretli ve ücretsiz seçenekleri de var. Ücretli olduğunda Publitory ile aramda nasıl bir ticari anlaşma oluyor?

Publitory bir yayıncı değil. Bir platform. Yayıncı yazarın kendisi. Publitory bağımsız yazarın yayın haklarını devralmıyor. Sadece münhasır olmayan satış ve dağıtım yetkisiyle özyayıncıya dükkân rafı ve servis sağlıyor. Yazar kitabını ücretsiz paylaşıma açabiliyor veya fiyatını kendisi belirleyip satışa açıyor. Satıştan elde edilen net gelirin yüzde 85’i yazarın oluyor. Yazar e-kitabını dilediği zaman yayından kaldırabilir veya bir değişiklik yapıp yayınını güncelleyebilir. “Yeni baskı” yerine “güncelleme” yapılıyor haliyle. Ayrıca isterse düzenlediği e-kitabını bilgisayarına indirip başka kanallara da yükleyebilir ve satışa açabilir.  

“Kitabın satışı ve dağıtımıyla biz ilgilenelim” diyorsunuz. Nasıl yapıyorsunuz dağıtımı ve satışı?

Publitory dükkânında yazarın koyduğu fiyattan perakende satış yapılıyor zaten. Dağıtım derken Publitory başka perakende kanallarına da kataloğunu dağıtıyor olacak. Örneğin isteyen yazar kitabını dağıtım kataloğuna koyarak iBooks, Google Books, Kobo vb. uluslararası kanallara ve kimi yerli kanallara tek noktadan satışa çıkartmış olabilecek.

“İşkolu” adı altında bir bölüm de var. Sanıyorum burada kitabımı seçtiğim bir editöre teslim edebiliyorum…

Profesyonel hizmetlerde işbirliği ve pazaryeri fonksiyonları henüz geliştirme aşamasında. Kısa süre içinde bu tür hizmetleri alıp verebileceğiniz bir kontrat yönetim sistemi devreye girmiş olacak.  

Peki, bir kitap yayınladım ve diyelim ki devlet ve aygıtlarını rahatsız edecek, hani basılsaydı toplatılmaya, beni ve kitabımı soruşturmaya uğratacak konular, fikirler var. Bu durumda kitabın sansürlenmesi ya da ne bileyim soruşturmaya uğraması mümkün mü?

Bir yazar, yayınladığı kitapla farkında olarak veya olmayarak suç kapsamına girecek bir edimde bulunmuş olabilir. Örneğin telif haklarını veya başka herhangi bir yasayı ihlal etmiş olabilir. Buna kullandığı bir görsel dahi yol açabilir. Her yazar kendi ülkesinin mevzuatı karşısında kendi edimlerinin sorumluluğunu üstelenmek durumunda. Merkezi AB bünyesinde olan Publitory açısından ise ilgili yasal mevzuat kapsamındaki başvuruları değerlendirip suç unsur taşıdığı tespit edilen yayınları kaldırma hakkımızı doğal olarak saklı tutuyoruz. Buna her türlü çocuk istismarı, temel insan haklarını ihlal edecek nitelikte her türlü ayrımcılık, nefret ve terör suçlarını teşvik edecek içerikler dahil. Ancak AB hukukunda düşünce özgürlüğü kapsamına girecek içeriğe müdahale etmemiz söz konusu değil. Publitory bir yayınevi değil bir servis sağlayıcı. Yazar bu servisten yararlanırken yol açabileceği tüm zararların sorumluluğunu üstlenmeyi taahhüt etmek durumunda.

Yakın bir gelecekte blog dünyası gibi özyayıncıların dünyası da çok yakından takip edilmesi gereken bir alan olacak hem yayıncılar hem de edebiyat profesyonelleri tarafından.

Diyelim ki ben bir yayınevi sahibiyim ve Publitory’de yayınlanmış bir kitap gördüm ve bu kitabı matbu olarak basmak istiyorum. Yazara da ulaştım, o da kitabının basılmasını kabul etti…

Ne güzel, eğer yazar kitabımı bir de yayıncıyla yayınlayayım diyerek, trendy deyimle “hibrid yazar” olmak istiyorsa bunu yapabilir. Üstelik eğer kitabı zaten popüler olmuşsa elinde yayıncıyı ikna edecek istatistik bilgileri de olacak. Yazar bunu başarıyorsa Publitory de işlevini yerine getirmiş demektir. Yurtdışında da genel trend bu yönde. Yani özyayıncılık “son” çare değil, sırf bu yüzden “ilk çare” olarak algılanmaya başlandı. Öte yandan, yazar dijital haklarını kendi elinde tutmak isteyecektir. Çok daha fazla gelir elde ettiği ve birden çok kanalda değerlendirebildiği bir hakkından neden vazgeçsin? Bu da eserle ilgili münhasır hakların ayrı ayrı değerlendirildiği yeni bir dönem başlatacak. Malum bugüne kadar bunun olanağı pek yoktu yazar açısından.

Okur, kitap satış siteleri ya da kitapçılara girdiğinde yahut kitap/ edebiyat dergisine göz attığında kitapları gözüne kestirebiliyor, haberi oluyor en azından. Publitory’deki kitapların okura ulaşması sadece yazarın kişisel gayretleri doğrultusunda mı ilerleyecek? Yoksa burada bu tür kitap/edebiyat dergilerinin yönetici ya da eleştirmenlerinin gözünün açık mı olması gerekiyor?

Kısa bir zaman içerisinde bu alanın da tıpkı blog dünyası gibi kendi popüler kalemlerini ve “fenomenlerini” yaratacağını düşünüyorum. Bu içeriğin tanıtım ve yayılma ortamı da internet ve sosyal medya oluyor haliyle. Bence ortalama bir yazar açısından sosyal medya üzerinde çok makul bütçelerle girişilecek tanıtım ve pazarlama geri dönüşü yayıncıların halen yürüttükleri tanıtım desteğine kıyasla çok daha etkili olabilecek düzeyde.

Sonuçta yakın bir gelecekte blog dünyası gibi özyayıncıların dünyası da çok yakından takip edilmesi gereken bir alan olacak hem yayıncılar hem de edebiyat profesyonelleri tarafından.