“Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile…”

Yalnızca dilimize, edebiyatımıza değil, insanlığa, dünyaya da büyük bir armağan olan, hepimize eşsiz güzellikte ve çağlar boyu yaşayacak destansı yapıtlar, romanlar sunan, armağan eden Yaşar Kemal'e bilmeden bir cümle armağan etmiştim...

31 Mayıs 2018 13:30

Necip Fazıl’ın ölümünün 35’inci yılı dolayısıyla İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de bir mesaj yayımladı. Akşener, paylaştığı tweet’inde “Üstad Necip Fazıl’ı ölüm yıldönümünde rahmetle anıyorum. Bir mısrasında ‘iyi insanlar iyi atlara binip gitti’ demişti. İnşallah o iyi insanlar geri dönüyor” dedi. Bu dileğe katılmamak olmaz, biz de “inşallah” diyelim.

Bunun üzerine çeşitli itirazlar geldi ve Akşener’in andığı mısraın Necip Fazıl’a değil, Yaşar Kemal’e ait bir cümle olduğu yazıldı. Doğrusunu isterseniz, pek çokları gibi ben de Meral Akşener’in, Yaşar Kemal’in cümlesindeki “güzel”leri partisinin adını anımsatacak biçimde “iyi” yaptığını ve biraz da kısalttığını düşündüm başta. Fakat sonra Necip Fazıl’ın da hem şiirinde hem de bir romanında bu sözün geçtiğini okudum. Fakat Necip Fazıl bu sözü çok daha önce kullanmıştı. Çok bilinen, üzerinde çok konuşulan ünlü At’a Senfoni adlı yapıtında geçer bu cümle. Kitabın ününün bir nedeni de, şaire, Türkiye Jokey Kulübü tarafından ısmarlanmış oluşudur. Ata övgü sayılan bu yapıt 1958’de yayımlanmıştır. Çile kitabında da yer alan, 1978 tarihli “Boş Ufuklar” şiirinde, “ne kervan kaldı ne at, hepsi silinip gitti/ iyi insanlar iyi atlara binip gitti” der şair. Öte yandan basım tarihi tartışmalı olan Aynadaki Yalan romanında da aynı cümleyi kullanır. Bu kez roman kişilerinden imama söyletir. Kitabın ilk basımının da 1980 olduğu belirtilir. Böylece benzer bir dize ya da cümlenin Necip Fazıl’da da bulunduğu anlaşılır.

Aslı demeyelim ama daha çok hatırlanan cümle ise Yaşar Kemal’inkidir: “O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler.” Cümlenin aslı yazarın 1973’te yayımlanan Demirciler Çarşısı Cinayeti kitabında durur: “O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler.”

İyi oldu diyelim, çoğunluk Necip Fazıl’ın da benzer bir sözü ve dizesi olduğunu öğrendi. Öğrendik.                               

"Barış demiştir ve güvercin tıkmışlardır boğazına"

Uzun süredir Yaşar Kemal’in başka bir sözü gündemde. Nerdeyse yedi sekiz yıldır pek çok yerde kullanılan bir cümle bu: “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.” Ne için söylemiş/söylenmiş olduğu açık. Daha çoooook söyleneceği de açık!

Cümle sosyal medyada da dolaşıma girdi, çok paylaşıldı. Dünya edebiyatının ustalarından Yaşar Kemal henüz hayattaydı. Barışı isteyen herkes tarafından, başta partiler, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, odalar, sendikalar, öğrenci dernekleri, sosyalistler, Kürtler, Türkler, İslamcılar vb. kullanıldı. Bu yazının yayımlandığı K24 sitesinin kardeşi T24’te de Yaşar Kemal’le ilgili bir yazının başlığı oldu. Mitinglerde acemi ama samimi harflerle kartonlara, bez afişlere yazıldı. Bir çığlık olarak yankılandı durdu. Dağların çığlığı, ırmakların sesi, insanların rüyası oldu. Rivayet odur ki ölüm bile yoruldu ve o da son arzusu olarak barışı istedi. Olmadı. Cemal Süreya’nın şiirindeki gibi oldu. Onun ikiliklerden oluşan, her biri bir kitap gibi okunan “Seviş Yolcu” şiirindeki üçüncü ikilikteki gibi: “Barış demiştir ve güvercin tıkmışlardır boğazına/ Bu yüzden edep kuralı gözetmez Anadolu ermişi.”

İki yıl önce Bursa Nilüfer Belediyesi tarafından "Yaşar Kemal Yılı" nedeniyle düzenlenen sempozyuma gitmiştim. Yer gök Yaşar Kemal sözleriyle donatılmıştı. Görmeye pek alışık olmadığımız bir manzaraydı. İkinci kata çıkmak için asansöre yöneldim belediye görevlileriyle birlikte, yan yana iki asansörden hangisine bineceğimi bilemedim. İkisinin de kapısında boydan boya bu cümle yazılıydı. Hem sevindim hem de sevindim.

Bu söz Yaşar Kemal’e yakışır!

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde seçim bildirgesini sunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da “Kürt Meselesi”ne ayrılan bölüme, büyük romancımız ve destancımız Yaşar Kemal’i selamlayarak başlıyordu. Ardından da onun “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır” cümlesiyle açış yapıyordu. Ertesi gün de Cumhuriyet gazetesi “şimdi en güzel şiir barış” manşetini atıyordu.

Cümle, Yaşar Kemal’in tüm cümleleri içinde belki de kullanım değeri en yüksek olan cümle oluvermişti bile. Yaşar Kemal’i yitirdiğimizde Birgün Pazar’da “Savaş ve Barış” başlıklı bir yazı yazmıştım. 28 Şubat 2016 tarihli bu yazının son paragrafını bir kez de burada yinelemek istiyorum: “Sosyal medyada üzerine konuşulduğu, yer aldığı için artık benim de yazmamda sakınca olmayan bir şey var. Nasıl desem, bana onur veren bir şey bu aslında. ‘Mesele’ dergisi adına sevgili Berat Günçıkan, benimle, o günlerde yayımlanan Aşk Şiirleri Antolojisi kitabımdan hareketle bir konuşma yapmıştı. Şiir, aşk, hayat, toplum, siyaset, memleket üstüne uzun uzun konuşturdu beni. Söyleşi, derginin Kasım 2011 sayısında yayımlandı. Kapakta koca sakallı bir fotoğrafım, üzerinde de gayet görünür bir biçimde, benim söylediğim, "Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır" cümlesi yer alıyordu. O sırada sosyal medyanın m’sini bilmediğim için, bir arkadaşım bu cümlenin Yaşar Kemal tarafından söylenmiş bir söz olarak dolaştığını ve yaygınlaştığını belirterek, "Düzeltmeyecek misin, cümlenin sana ait olduğunu söylemeyecek misin" dedi. Koskoca, kocalar kocası, ulular ulusu Yaşar Kemal’in benim bir cümleme mi ihtiyacı vardı, yoktu elbette. Ama ben "Hayır" dedim o yakın arkadaşıma "Böyle kalsın, düzeltmeyeceğim." Çünkü çok hoşuma gitmişti. Yalnızca dilimize, edebiyatımıza değil, insanlığa, dünyaya da büyük bir armağan olan, hepimize eşsiz güzellikte ve çağlar boyu yaşayacak destansı yapıtlar, romanlar sunan, armağan eden Yaşar Kemal’e bilmeden bir cümle armağan etmiştim! Belki de "büyülü gerçekçilik" akımının tam ortasındaydım ve büyü şu anda bir kez daha gerçekleşiyordu. Büyüleyici bir şeydi bu benim için. Cümleniz Yaşar Kemal’e yakıştırılmış, hatta öyle çok benimsenmiş ki sürekli dolaşıyor, yazılıyor, anılıyor, kullanılıyor, seviliyor, kim bilir belki böylece de barış umudu artmış oluyordu. Öte yandan bu söz benden çok Yaşar Kemal’e yakışırdı. Öyle düşündüm ve hâlâ öyle düşünüyorum. Ayrıca onun cümlesi diye bilinmesi çok doğaldı, çünkü gerek barış için gerek Türkler ve Kürtler için, bu ülkede en çok konuşan, yazan da ondan başkası değildi. Öyleyse ben artık bu sözün Yaşar Kemal’in sözü olarak kayda geçirilmesini arzu ediyorum ve bana okuma tutkusunu, barış düşüncesini, insan sevgisini, doğa hayretini aşılayan yazarların en başında gelen bu koca yürekli yazarımızı, "Anadolu ermişi"ni saygı, sevgi, hayranlık ve özlemle anarken, o yakıcı talebimizi bir kez daha haykırmak istiyorum: Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.