Vitrindekiler – 7

K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...

Geçen hafta olduğu gibi bu hafta da yayın yapmıyoruz. Apaçık bir sebebi var bunun: Herkes gibi depremle, felaketle, acıyla doluyuz. Bu felaket yokmuş gibi davranıp 'normal yayına' devam etmek mümkün görünmüyor. Acılar bu kadar tazeyken, henüz kurtarılabilecek canlar varken, henüz felaketin içinden çıkamamışken, bütün bu olup bitenlere dair yazmak da öyle... 

Haftanın seçkisini doğrudan ya da dolaylı olarak depreme dair yayımlanmış kitaplarla yapmakla yetindik. Olan oldu artık denebilir; ama yeni depremler, yeni felaketler için yapacak çok şey var daha.

Üzgünüz, yaslıyız, öfkeliyiz. Umarız, yası ve öfkeyi olumlu bir şeye dönüştürebilir, bütün bu felaketleri –aynı filmi seyrediyormuşcasına– tekrar tekrar yaşamaktan kurtulabilir, sabır ve dayanışmayla kâbusu bertaraf edebiliriz. Birlikte. 

Mikdat Kadıoğlu
Afet Affetmez
Tekin Yayıncılık
2019
168 s.

Afetler ne kadar “doğal” ne kadar “doğal” değildir? Afetler onları unuttuğumuzda mı ortaya çıkar? Deprem bulutlardan, karıncalardan filan tahmin edilebilir mi? 

Depreme hazırlıklı olmak için neleri öğrenmeli ve yapmalıyız?

Yürüyerek ya da otomobille sel suyuna girilir mi? Sellerin neden olduğu tehlikeler nelerdir? Sellerden korunmak için neler öğrenmeliyiz?

Sıcak ve soğuk hava dalgalarından korunma yöntemleri nelerdir? Rüzgâr fırtınası ve hortumlarından korunma yöntemleri nelerdir? Yıldırımlardan korunmada 30/30 kuralı nedir?

Küresel iklim değişikliğiyle mücadelede biz ne yapmalıyız?

Güneşin altında depremden küresel iklim değişikliğine neredeyse söylenmedik şey kalmadı ama çoğu bilgi abartılarak kent efsanesinden öteye birer komplo teorisi haline getirildi. Artık çok sıcak ve nemli olan bunaltıcı havalarda deprem bekler, karıncadan bulutlara değişik işaretlere bakarak deprem tahmini yapar olduk. Alt geçitlerde biriken sel sularında yüzerken poz verenlerin sayısı da artıyor. Dışarıda hortum ya da saçlarımızın dikleştiğini görünce hemen çekim yapmaya kalkıyor, yıldırımdan korunmak için sadece bildiğimiz duaları okuyoruz ama fiilen yapmamız gereken başka hayati şeyler de var. (arka kapak)

Haluk Eyidoğan
Deprem: Afete Dönüşen Bir Doğa Olayı
Ginko Bilim
2019
96 s.

"Türkiye tehlikeli bir deprem kuşağı üzerinde. Depremi durdurmamız olanaksız ancak yaratacağı kayıpları azaltabiliriz. Bu topraklarda “deprem olacak mı, olmayacak mı?” tartışmalarının ötesine geçip çağdaş afet yönetim anlayışıyla hazırlık çalışmalarını hızlandırmalı ve riskleri azaltmaya daha fazla emek harcamalıyız. Depremin özellikleri ile ilgili terim ve kavramları doğru kaynaklardan öğrendiğimizde, kavram kargaşasına girmeden deprem risklerini azaltma çalışmalarında daha bilinçli değerlendirme yapabilir, daha somut adımlar atabiliriz.

Deprembilim birçok bilim dalıyla ortak alanları bulunan kapsamlı bir bilim alanı. Bu kitabın sınırlı ölçeği nedeniyle kitapta ağırlıklı olarak depremlerle ilgili temel konulara yer verilmiştir. Bu nedenle metindeki başlıkları ve içerikleri belirlerken daha çok jeoloji, jeofizik ve deprembilim konularının içerisinde kalınmıştır. Kitap, yalnızca bilim okuyucularına değil deprem hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkese sesleniyor."

Zekai Celep
Deprem Mühendisliğine Giriş ve Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı
Beta Yayıncılık
Mart 2022, 8. baskı
764 s., büyük boy

Deprem mühendisliğindeki ve Deprem Yönetmeliği'ndeki yeni bilgileri içermesi için, her baskıda olduğu gibi bu baskıda da kitabın bütün bölümleri gözden geçirilmiş ve değişiklikler ve ilaveler yapılmış. Bu kitabın sunulan bu baskısında da, deprem mühendisliği ve depreme dayanıklı yapı tasarımı konusunda bilgiler verilmiş ve Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği''ndeki kurallar ve açıklamaları sunulmuş.

Gelecekte taşıyıcı sistem tasarımının tümünü bilgisayar yazılımları ile yapması söz konusu olan mühendislerin de, taşıyıcı sistem davranışını belirli seviyede özümsemiş ve ana bağıntıları kullanabilir teorik altyapıya sahip olmaları gerekir. Ayrıca, ilgili yönetmeliklerde bulunan kuralların temel kabullerinin anlaşılması, bunların uygulanmasında ortaya çıkacak problemlerin sağlıklı biçimde çözümlenmesine yardım edecektir. Bu sebepten kitapta yönetmelik kurallarının açıklanmasında, bunların teorik temellerinin verilmesine özen gösterilmiş. Deprem tehlikesinin yurdumuzdaki önemi, yazarı bu kitabı hazırlamaya sevk eden başlıca sebep olmuş öğrencilere konu ile ilgili temel bilgilerin verilmesi ve uygulamadaki mühendislere konunun öneminin belirtilmesi, kitabın düzenlenmesinde esas alınmış...

Kutlu Darılmaz
Depreme Dayanıklı Binaların Tasarımına Giriş
Birsen Yayınevi
2019
372 s., büyük boy

"Depreme dayanıklı yapıların tasarımı İnşaat Mühendisliğinin önemli çalışma alanlarından biridir. Elinizdeki kitap “Depreme Dayanıklı Binaların Tasarımına Giriş” başlığı altında yazarın çalışma notlarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. Kitap inşaat mühendisliği öğrencilerine ve uygulamadaki mühendislere, depreme dayanıklı sistemlerin tasarımı konusunda temel kavramların yönetmelik kuralları da esas alınarak açıklanmasını ve hatırlatılmasını amaçlamaktadır. Günümüzde yapı sistemlerinin çözümünde çoğunlukla bilgisayar programları kullanıldığından kitaptaki bazı örnekler ülkemizde yaygın olarak kullanılan SAP2000 genel amaçlı yapı analiz programı ile de çözülmüştür. Kitap, yazım ve çizim işlerinin tamamı yazar tarafından yapılarak yoğun bir çalışma süreci sonucu oluşturulmuştur. Bunu gözönüne alarak okuyucuların olası eksiklikleri hoşgörü ile karşılayacağı ümit edilmektedir. Okuyucuların yazara iletecekleri her türlü eleştiri ve görüş, yazar tarafından memnuniyetle karşılanacak ve ileriki baskılar için önemli katkılar olarak değerlendirilecektir. Kitabın hazırlanmasında yazar pek çok kaynaktan yararlanmıştır. Yazar bu değerli eserleri hazırlayanlara teşekkürü bir borç bilmektedir. Yazar, kitabın İnşaat Mühendisliği öğrencilerine ve konu ile ilgili çalışan İnşaat Mühendislerine yararlı olacağını umut etmektedir." (Önsöz'den)

Mike Davis
Gecekondu Gezegeni
çev. Gürol Koca
Ekim 2020
4. basım
264 s.

"Gecekondu Gezegeni, Üçüncü Dünya ülkelerinin kentsel bölgelerinde halen bir milyar insanın yaşamakta olduğu gecekondu mahallelerinin tarihini ve bugününü analiz ediyor. Konuyla ilgili muazzam genişlikteki literatürden aldığı ampirik verileri ustalıkla kullanan Mike Davis, yoksulların Mumbai, Kahire, İstanbul, Sao Paulo, Seul gibi onlarca megakentte verdiği hayatta kalma mücadesini betimlerken çok önemli bir dizi tespitte bulunuyor.

Davis'e göre IMF ile Dünya Bankası'nın kıskacındaki devletlerin bu devasa sorunu çözmek için geliştirdiği önlemler yoksulların değil orta sınıfın işine yarıyor. Bazı liberal çevrelerin yoksulların pratik becerilerine düzdükleri ikiyüzlü methiyeler ve asıl çözüm mercii olarak gösterilen STK'lar kentlerdeki toplumsal hareketleri radikallikten uzaklaştırıyor; her yıl yüzbinlerce yoksul yaşadıkları mahallelerden zorla tahliye edilirken, boşalttıkları yerlere orta sınıf yerleşiyor.

Latin Amerika'dan Orta Doğu'ya, Afrika'dan Güney Asya'ya uzanan geniş bir küresel coğrafya üzerinde karşılaştırmalı olarak kent yoksulluğunu inceleyen Davis şu soruya ulaşıyor: Pentagon'un gecekondu mahallelerini 21. yüzyılın savaş alanları ilan etmesi ile, deprem ve sel gibi doğal felaketlerde gecekondu mahallelerine sürgün edilmiş yoksulların çok daha fazla zarara uğradıkları gerçeği arasında hiç mi bağ yok?

Neoliberalizmin hem tarihte eşi görülmedik boyutlara çıkardığı hem de büyük bir pişkinlikle yok saydığı yoksulluk sorununun dünya çapında kapsamlı bir haritasını çıkaran bu çarpıcı kitabı herkes okumalı."

İnşaat Ya Resulullah
Derleyen: Tanıl Bora
Katkılar: Mehmet Atlı, Osman Balaban, Tuncay Bilecen, Tanıl Bora, Ayşe Çavdar, Erbatur Çavuşoğlu, İhsan Eliaçık, Neşe Gurallar, Sinan T. Gülhan, Mehmet Penbecioğlu, Özgür Taburoğlu, H. Bahadır Türk
İletişim Yayınları
Ocak 2021
4. baskı
191 s.

‘Şefaat ya resullulah’ niyazından uyarlandığını herkesin anlayacağı bu slogan, İslâmcı menşeli liberal-muhafazakâr siyaset pratiğinin bir hicviyesidir. İnşaat sektörü, AKP iktidarının ekonomi-politiğini çözümlemek için kilit bir alan. Onun politik mitolojisini anlamak için de öyle…

“Ülkenin şantiyeye dönmesi”, nicedir, gururla söylenen, göğüs şişiren bir politik mecazdır. Birçok başka sektörü canlandıran etkisiyle büyük bir iktisadî kıymet biçiliyor inşaata; bütün ekonominin bütün ayıplarını giderecek bir sihirli kuvvet gibi bakılıyor. Dahası, kalkınmanın, refahın, zenginliğin simgesi olarak, bir fetiş kıymeti taşıyor. Bir zengin sınıfının yaratılmasında ciddi payı olduğu, zaten aşikâr!

Elinizdeki derleme, inşaat ‘olayını’ birçok cephesiyle ele alan makaleleri bir araya getiriyor. İnşaatın rant dağıtımından korporatizme uzanan ekonomi-politik hikmeti… Mülkiyetten büyümeye hâlelenen “manevî”-psikolojik hikmeti… Cami mimarlığı, “kubbe” imgesi… “Büyüklük” tutkusu... İnşaat projelerinin şehir-toplum-insan tasavvurlarıyla alakası… İnşaatçiliğin meslekî şehveti ve “Şantiyeler kralı” Ali Ağaoğlu… Depremlerin öğretemediği…

Fatma Ürekli
İstanbul'da 1894 Depremi
İletişim Yayınları
Ağustos 2000
2. baskı
155 s.

"Yer İstanbul. Tarih 10 Temmuz 1894. Saat 12:24. Önce yerin altından ürkütücü sesler yükselmeye başladı. Ardından şehir üç şiddetli sarsıntıyla adeta bir beşik gibi sallandı. Aradan henüz birkaç dakika geçmişti ki, doğa asıl darbesini vurdu... Toprak lodos yemiş bir deniz gibi önce yükseldi, ardından alçaldı. Toplam on yedi-on sekiz saniye süren deprem, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu güzelim şehri ve çevresini harabeye çevirmeye yetmişti. Bu kitapta 1489 depreminden başlayarak şehre hasar veren tüm depremler, tarihin tozlu sayfalarında yapılan titiz bir çalışmayla gün ışığına çıkarılırken, kitaba adını veren ve İstanbul’u yerle bir eden `1894 Depremi` çalışmanın odak noktasını oluşturuyor. Depremin İstanbul’u nasıl ‘vurduğu’, yakın çevredeki il ve ilçelerin bu afetten nasıl etkilendiği ve hasar tespit çalışmaları, H. Kiepert’in ünlü haritası esas alınarak anlatılıyor. Bu büyük felaketin ardından başlatılan kurtarma çalışmaları, Osmanlı Devleti’nin yardım için kurduğu komisyon ve gerçekleştirdiği faaliyetler, yabancı ülkelerin yaptığı yardımlar ayrıntılarıyla aktarılıyor. `Bir felaketin öyküsü` olarak da okunabilecek bu kitap, 105 yıl önce yaşanan “büyük afet”le bugün yaşadıklarımız arasındaki ilginç benzerlikleri ortaya çıkarmasıyla insanı hem sarsıyor hem de şaşırtıyor."

A. Nuray Karancı
İstanbul'un Deprem Gerçeği
İBB Kültür A.Ş.
Nisan 2021
544 s., büyük boy

Depremini bekleyen şehir: İstanbul…

Zaman daralıyor… Deprem İstanbul’un gerçeği. Bundan kaçış yok… Ne zaman? Kaç şiddetinde? Ne kadar hasar verir? Can kaybı ne kadar olur? Bunlarla ilgili kesin bir
şey söylemek de zor.

Kesin olan tek şey şu: Depreme karşı önlem alabiliriz. Etkilerini en aza indirebiliriz. Bilimin ışığında, toplumsal bir seferberlikle İstanbul’u depreme hazır hâle getirebiliriz. İstanbul’un Deprem Gerçeği de bu düşünce rehberliğinde hazırlandı.

Ailemizi ve evimizi korumak için ne yapabiliriz? Toplumu nasıl örgütleyebiliriz?
Hukuki haklarımız nelerdir? Çocuklarımızla deprem hakkında nasıl konuşabiliriz?

Deprem konusunda kilometre taşı niteliğindeki bu çalışmada alanlarının en önemli
isimlerinden 11 uzman, depremi her yönüyle ele alıyor. Tarihiyle, yer bilimiyle, yapıların depreme dayanıklı hâle getirilmesiyle, insanlarda yol açtığı psikolojik yıkımla,
kültürel mirasımızın nasıl korunabileceğiyle, çevresel etkileriyle, sosyolojik ve hukuki boyutlarıyla, toplumsal belleğimizde edebiyat yoluyla bıraktığı izleriyle İstanbul’un Deprem Gerçeği masaya yatırılıyor.

Mekânda Adalet Derneği
beyond.istanbul
Mekânda Adalet ve Deprem
12. sayı
Mayıs 2022

Her sayısında farklı bir konuyu mekânsal adalet perspektifinden inceleyen beyond.istanbul’un “Mekânda Adalet ve Deprem” temalı sayısı Eray Çaylı’nın konuk editörlüğünde Mayıs 2022’de yayımlanmıştı.

“Mekânda Adalet ve Deprem” başlıklı on ikinci sayı, deprem tartışmalarını sayısal göstergelerin ve kırmızı alarm durumunun ötesine, toplumsal adalet eksenine çekmeyi öneriyor. Depremin yakıcılığını göz ardı etmeden, toplumsal eşitsizliklerle kesişimine ve bunun yanı sıra adalet arayışları ve mücadele deneyimlerine odaklanan yazılar ve fotoğraflar yer alıyor.

Naci Görür
Türkiye'de Deprem: Az Gittik Uz Gittik
Doğan Kitap
Haziran 2020
136 s.

"Türkiye’nin önde gelen yerbilimcilerinden Naci Görür, depremlerle yaşamayı öğrenmesi gereken bir topluma bir başucu kitabı sunuyor: Türkiye’de Deprem. Siyasi yönetimlerden kamu kuruluşlarına, yurttaşlardan sivil toplum örgütlerine kadar herkesin, her kesimin bilmesi gereken konuları, yıllarını bilime, bilimi de toplumun hizmetine sunmuş bir bilim insanının kaleminden okuyacaksınız:

Türkiye’de belli başlı fay hatları hangileridir?
Beklenen İstanbul depreminin sonuçları ne olacak?
Türkiye’nin ve İstanbul’un riskli bölgeleri nereler?
Bir sonraki deprem nerede olabilir?
Yerel yönetimler ve kamu kuruluşlarının çalışmaları yeterli mi?
Kanal İstanbul’un ve kentsel dönüşümün İstanbul depremine etkisi ne olabilir?
Depremle yaşamayı öğrenmek ne demek?

Prof. Dr. Naci Görür, bilimin, aklın, vicdanın sorumluluğuyla, yöneticilerinden yurttaşlarına kadar bütün bir topluma yeniden soruyor: “Orada kimse var mı?”

Türkiye’de Deprem kaderini kâr hırsına, sorumsuz yöneticilere teslim etmeyen, toprak altında bıraktıklarını unutmayan, hiçbir şey eskisi gibi olmamalı diyenlerin başucu kitabı."

•