Goncourt Ödülü'nün sahibi Mathias Énard

Fransa’nın en saygın edebiyat ödülü Goncourt 2015, Türkiye’de Hırsızlar Sokağı ve Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara romanlarıyla tanınan Mathias Énard’ın oldu

04 Kasım 2015 15:30

Fransa’nın en köklü ve saygın edebiyat ödülü olarak kabul edilen Goncourt’a, Boussole (Pusula) adlı romanıyla Mathias Énard değer görüldü. 43 yaşındaki yazarın dokuzuncu romanı olan Boussole, teşhis edilemeyen bir hastalıkla mücadele ederken inzivaya çekilen Avusturyalı müzikolog Franz Ritter’ın hikâyesini, “Doğu ile Batı arasındaki kültürel değişimlerin uzun soluklu tarihine şiirsel bir ağıt” olarak tanımlanan bir dille anlatıyor.

Mathias Énard, bu yıl “Batı’nın Arap ve İslam dünyasıyla çalkantılı ilişkisini ele alan” dört romanlık kısa listenin eleştirmenlerce favorisi olarak kabul ediliyordu. Énard; Les Preponderants romanıyla Heidi Kaddour’u, Ce pays qui te ressemble romanıyla Tobbie Nathan’ı ve Titus n’aimait pas Berenic romanıyla Nathalie Azoulai’yı geride bırakarak ödülün sahibi oldu. Énard, aynı zamanda 10 Euro tutarında bir para ödülünün de sahibi oldu. Her ne kadar Académie Goncourt, ödülün saygınlığını vurgulamak maksadıyla para ödülünü sembolik bir miktarda tutmakta kararlı olsa da, ödülü alan eserlerin satışlarının tavan yaptığı ve yazarlara dolaylı olarak kayda değer bir maddi gelir getirdiği biliniyor.

Énard’ın Türkiye’de yayımlanmış iki kitabı bulunuyor: Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara ve Hırsızlar Sokağı. Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara, II. Bayezid’in davetiyle Haliç Köprüsü’nü inşa etmek amacıyla İstanbul’a gelen Michelangelo’nun başından geçenleri anlatırken; Hırsızlar Sokağı Arap Baharı’nı merkeze alıyor.

İnsana rağmen, insana inanarak

Uzun yıllar sadece akademisyen kimliğiyle ürün veren Mathias Énard, kurmaca yazmaya 30 yaşında başladı, ilk romanını 2003’te yayımladı. Her ne kadar Énard “özgür olmak için” kurmaca yazmaya başladığını dile getirse de, Fransa’da ses getiren bazı söyleşilerinde “kadınları baştan çıkarmak için” yazdığını da söylemişti. Edebiyatı ve okurluğu ise “bir başkaldırı” olarak tanımlıyor yazar: “Artık kitap okunmuyor. Hâlbuki okumak bir başkaldırı anlamına gelir. Düşünmenin ve kişisel bir bakış açısı benimsemenin tek yolu okumaktan geçer. Sermayenin güdümündeki anaakım medyayı takip ederek dünyaya dair bir farkındalık geliştirilemez. Kitaplar bu kontrol mekanizmalarına direnir. Dünyayla iletişim halinde olmanızı, düşünmenizi ve farklı bakış açılarını bulmanızı sağlar. Hâlâ.”

Edebiyatında hem James Joyce’un hem de Necip Mahfuz’un etkileri hissedilebilen, ekseri Doğu- Batı ikilemi ve bu ikilemin sunduğu imkânlar üzerine eserlerini inşa eden Mathias Énard, kendini “dünya vatandaşı” olarak tanımlıyor. “Belki de doğru sınırları göremiyoruz” diyor Énard bir söyleşisinde, “Doğu ile Batı arasında katı bir sınır olduğunu düşünüyoruz ama belki de sınırlar aslında zenginle yoksul, kırsal kesimle kentsel kesim, kendi aklımızdaki imgelerle başkalarının gördükleri arasındadır. Bu aklımızdaki sınır imgelerine dayanarak kendimizi inşa ediyoruz ama dünyada bu sınırların karşılığı var mı, emin değilim.” Romanı ”ucu açık; her şeyi, her etkiyi, her biçimi” kullanabileceğiniz bir tür olarak görüyor ve “Bu özgürlükten hareketle ve geleneğin bir uzantısı olarak, kendime ait bir dil arıyorum” diyor.

Psikolojik, toplumsal ve politik şiddet Mathias Énard’ın romanlarında önemli bir yer kaplıyor. Yazar, bir söyleşisinde “bir yazar olarak, insanlara güvenip güvenmediği” sorusuna cevaben ise “Başka seçeneğimiz yok. Demokrasiye inanıyorsak insanlara güvenmek zorundayız. Tarih ise bize insanlara güvenmememiz gerektiğini söylüyor” diyor. 

Doğu Dilleri Enstitüsü’nde Arapça ve Farsça eğitimi alan Énard, 2000’den bu yana Barcelona’da yaşıyor. Yazar, Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara ile 2010’da Goncourt des Lycéens Ödülü’nü kazanmıştı.

1903’ten bu yana verilen Goncourt Ödülü’nün eski kazananları arasında André Savignon, Marcel Proust, Elsa Triolet, Simone de Beauvoir, Patrick Modiano, Marguerite Duras, Amin Maalouf, Tahar Ben Jelloun, Jean-Christophe Rufin ve Michel Houellebecq bulunuyor. Ödüle geçen yıl ise Pas pleurer romanıyla Lydie Salvayre layık bulunmuştu. (K24)

 

Fotoğraf: Etienne Laurent/ EPA