İhanet mi saygı duruşu mu: Birdman ve Raymond Carver

Oscar galibi Birdman, sırtını Amerikan hikâyeciliğinin dev ismi Raymond Carver’a dayıyor. Peki, film yazara saygı duruşunda mı bulunuyor yoksa ihanet mi ediyor…

24 Şubat 2015 11:00

Alexandro González Iñárritu’nun yönetmenliğini üstlendiği Birdman, 87’nci Oscar Ödülleri’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen de dâhil olmak üzere dört dalda ödül kazanarak geceye damgasını vurdu. Birdman, çöküşte olan kariyerini canlandırma çabasındaki bir Hollywood yıldızı olan Riggan Thompson’ın kafasındaki şeytanlarla ve endüstrinin tuzaklarıyla mücadelesini anlatıyor. Michael Keaton’ın başrolde yer aldığı, Emma Roberts ile Edward Norton’ın performanslarıyla göz doldurduğu film, pek çok eleştirmen tarafından da yılın en iyi yapıtlarından biri olarak gösterildi.

Raymond CarverFilmin çatısını, Amerika’da kısa öykü türünü yeniden tanımlayan ve keşfeden yazarlardan biri olarak görülen Raymond Carver’ın edebiyatı oluşturuyor. Peki, film yazara saygı duruşunda mı bulunuyor yoksa ihanet mi ediyor? Buyurun, yakından bakalım…

Karakterin donkişotvari arayışı

Filmin senaristlerinden Alexander Dinelaris Jr., biographile sitesine verdiği söyleşide Carver’ın Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz adlı öyküsünün filmdeki etkisini şöyle anlatıyor: “Alexandro öyküden ve bir başkasına duyulan sevgi, kişinin kendisine duyduğu sevgi ve fikirlere karşı duyulan sevgi gibi sevgi fikrinin etrafında dönen fikir ve temalardan çok etkilenmişti. (Öykünün) Riggan Thompson karakterinin filmde yöneteceği oyun için çok sağlam bir temel oluşturacağını düşünüyordu. Filmdeki ana itkinin ne olacağına, karakterin ‘yeryüzünde sevildiğini hissedebilme,’ hatırlanma ve saygı görme arzusuna karar verdikten sonra, karakterin alter- ego’su olan Birdman’i donkişotvari arayışına doğru yönlendirebileceğimizi anlamıştık.”

Film, Carver’ın hayattayken yayımladığı son kitabı olan A New Path to the Waterfall’da yer alan (ve sonradan yazarın mezartaşına da kazınan) “Peki elde ettin mi bu hayattan istediklerini yine de/ Ettim./ Peki ne istemiştin?/ Sevilen biri oldum diyebilmek,/ sevildiğimi hissedebilmek yeryüzünde.” dizeleriyle açılıyor. 90’lı yıllarda süperkahraman filmlerinde rol alarak büyük bir şöhrete kavuşan Riggan Thompson’ın kariyerini diriltme ve bir sanatçı olarak kendini kabul ettirebilme çabasında film bir kez daha Raymond Carver’a başvuruyor. Michael Keaton’ın canlandırdığı Thompson’ı, Carver’ın “Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz” (What We Talk About When We Talk About Love) öyküsünü Broadway sahnesine uyarlarken, yönetmenliğini üstlendiği oyunda aynı zamanda başrolde yer alırken görüyoruz. Üstelik, çok geçmeden karakterin oyuncu olmaya karar vermesinde Carver’ın yıllar önce bir peçeteye yazdığı övgü sözlerinin büyük rol oynadığını da öğreniyoruz.

Hâsılı, Raymond Carver ve Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz, filmde sadece adı geçen bir yan öğe olarak değil, filmin adeta çatısını oluşturan ve boşlukları dolduran bir üst- anlatı öğesi olarak yer alıyor. Peki, Iñárritu ve Birdman, Raymond Carver’ın hakkını verebiliyor mu? Orası tartışmalı…

Telegraph'tan Martin Chilton ve Rolling Stone’dan Peter Travers gibi pek çok eleştirmen filmin, sıradan insanların yalın öykülerini gerçekçi ama şiirsel bir dille yansıtmayı başaran Raymond Carver’a bir saygı duruşu niteliğinde olduğunu yazdı. Forbes’dan Jonathan Leaf ise filmin Raymond Carver’a ihanet ettiğini, saygı duruşu olarak sunduğu yaklaşımın özünde Carver edebiyatına saygısızlık olduğunu yazdı. Zira film aslında Carver’ın “yazdığı” öyküyü kullanmıyor…

Serzeniş ya da sevgi

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz, Raymond Carver, Çev: Ayça Sabuncuoğlu, Can Yayınları“Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz” Mel ile Teresa ve Laura ile Nick’in bir öğleden sonra cin içerken bir yandan da aşk üzerine konuşmaya başlamasını anlatıyor. Teresa’nın eski kocasından şiddet gördüğünü ve bunun bir “sevgi ifadesi” olduğunu iddia etmesi üzerine, herkes aşk üzerine görüşlerini ve hikâyelerini dillendiriyor. Doktor olan Mel, trafik kazası geçiren yaşlı bir çiftin öyküsünü aktarıyor. Yoğun bakım ünitesine alınan çift baştan ayağa alçıda olduğundan, koca başını çevirip bir türlü karısına bakamıyor ve sırf bu yüzden derin bir üzüntü duyuyor…

Ne var ki, “Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz” öyküsü “bu hâliyle” Raymond Carver tarafından değil, yazarın tartışmalı editörü Gordon Lish tarafından “yazılmıştı.” Yazarı Amerikan kitap piyasasında “ulaşılabilir” kılmak isteyen Lish, Carver’ın öykülerini kesip biçmiş, kimi kısımları yeniden yazmış ve hikâyelerin akışını pek çok yerde değiştirmişti. Sözgelimi, Carver’ın asıl metninde yaşlı çift alçıya alınmıyor, başka odalarda tedavi görüyordu ve bu yüzden birbirine “bakamıyordu.” Öykü, genel olarak Carver’ın yalın ve anlayışlı yaklaşımının aksine, bolca argo da içeren hakaret dolu ifadelerle yeniden yazılmıştı. Öykü, artık birbirine düşkün iki çiftin yalın ve iç burkan hikâyesini değil, hayata öfkeli iki çiftin serzenişlerini anlatıyordu.

Üstüne üstlük, Raymond Carver eserine “Beginners” (Yeni Başlayanlar) adını koymak istemiş ama son kertede Lish’in “What We Talk About When We Talk About Love” başlığı baskıya girmişti. Yazarın Lish’in ekleme ve çıkarmalarından ne denli rahatsız olduğunu bilen karısı Tess Gallagher, öykülerin Lish’ten arındırılmış, orijinal hâllerini Beginners adıyla ancak 2009’da yayımlatabilecekti.

Bu, Raymond Carver’ın üslubu değil

Birdman, Raymond Carver’ın orijinal eserini değil, Gordon Lish’in elinden çıkan versiyonu kullanıyor. Riggan Thompson, Carver’ın original öyküsünde yer almayan argo ve küfürlerle dolu bir metni, yani Gordon Lish’in versiyonunu sahneye aktarıyor. Yoğun bakımdaki yaşlı çiftten ise handiyse küçümsemeyle karışık bir dille bahsediliyor. Özünde, Carver’ın karakterlerine gösterdiği duyarlılıktan eser kalmıyor. Keza tiyatroda geçen sekanslarda da Carver’ın yalın dili değil, aşırı teatral bir üslup benimseniyor. Bir diğer deyişle, film saygı duruşunda bulunduğunu iddia ettiği büyük yazarın eserine sırtını çeviriyor.

Her ne kadar Birdman bağımsız bir yapım olarak geçse de, filmin bütçesinin 18 milyon dolar civarında olduğu göz önüne alındığında, sözkonusu değişimin bilgi eksikliğinden kaynaklandığını iddia etmek yersiz olacaktır. Yönetmen ve senaristlerin, filmin çatısı işlevini üstlenen yazarın ve öykünün hikâyesinden habersiz olmaları da beklenemez. Bu da şu anlama geliyor: González Iñárritu ve ekibi, bilinçli bir tercihle Raymond Carver’ın orijinal metnini kullanmama kararı aldı. Filmin dramatik yapısını güçlendirebilmek adına Gordon Lish’in kesip biçtiği, daha “sessiz” ama daha sert versiyonu kullanmayı tercih ettiler. Filmde Gordon Lish ve Raymond Carver versiyonları arasındaki farkların göz ardı edilmesi, “Aşktan Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz”un tek bir versiyonu var gibi bahsedilmesi de bu tercihin bilinçli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Birdman, gerek oyunculuklarıyla gerekse yönetimiyle başarılı bir film olarak rüştünü ispatlasa da, saygı gösterdiğini iddia ettiği yazarın sanatsal tercihlerini görmezden geliyor. Bu da, “Sanat nedir” sorusunu soran bir film için büyük bir başarısızlık olarak kabul edilebilir. (K24)