Dostluğun halleri: Omuz başındaki elin ötesi

Neden dostluğa sırtını döndü çağdaş edebiyat? Aslında dönmediğini ve sadece arkadaşlıktan, dostluktan anladığımızın değiştiğini ya da ilişki türlerimizin çeşitlendiğini, belki de ilişkiler konusundaki kelime haznemizin geliştiğini söyleyebiliriz

02 Temmuz 2015 17:00

Pablo Picasso’nun Dostluk tablosundaki iç içe geçmişlik, cinsiyetten arınmış dostluk etkileyicidir ama Akrobat ve Genç Soytarı’daki farklı yerlere bakan uzak yaşlardaki, eğlence nesnesine dönüşmüş iki insanın yumuşak bir dokunuşla – her iki tabloda da mutlaka omuz başına - ve gözlerindeki tüm tabloya dağılan hüzünle paylaştığı ortak kaderden taşan dostluk beni daha çok düşündürür.

Picasso’yu da Paris’te Gertrude Stein’la olan dostluğu, yazarın yardımı korumuştu. Edebî bir göz için ressamın en güzel tablolarından olan Gertrude Stein Portresi de bu dostluğu taçlandırdı. Stein pek çok kişinin iyi dostuydu, kayıp neslin dostluklarını Midnight in Paris’te de izledik geçen yıllarda. Stein’ın da “If I Told Him” şiiri Pablo Picasso’ya yazılmıştı. Stein’ın elinin de bir şekilde hep berikinin (ve diğerlerinin) omzunda olduğunu düşündüm hep. Buradan çıkıp romantik bir dostluk listesi yapma niyetinde değilim aslında, çünkü genel olarak dostluk dediğimiz o şeyin, her örneğiyle yeniden tanımlanması gerektiğini öğrendim. Stein da yazmıştı, “çiçekleri solmadan, solan arkadaşlık”lar da pekala vardı. Çevirmeye niyetlendiği, arkadaşı Georges Hugnet’nin “Enfances” şiiri üzerine, az önce atıf yaptığım adla anılan (Before the Flowers of Friendship Faded, Friendship Faded) kendi şiirini yazarak dostluğun başka hallerini de öğretti Stein bize.

Acrobat and Young Harlequin, Pablo PicassoEdebiyatın en gözde konularından olduğu düşünülse de henüz geçen mart ayında Guardian’da soruluyordu: Neden dostluğa sırtını döndü çağdaş edebiyat? Aslında dönmediğini ve sadece arkadaşlıktan, dostluktan anladığımızın değiştiğini ya da ilişki türlerimizin çeşitlendiğini, belki de ilişkiler konusundaki kelime haznemizin geliştiğini söyleyebiliriz. Son zamanlarda da dostluğu klişelerden uzak, romantize etmeden, kuşatıcı anlatan iyi edebiyat metinleri okuduk. Elena Ferrante’nin Napoli Romanları örneğin. Son dönemin çok satanları Harry Potter, Lord of the Rings gibi seri romanlar da bu konudan besleniyordu.

On dokuzuncu yüzyıl Fransız romanlarının, bizim de edebiyatımızda tanıdık olduğumuz iki arkadaş kahramanla temsil edilen çatışma/ zıtlığın gölgesindeki ilişki belki akla gelen başlıca dostluk hali edebiyatta, Sönmüş Hayaller’in Lucien Chardon’u ile David Séchard’ı örneğin. Edebiyatımızda Felatun ile Rakım ya da Ahmet Cemil ile Hüseyin Nazmi de öyle. Beni neliği üzerinde daha çok düşündüren başka ilişki türleri de var ama: Çocuk kahramanla yetişkin arasındaki, iki yazar ya da ustayla koruması altındaki yazar arasındaki ve okurla yazar arasınki o şey mesela.

Ne aradığını bilen çocuğun dostluğu

Küçük Prens’in dediği gibi “ne aradığını bilir çocuklar”. Dostluk ölçütleri yetişkinlerinkine benzemez. Orta yaşın kiri, bencilliği düşmemiştir daha akıllarına. Bunu yana yakıla bir dost arayan Küçük Prens’in kendi hikâyesinden zaten biliyoruz. Amos Oz’un Pusudaki Panter’inde de vardır aradığını bilen bir çocuk. Neden sonra dostluğu için hain yaftasını yemeyi, pusudaki panter olmayı bile göze alan İsrailli bir çocuktur Proffy. Ülkesi İngiliz vekaleti altındayken İngiliz çavuş Dunlop’la arkadaş olur. Yaşıtları onu bu nedenle gruplarından atar, çünkü düşmanıyla dost olmuştur. Yine de annesinin öğüdü çınlar Proofy’nin kulağında bir yandan “Seven insandan hain olmaz.” Çavuş Dunlop’la Proofy buluşup birbirlerine kendi dillerini öğretirler. Proofy İngilizce öğrenir, Dunlop İbranice. Yaşları, dilleri, dinleri birbirinden farklı olan bu iki karakter masanın iki ucunda eşittir. Dunlop İbranice öğrenirken öğrenci olur, Proffy İngilizce öğrenirken. Ama düşmanını sevmek, ihanetten daha kötüdür yaşıtlarının gözünde. Proofy eski arkadaşları ve ailesi ile dostluğu arasında kalır ve buluşmaya gitmez İngilizle. Yine de yaşamında etkisi sürmeye devam eder “bu utangaç düşman”ın. Ve nihayet kendi adını bile söylemediği Çavuş Dunlop dünyanın neresindeyse onu bulsun, bir iki satır yazsın diye Pusudaki Panter’i yazar. Bu bana Billy Bob Thornton’ın Sling Blade filmindeki zihinsel engelli kahramanla kasabadaki yetim çocuğun dostluğunu da anımsatır bir yandan. Hapisten yeni çıkmış, iyi kalpli Karl ile Frank’ın dostluğundan muhteşem cümleler taşar. Nihayet, Karl hep yanında taşıdığı birkaç kitabı emanet eder Frank’a, küçük dostuna daha iyi bir hayat vermek için yine suç işlemeye giderken şu cümleyi kurar: “Nerede olduğumun bir önemi yok. Her zaman dost kalacağız. Senle ben bir anda dost olduk. Kimsenin bunu değiştirmesine izin verme. Şimdi omzuna kolumu dolayayım hafifçe, sonra da kalkıp gideceğim.”

Gertrude Stein portresi, Pablo Picasso

Hediyedir ustanın dostluğu

Çocukluğunu Chicago’nun göçmen mahallelerinden Humboldt Park bölgesinde geçiren, geçen günlerde yüzüncü yaşı kutlanan Saul Bellow, mahallesinin adını vermiştir kendisine Pulitzer Ödülü ve ardından da Nobel’i kazandıran Humboldt’un Armağanı’na. Anlattığı, dostluğun başka bir halidir. Yazarın Amerikalı şair Delmore Schwatrz ile arkadaşlığından izler taşır Charlie Citrine ve Von Humboldt Fleisher’ın dostluğu. Aslında tam olarak usta çırak ilişkisi sayılamaz onlarınki, ama Citrine’in üzerinde Humboldt’un etkisi böyledir, koruması altındadır onun. Humboldt’un ölümünden sonra Citrine’in onu anlamaya çalıştığı bir metindir Bellow’un bu en tuhaf ama bazı eleştirmenlere göre en iyi romanı. Citrine, Humboldt’un öğütlerine uymamış ve yazdıklarından çok para kazanabilmiştir. Humboldt’uysa anlaşılamayan, değeri bilinmemiş bir yetenek olarak konumlandırır Bellow. Kankardeşliğdir aralarındaki, bu kelimeyi Humboldt kullanır. Nihayet Citrine para kazanmaya başladıktan sonra yavaş yavaş kopar ilişkileri ama ölümünün ardından yeniden düşünür dostunu Citrine, bu sırada Humboldt’un ona bıraktığı bir hediye de geçer eline. Biri Humboldt ile birlikte yazdığı, diğeri Humboldt’un olan metinler. Citrine, Humboldt karakterini model alarak yazdığı Von Trenk adlı Broadway oyunuyla daha da çok para kazanır romanda. Bellow’un Schwartz’ı model alarak yazdığı Humboldt’un Armağanı’ndan sonra kazandığı Pulitzer ve nihayet Nobel Ödülü de, bir yandan edebî zihinlerin dostluğu üzerinde düşündürür bir yandan da gerçek ve kurmacanın tuhaf dansına sahne olur.

Ötesi, okurun dostluğu

Clarice LispectorFederico García Lorca “Maria Blanchard’a Ağıt” başlıklı metninde İspanyol ressama karşı duyduğu şeyi “hayalin dostu olmak” diye tanımlamıştı: “Hiç görmediğim fakat benimle bazı ağızlar aracılığıyla ve asla bulutları, kaçak bir adımı, ya da bir köşesinde korkmuş bir hayvancığı barındırmayan bazı manzaralar aracılığıyla konuşan tatlı bir hayalin dostu.” Bence bir okurun yazara duyabildiği dostluk da buna benzer. Hélène Cixous’nun Clarice Lispector okuması tam da böyle bir okurluk hali gibi gelir bana: “Brezilya içlerinde bir yerde kökenleri anlama dersindeydim, bir kadın bana yavaşlığı öğretiyordu.” Kafka kadın olsaydı onun gibi yazardı dediği Clarice Lispector’u Vivre L’Orange’da şöyle anlatıyor Cixous: “Uzaktan bir kadının sesi geldi kulağıma, sanki memleketimden gelirmiş gibi. Bir zamanlar sezmiş olduğum şeyleri de beraberinde getirdi, mahrem sezgileri, naif ve bilinçli, frezyanın eski ve taze renklerini sarıyı moru; yeniden keşfetmekti bu, bilmiyordum bu sesi.” Clarice benim de dostluk duyduğum yazarladan biri. Belki de bu nedenle onu bazı okur dostları gibi ön adı ve soyadıyla değil sadece ön adıyla anıyorum, o tanımlayamadığı şeye “aramızdaki şey” diyen Tomris’i andığım gibi. Salinger’ın Holden’a dedirttiği, “yazar en yakın arkadaşım olsaydı, onu arayabilseydim” diye iç geçirdiğim yazarlardan ikisi de. (Oysa biliyorum, gerçek hayattaki dostluklarında pek iyi değildi Clarice.) Yazara duyulan bu dostluk hissi en sevdiğiniz yazarları sıralayarak oluşturabileceğiniz bir kategori değil. Aşkın bir dostluk yazara duyulan, onun kelimelerine duyduğu dostluktan devşirilen, dolaylı. Ve tam da bu nedenle belki en güvenlisi.

                       

Yazının ana görseli olarak Pablo Picasso'nun "Dostluk" tablosundan detay kullanılmıştır.