Yolculuğa Övgü/ Coğrafyanın Poetikası

Yolculuğa Övgü/ Coğrafyanın Poetikası

MICHEL ONFRAY

Çeviri: Murat Erşen Redingot Kitap

Onfray, coğrafyayla ilgili hafızanızı yenilemenizi sağlıyor. İlk gördüğünüz coğrafya dersini, haritalar üzerinde oynanan küçük oyunları, sınır kavramını, bir yerden bir yere yapılan ilk yolculuğu küçük fotoğraf kareleriyle tek tek hafızanın arkalarından önlerine çıkarıyorsunuz okurken. 

ADALET ÇAVDAR

Hayatının üç senesini sürekli yolda geçiren bir insan olarak, yolculukla ilgili bir kitabı okumadan duramıyorum. Eskisine oranla daha az gitme arzum olsa da, yolculukla ilgili metinler gittiğim yerleri tekrar hatırlamamı, neden gitmeyi tercih ettiğimi ve artık neden yerimde durmayı istediğimi anlamama yardımcı oluyor. Yoldayken kendime varılacak bir yer belirlesem de varmayı değil, gitmeyi seviyorum. Bir yere varınca hemencecik bir sonraki durağı belirler, oraya ulaşabileceğim en uzun yoldan gitmeyi tercih eder, biraz durup sonra devam ederim. Bir yerden sonra aidiyet hissi kaybolur, nereye gidiyorum, nereden gidiyorum, nereye dönüyorum sorularının cevapları giderek belirsizleşirdi. Hayatımın en anlamlı yolculuğu ise kendi doğduğum evi bulma çabam olmuştu. Doğu Ekspresi’nde Kars- Ankara treninde geri dönerken ev nedir, memleket nedir diye uzun uzun düşünmüştüm. Coğrafyayla beraber insanların yüz ve el hatlarının, toprağın suyun renginin değiştiğini görmüş; dağın, taşın ve suyun hikmetini anlamaya çalışmıştım. Tren öyle yerlerden geçiyordu ki “ömür biter yol bitmez” cümlesi hakikatini buluyordu.

Michel Onfray’ın Yolculuğa Övgü/ Coğrafyanın Poetikası kitabı Murat Erşen’in çevirisiyle Redingot Kitap tarafından yayımlandı. Michel Onfray, 1959 Fransa doğumlu bir anarşist filozof. Çiftçi bir ailenin çocuğu. Oldukça üretken bir yazar olan Onfray, özellikle Freud ile ilgili yazdıkları ve söyledikleri nedeniyle pek çok felsefecinin tepkisini üzerine çekiyor. Ateist Manifesto, Bir Putun Alacakaranlığı, Nietzsche & Özgürlüğü Yaratmak ve Filozofların Karnı kitapları çeşitli yayınevleri tarafından Türkçeye çevrilerek yayımlandı.

Öncelikle şunu belirtmek gerek Yolculuğa Övgü şairane bir üslupla yazılmış bir metin. Bu yüzden kitabı okurken kendinizi çoğu zaman bir felsefe kitabı okur gibi hissetmiyorsunuz. Yolculukla ilgili gerçek ve uzun bir sohbete dâhil olmuşsunuz hissini yaratıyor Onfray yazdıklarıyla. Arada durup kendi yolculuklarınızı hatırlıyor ve yolculuk fikrine kendi methiyelerinizi sıralıyorsunuz. Onfray, yolculuğu felsefeyi, tarihi, edebiyatı, politikayı, kişisel deneyimlerini iç içe örerek anlatıyor. Yolculuğa Övgü, dilinin hafifliğiyle keyifle okunan, dipnotları sayesindeyse insanın yeni bir okuma ve araştırma listesi çıkarmasına neden olan bir kitap.

Onfray, coğrafyayla ilgili hafızanızı yenilemenizi sağlıyor. İlk gördüğünüz coğrafya dersini, haritalar üzerinde oynanan küçük oyunları, sınır kavramını, bir yerden bir yere yapılan ilk yolculuğu küçük fotoğraf kareleriyle tek tek hafızanın arkalarından önlerine çıkarıyorsunuz okurken. Yeryüzüyle insanın kurduğu bağı arada başka bir şey olmaksızın ve bütün duyu organlarını hem açıp hem değiştirerek anlatmayı tercih ediyor. O yüzden okurken okuduklarınız sanki aklınızın bir köşesinde hiç kalmayacak gibi hissediyorsunuz bazen. Fakat öyle değil. Onfray atılan ilk adımdan sonra yürümeyi unutmak ne kadar imkânsızsa, ilk yolculukta yaşamdan alınan o lezzeti unutmanın da bir o kadar imkânsız olduğunu söylüyor.

Onfray, yedi bölümden oluşan Yolculuğa Övgü’de, Habil ve Kâbil’in hikâyesini, iki kardeşin mesleklerini hatırlatarak anlatmaya başlıyor. Hareket hâlindeki insanla yerinde duran insanın karşı karşıya gelmesi şeklinde yorumluyor hikâyeyi; “Gezgin, seyyah Baudelaire için büyük değeri olan Kâbil’in ırkındandır” diyor. Yani lanetlenmiş olan.

Yolculuğa çıkmayı bu başlangıç ile anlamlandırınca aslında her yolculuğu hem bir ceza hem bir ödül olarak görmeye başlıyor insan. Ardından gelsin sorular: Neden gittim, neden gitmek istiyorum, ne bulacağım ve —bazen en zoru, bazen en çok merak edileni— nasıl ve neden geri döneceğim?

Onfray, yolculuğu bir arayış olarak tanımlıyor. Bu arayışın en büyük ya da en küçük buluşlarından birinin insanın kendisi olduğunu öne sürüyor. “Kendimiz, budur yolculuğun büyük olayı” diyor. Yolculuğa çıkma hevesinizi hatırlatıyor ve onu pek çok şekilde geri çağırıyor, arayışınızı özlüyorsunuz. Yolculuk aynı zamanda bir anlatma hevesi doğurur insanın içinde. Sadece bir an gitmeyi düşünmek bile nereye- nasıl- neden gidileceği soruları cevaplandırılırken kendi hikâyesini yazar. Dünya ile aramıza giren meseleyi dilimizle çözmeye çalışırız. Mekânlar daha varmadan şekillenir zihnimizde. Varınca her şey yeniden var olur. Hafıza ve hatıra kendini anlamlandırır.

İnsanın bilmediği bir coğrafyada, tanımadığı insanların arasında dolaşması, kendini anlatırken kullandığı cümleleri dinlemesi kendiyle karşılaşmasına vesile olur. Onfray yolculuğun öznelliğinden bahsederken yanlış yollara sapmanın kıymetini de unutmuyor. Yolda iyileşmenin mümkün olmadığını, yolculuğun huzursuzlukları şiddetlendirdiğini, girdapları derinleştirdiğini anlatırken; “Bir terapi olmak şöyle dursun, yolculuk bir ontolojiyi, bir varolma sanatını, kendilik poetikasını tanımlar. Kendini kaybetmek için gitmek riskleri artırır, kendiyle yüz yüze gelmek tehlikeli boyut atlattırır, daha da beteri vardır: kendinde en korkunç olanla yüz yüze gelmek” diyor. Yolda kaybolamamayı çaresizlik olarak tanımlıyordu Rebecca Solnit Kaybolma Kılavuzu adıyla Türkçeye çevrilen kitabında. İnsanı insan yapan şeyin, kaybolduğu anda asıl buldukları olduğunu söylüyordu.

Michel Onfray’ın Yolculuğa Övgü/ Coğrafyanın Poetikası kitabı turizm amaçlı bir yolculuklara değil gezginlik- seyyahlık kavramlarına eğiliyor. Turist ile gezgin arasındaki farkı, bu iki rakibin bir yeri tanımlama biçimleri arasındaki farklılıkları temel alarak sergiliyor. Turisti gittiği yeri tüketen, gezgini tüketmekten ve tükenmekten kaçan karakterler olarak tasvir ediyor.

Peki siz hangisisiniz? Yerleşik olduğunuz yerde bildiğiniz kendinizle, yolda size eşlik eden kendiniz arasında nasıl bir fark var? Hangi lükslerinizden vazgeçersiniz yolculuğa çıkarken? Hangilerini bir yere kadar taşır sonra ağırlıklarından kurtulmaya bakarsınız? Ofray’i okurken kendinizi, bu sorulara cevap ararken bulabilirsiniz.