Arzularla gerçekler arasında: İdeal bir mutluluk mümkün mü?

Yedi Yıl

Yedi Yıl

PETER STAMM

Çeviri: Regaip Minareci Nebula Kitap

Peter Stamm son romanı Yedi Yıl’da ideal evliliği, aşkın varlığını ve dürüst bir yaşamın mümkün olup olmadığını sorguluyor. Kitap bittiğinde önce ilişkilerinize, sonra kendinize bakma ihtiyacı hissedebilirsiniz.

NİHAN BORA SAPMAZ

Gerçek bilgiye ulaşmanın neredeyse imkânsız hâle geldiği bir dünyada yaşıyoruz artık. Gerçek bilgi şöyle dursun, konu gerçek duygular olunca kafamız iyice karışıyor. İnsanlar birbirlerinin gerçek duygularını kestiremiyor, çoğu zaman birçok hayat yüzeysel ilişkiler üzerinden ilerliyor. Kendimize döndüğümüzdeyse, orada da bir bilinmezlik söz konusu. İnsanın kendini rahatlıkla kandırması, “hayatımla ne yapıyorum” diye sorgulayamaması çağımızın vebası gibi. Günler; milyonlarca insan için ne istediğini bilmeden, ne yaptığının farkında olmadan geçip gidiyor.

Bu düşünceleri böylesine kafama üşüştüren bir kitap, Yedi Yıl. Bir aşk hikâyesi demek isterdim ama aşkı bile sorgulatan; sevgininsse nerede, nasıl yeşerdiğine dair bulguların bir görünüp bir kaybolduğu bir hikâye ile karşı karşıyayız. Bir sergi açılışında başlayan roman, sergi sahibi Antje ile Alex’in yıllar sonra bir araya gelip geçmişin üzerinden şöyle bir geçmesine dek uzanıyor. Bu sohbet kitabın tamamını oluştururken, bir şimdiyi bir de geçmişi dinliyoruz baş kahraman Alex’ten.

Alex, gelecek vadeden başarılı bir öğrencidir ve sınıf arkadaşı Sonja ile yıllara yayılan bir dostlukları vardır. Bu dostluk, mimarlık okudukları okulun bitmesine doğru bir yakınlaşmaya dönüşür ve ardından evlilikle noktalanır. Sonja ise okuldaki birçok erkekle kısa flörtü olmuş; okulun en alımlı, başarılı, hırslı kızıdır. Alex ve Sonja arasındaki ekonomik farkı ikisi de görmezden gelir. Her ikisinin de bu ilişkiden çıkarı vardır; Alex, başarılı ve çekici bir kadınla evlenmiştir, Sonja ise sözünü geçireceği yakışıklı bir adamla…

1980’lerin Almanya’sında geçen bu hikâyeye dahil olan yan karakterler olsa da, olayların seyrini kökünden değiştiren bir kişi daha eklenir: Iwona. Alex’in okulun bitmesine yakın bir kafede tanıştığı Polonyalı göçmen Iwona, Sonja’nın aksine suskun, orada olduğu belli olmayan silik bir kadındır. Fakat Alex, nasıl olup da böylesine “itici” bir kadından hoşlandığını kendisi de anlayamaz. Bu anlam verememesinin ardındaki gizem ve merak da onu Iwona’ya iyice yaklaştırır. Karşı konulamaz bir çekimle, Iwona’yı tekrar tekrar görmek ister, onunla buluşur, fakat doğru düzgün sohbet bile edemeden ayrılırlar. Iwona da ona karşı boş değildir ama bunu ne bir hareketiyle ne de bir kelimesiyle belli eder. Alex, çok kez kendini Iwona’dan hem çok etkilenirken hem de tiksinirken bulur.

Sonja ile olan ilişkisine tıpkı uğraştıkları mimarlık sektöründeki işleri gibi bir “proje” olarak baktığını fark eder. Dışarıdan güzel bir aile, iyi bir iş, arabaları vardır. Yani her şey yolundadır. Alex, Sonja’nın yanında kendine itiraf edemese de eksik hisseder. Oysa, Iwona’nın yanında kendine bile zor itiraf ettiği bir özgürlük ve koruma duygusuyla sarmalanmıştır. Bu özgürlük duygusu beraberinde Iwona’ya bağlanmamayı ve daha da ötesi, ona kaba davranma “özgürlüğünü” de getirir. Alex; kendiliğinden, gerçek birini değil itaatkar olanı tercih eder. Iwona, hiç sesini çıkarmayarak Alex’i çok sevdiğini, onu hep beklediğini ve ona sonsuz güvendiğini her zaman hissettirir. Ya da tüm bunlar Alex’in hissetmek istedikleridir. Zaman geçtikçe Alex, kendini bu içinden çıkılamaz hâle kaptırıp duygusal ve fiziksel olarak sonunu hazırlamak üzereyken Iwona’nın hamile kalması olayların seyrini tamamen değiştirir.

İsviçreli yazar Peter Stamm’ın tüm dünyada büyük ses getiren romanı Yedi Yıl, üç birbirinden uzak karakterin hayli karmaşık olan hikayesiyle okuru epey rahatsız ediyor. Hatta Alex’in yaptıkları ve kendine karşı ikiyüzlü olması, Sonja’nın boşvermişliği ve aslında hiç kimsenin gerçek ya da şöyle söyleyelim, içten olmaması öfkelendiriyor. Stamm, her bireyin bambaşka planları dahi olsa “böylesi daha iyi galiba” duygusuyla birçok insanın önce çevreye sonra hızla kendine yabancılaştığı dünyayı enfes bir kurguyla anlatıyor. Sonja ve Alex’in dışarıdan oldukça ideal ve uyumlu bir çift olduğunu görüyorsunuz. Fakat onları ilk olarak okulda ve sonra da iş hayatlarında ayıran en önemli detayın mimaride gizli olduğunu hatırlıyorsunuz: Sonja Le Corbusier’in işlevsel ve etkileyici yapılarına hayranken, Alex şiirsel Aldo Rossi yapılarını tercih ediyor.

Nebula Kitap'ın  Regaip Minareci’nin su gibi akan çevirisiyle yayımladığı Yedi Yıl; her ne kadar karmaşık bir ilişki örgüsü anlatsa da; yabancılaşma, gerçeklik, dürüstlük, mutluluk, ideal bir yaşam, çatışma ve insan ilişkilerine dair aydınlık bir yol çiziyor.