METİN SOLMAZ
Ağaçkakan Yayınları
“Türkiye’ya Ait 100 Büyük Yanılgı, çeviri hazır bilgi serilerinden sıkılanlar için bu topraklardan çıkan anlamlandıramadığımız bilgileri uzmanların yanıtlarıyla derliyor”
Mantıken hiçbir açıklamasını yapamadığımız ama kendimizi inandırmayı bir şekilde başardığımız binlerce bilgi var. İnsanın kendini inandırması sanırım en kolay olanı. Hadi çocukken, ilk gençlikte bir şekilde inanmak zorunda olduğumuz şeyler vardı. Hem okulda hem evde büyüklerin kendinden emin halleriyle söyledikleri her şeye inanıp bir şekilde “güven ve huzur” içerisinde yaşayıp gidiyorduk, düşünmemize gerek kalmıyordu. Ama ya sonrasında… Okumaya, araştırmaya üstüne üstlük bu devirde her şey elimizin altında kolaylıkla bulunabilir haldeyken, üşenmemizde başlı başına bir problem yok mu? Bir çeşit hurafeler ülkesi midir Türkiye yoksa bu, dünyanın her yerinde geçerli bir durum mudur diye düşünmeden edemiyorum. Dedikodularla, kimlerin dedikleri nelerle kazara yaşıyoruz gibi geliyor çoğu zaman.
Kahve içersem kararacağıma inanarak büyüdüm ben mesela, sonra taşa oturma çocuğun olmaz derlerdi sürekli, cereyanda kalırsan ciğerlerini üşütürsün, grip ancak antibiyotikle geçer, dondurmanın üzerine su iç boğazın ağrır... Tek bir boğazımın olduğunu öğrendiğim zamanlar lise çağlarım. Sonra ilk ve orta okul ve lise yıllarında derslerde öğretilen yığınla yanlış bilgi oldu. Hap gibi yutup hepsini yazılı kâğıtlarına ezberden yazıp duruyorduk. Büyük yanılıyorduk, bilmiyorduk.
Türkiye’de internet sitelerinin gelişimine katkıda bulunan siberalem.com, idefix.com ve uzuncorap.com gibi sitelerin kurucularından olan Overteam New Media’yı, Overteam Yayınları’nı ve son olarak da Ağaçkakan Yayınları’nı kuran Metin Solmaz bu sefer yeni kitabı Türkiye’ye Ait 100 Büyük Yanılgı’yla karşımızda. Ağaçkakan Yayınları’nın hazırladığı Hazır Bilgi Serisi’nin ilk kitabı olan Türkiye’ya Ait 100 Büyük Yanılgı, çeviri hazır bilgi serilerinden sıkılanlar için bu topraklardan çıkan anlamlandıramadığımız bilgileri uzmanların yanıtlarıyla derliyor.
Kitabın içerisinde 100 madde olabilir ama 100 maddenin değinmediği konu yok. Küçücük bir kitap gibi görünse de 100 maddede yanlış bilginin insan hayatında ne kadar büyük yer kapladığını kanıtlıyor. Trafik kurallarından bebek bakımına, saçların uzamasından gribe, soğuk algınlığına, siyasi liderlerle ilgili yanlış bildiklerimize, Türkçeyle ilgili bildiğimizi sandıklarımıza dair yığınla bilgi bulunuyor. Yığınla dediğime bakmayın, bu bilgiler kitap içerisinde size ansiklopedik ya da akademik bir dille, okunmayacak ya da okurken sıkıntıdan içinizin şişeceği bir dille anlatılmıyor. Akademik dilden tamamiyle uzak, anlaşılabilir bir dille başlıkların anlatıldığı kitap içerisinde herhangi bir kategorizasyon da bulunmamakta. Metin Solmaz sanki karşınızda konuşuyor gibi hissediyorsunuz, metnin sesini seviyorsunuz. İnsanın aklına ister istemez kitapta yer almayan bilgileri sorgulamak geliyor, ben daha çok Metin Solmaz’ı arayıp “Peki, ağabey buna böyle diyorlar ama gerçekten öyle mi” diye sormak istiyorum.
Sağlıkla ilgili başınıza her daim gelen ve inandığınız bir sürü şeyin aslında öyle olmadığını makul ve mantıklı nedenlerle madde madde anlatıyor Metin Solmaz. Acıtan iğnenin, büyük hapın iyi olmadığını, ateşlenen insanı sarıp sarmalamanın mantıksızlığını, keçi sütü reklamlarının yalandan ibaret oluşunu anlatıyor. Trafik kurallarına hasbelkader uyulan ülkede aslında kuralların ve trafik görgüsünün tamamiyle yanlış anlaşıldığını gözümüze sokuyor. Bunlar size sıradan geldiyse daha şaşırtıcı bilgiler de mevcut kitapta. Mesela siz 23 Nisan bayramını aslında Atatürk’ün armağan etmediğini, ABD’nin başkentinin aslında Washington olmadığını, Ulubatlı Hasan’ın Uzun Mehmet’in yalnızca hikâye olduğunu biliyor muydunuz? Bazı bilgilerin yanlış olmasının ne sakıncası var diye düşünüyorsanız sadece insanların ırkları olmadığını bilmek bile size iyi gelmiyor mu bir düşünün.