Üç arkadaş: Karabiber, Nilü ve Çiçi

Karabiber, Nilü ve Çiçi

Karabiber, Nilü ve Çiçi

GÖRKEM YELTAN

Kırmızı Kedi Yayınları Resimleyen: Deniz Karagül

Yeltan’ın anlattıkları, çocuklara kendi kararlarını almalarının önemini gösterdiği gibi aldıkları kararın yanlış olabileceğini de kabullenmelerini söylüyor.

TOPRAK İNCEYOL

Değişen zamanla birlikte çocuk kitaplarına bakış da değişti. Çocuk kitaplarından artık eskiden olduğu gibi onların düzeyine göre yazılmış basit metinler beklenmiyor. Kitaplardan beklenen artık çocukların hayal gücünü genişletmesi, fikir gelişimine katkı sunması ve aynı zamanda eski beklentiyi karşılaması; yani çocukların anlayış düzeyine uygun metinler olması...

Bu bir diğer anlamıyla da şu demek: Çocuklar için yazılmış kitaplar artık zihinsel gelişimin önemli bir parçası olarak görülüyor. Ki doğrusu da bu, çünkü ilk okumalar aile gibi; çocukların içine doğdukları dünyaya benziyor. Bu anlamda da hem çocuklara kitap seçerken hem de okumalarını sağlamak için teşvik ederken bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor.

Dikkatten kasıt okunacak, okutulacak kitabın zihin açıp açmadığı...

Daha doğrusu zihni ne yöne doğru açıp kapadığı...

Malum çocuk zihni bu, nereye çekilse oraya gidiyor.

O nedenle bu konuya fazlasıyla dikkat gerekiyor.

Görkem Yeltan’ın kitabı Karabiber, Nilü ve Çiçi’yi okurken akla düşenler bunlar. Yeltan’ın yazdığı sayfalar arasında dolaşırken yazarın dikkat çektiği, üzerine eğildiği, altını çizdiği meseleler oldukça dikkat çekici. Bu doğrultuda Karabiber, Nilü ve Çiçi’de anlatılan olayları biraz olsun çocuk zihniyle düşündüğümüzde, Yeltan’ın anlattıklarının aslında ne kadar kıymetli olduğunu anlamak çok da güç değil.

Yeltan’ın romanı, çocukların ilk buluşacağı kitaplardan biri değil belki ama yaşamın nasıl bir bakışla algılanması gerektiği, bir çocuğun kendi ayakları üzerine durmaya başlamasının ne demek olup olmadığını anlaması bakımından ve diğer yandan meselenin ele alınış şekliyle oldukça kıymetli. Bu bağlamıyla belki de çocukların bu türden meselelerle ilk defa karşılacağı bir kitap.

Çok değil, bundan birkaç hafta önce yayımlanan Germain Duclos’un Benlik Saygısı adlı kitabında, benlik saygısının ne olduğu, dahası ne kadar önemli ve küçük yaştan itibaren nasıl kazanılıp korunması gerektiği anlatılıyordu. Bugün en önemli dertlerimizden biri olan meseleyi, insanın kendi içsel rehberlik arayışında belki de en üst noktaya koyuyor bu kitabında Duclos haklı olarak ve buradan yola çıkarak çocuk gelişiminde ne kadar kritik bir virajı işaret ettiğini söylüyordu.

Görkem Yeltan’ın romanı da kahramanları üzerinden taşıdığı sembolizm ve yüklendikleri anlamlarla böylesi bir benlik saygısının çocuk zihinlerde oluşumunu, tohumlanışını işaret ediyor işte.

Yeltan’ın kahramanları; kaplumbağa Karabiber, kertenkele Nilü ve baykuş Çiçi. Çok yakın arkadaşlar. Üstelik bunların arkadaş olamayacağını, bir arada bile yaşayamayacağını söyleyenlere inat eder gibi. Yazar daha ilk elden insana dair pek çok şeyi dile getirmeye başlıyor tatlı hayvanları üzerinden. Farklılıklara vurgu yapıyor Yeltan. Farklılıklara ve bu farklılıklara rağmen bir arada yaşayabileceğimize... Çünkü diğer yandan birbirlerini tamamlıyorlardır.

“Üç arkadaşın birbirini böylesine sevmesinin nedeni, günün bu önemli zamanına (ayla güneşin değişim saatine) bağlanabilir pekâlâ,” diyor romanın anlatıcısı ve devam ediyor. “Renk kertenkele Nilü’nün, hareket biçimi kaplumbağa Karabiber’in, sesse baykuş Çiçi’nin türünde devam ettirir kendini, ertesi gün o saatler gelene kadar. Ve her üçünü görenler bilirler ki tanyeri ağarmasının sembolüdür onlar.”

Arkadaş olmalarının yanında her çocuk gibi dertleri de var bu üç kafadarın. Karabiber gürültücü kardeşlerinden şikâyetçi, Nilü kuyruğunu çok seviyor... Bir de âşık oldu olacak. İlk aşkın ne olduğunu tatmaya, daha doğrusu aşkın nasıl bir şey olduğunu tanımaya çalışıyor. Çiçi’nin ise bir kardeşi olacak yakında ama Çiçi bundan pek hoşlanmıyor. Dertlerine bir çözüm bulmaları gerekiyor ve akıllarına evden kaçmak gibi dahiyane bir çözüm geliyor. Haliyle çocuk akıllarıyla başlarına geleceklerden habersizler. Yeltan’ın anlattıkları da işte bu anlamda değer taşıyor. Çocuklara kendi kararlarını almalarının önemini gösterdiği gibi aldıkları kararın yanlış olabileceğini de kabullenmelerini söylüyor.

Görkem Yeltan kahramanları üzerinden pek çoğumuzun başına sonradan büyük dertler açacak sorunları eşeliyor romanında. Buna bakarak bugün okunsa da çocuk zihinlerde çok yaşayacak kitaplardan biri Karabiber, Nilü ve Çiçi.