Estiği kendine vantilatörler: Kaplumbağaların Ölümü

Kaplumbağaların Ölümü

Kaplumbağaların Ölümü

FATMA NUR KAPTANOĞLU

Raskol’un Baltası

Fatma Nur Kaptanoğlu, ilk öykü kitabı Kaplumbağaların Ölümü’nde sıradan, küçücük noktalardan nerelere varılabileceğini deniyor. 

KAHRAMAN ÇAYIRLI

Ter damlalarının daireleri gibi küçük noktaları büyütüyor Fatma Nur Kaptanoğlu. Kısa, küt küt cümleleriyle öykülerinin ritmini yükseltiyor, okurun heyecanını artırıyor; öyküleri yarım bırakılmıyor. Pantolonların geometri tutkuları, zeytin gözlü çocukların yarım yaşamları, hecelenmeyen isimler, uyanmaması gereken ölüler derken Kaplumbağaların Ölümü, hakikaten de bir çırpıda okunuyor.

Acılı sesler, tuzlu sesler... Bir sesler kitabına dönüşüyor yer yer, Kaplumbağaların Ölümü. Harf tekrarları (Oooooooof! [s. 9], uzuuun uzuuuun [s. 41] vb), her harften sonra birer boşluk bıraktığı ve kelimeler arasında boşluk bırakmadığı (Hayatımın en uzun i k i s a a t y i r m i i k i dakikasını yaşadım. İkisaatyirmiiki dakika çok kısaymış gibi [s. 59]) bir kullanımı da var Kaptanoğlu’nun. Zaman ölçüsünü kâğıda aktarma amaçlı güzel bir seçim. Her kelime, her ek hatta duruma göre her harf tek tek düşünülmeli; sıradan duran bir kelimeye nasıl ilave katlar çıkılabilir? Edebiyat, çalışarak da inşa edilir. Edebî özgünlükle, üslûpla ancak böyle dans edilebilir. Eril tahakküm dili ancak bu nevi biçimsel denemelerle parçalanabilir. Bir gün daha cinsiyetsiz, daha tahakkümsüz bir dilden bahsedebileceksek ancak bu tür hamlelerle böyle bir yürüyüş başlayabilir.

Kapısı kapanmayan ölü evleri

“Sevgili Z.’nin Sayıları” ve “Hop Kuşu”, kitabın bir adım daha öne çıkan iki öyküsü. “Sevgili Z.’nin Sayıları”nda babaanne dişleri kadar dağınık telefon numaralarıyla biz de dağılıyoruz önce. Sevgili Z., su damlalarını, parmaklarını, perdelerini, bardaklarını, havlularını, portakallarını, kalemlerini sayan bir öykü karakteri. Eşyaları delirdikçe, okur da Kaptanoğlu’nun cümleleri arasına savrulacak.

“Hop Kuşu” ise düşen ama kırılmayan sesler, evin içinde dolanan tahta bir tepsi, dibinden kesilen tırnaklar, kapısı kapanmayan ölü evleri arasında geziniyor. Yedinci gün duası mı? Yoksa kırkıncı gün duası mı? Bu sorunun peşinde, genç öykü yazarının kâğıt üzerinde zor geometri problemlerini çözmeye çalışıyoruz.

Altı öyküden oluşan Kaplumbağaların Ölümü’nde bir de “Yaz Ortasına Bir Güzelleme”den söz etmek isterim. Üçe bölünen ter damlaları, estiği kendine vantilatörler, ıslak balkonlarda “yürümek”lere çıkıyoruz Kaptanoğlu ile birlikte.

1993 doğumlu, Fatma Nur Kaptanoğlu. İlk öykü kitabı Kaplumbağaların Ölümü’nde sıradan, küçücük noktalardan nerelere varılabileceğini deniyor. Eksiltiyor, artırıyor; kendi geometrisini yaratma peşinde, belli ki. “Yaz Ortasına Bir Güzelleme”de vantilatörler kendilerine esseler de, genç öykü yazarının rüzgârı okurlara iyi gelecek. Devamında neler yazacağını merak ettiren, farklı bir kalem. Biçimsel denemelerinde ısrarcı olursa Kaptanoğlu’nun öykülerini gelecekte de heyecanla, ilgiyle konuşacağımız kesin.