1200'lü yıllardan 1922'ye

İzmir Ermenileri

İzmir Ermenileri

(Der.) ZAKARYA MİLDANOĞLU

Aras Yayıncılık

1914’te yapılan nüfus sayımında 300 bin nüfuslu İzmir vilayetinde yaşayan Ermeni sayısı 21 bindir. 1922 Eylül’ünde çıkarılan 'Büyük Yangın'da -Ermeni mahalleri dâhil olmak üzere- kentin çoğu yakılır...

SONER SERT

Geçtiğimiz günlerde Aras Yayıncılık’tan çıkan, Zakarya Mildanoğlu’nun derlediği, İzmir Ermenileri- Ege Kıyılarının Yitip Gitmiş Sakinleri isimli kitap, İzmir Ermenilerinin 1200’lü yıllardan 1922- Büyük İzmir yangınına kadar geçen süre içindeki varlığını konu alıyor. “İzmir ve Ermeniler konusunda ilk yazılı kanıtlar, Bizans İmparatoru Mihail Paleologos ile Cenova arasında, 1261’de İzmir’de imzalanan bir ticaret antlaşmasında yer alır.” Bu antlaşmada Ermeni ticaret erbaplarının olumlu özellikleri vurgulanır. Şehre ilk gelen Ermeniler Kadifekale’ye yerleşir. Zamanla, bir Ermeni Mahallesi kurma amacıyla bir araya toplanan halk, şu an İzmir Enternasyonal Fuarı’nın bulunduğu bölgeye Haynots (Ermenilerin Yeri) adıyla anılacak bir mahalle kurar.

16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nin Anadolu’daki toplumsal ve ekonomik yapısı altüst olur. Celâli İsyanlarının yarattığı etkinin yanı sıra Avrupa’daki ilerlemenin durması ve gerilemenin başlamasıyla birçok Ermeni de bulunduğu yerlerden ayrılarak -güvenlik ve refah düşüncesiyle- İzmir’e gelir. “Nahçivan, Karabağ ve Erivan’dan bin kadar Ermeni ailesi o günlerde İzmir’e ulaştı.” 20. yüzyıla kadar geçen süre içerisinde ekonomik ve kültürel alanda pek çok atılım yapan Ermeni halkı, kenti sarsan deprem ve yangınlarda sıkça zarar görür. Ancak her seferinde kendini yenileyerek bu ticaret kentinde ayakta kalmayı başarır. “…ister toptancı, ister küçük dükkân sahibi olsun, Ermeniler öncelikle tüccardırlar.” Ekonomik durumu yerinde olan tüccarlar, zamanla kentin içinden rıhtımlara doğru hareket ederek “…limanın ve Konak’ın, iş dünyasının ve Avrupa mahallesinin yanı başında şatafatlı evler, halkın kanısına göre gerçek ‘saraylar’ inşa ettirmişlerdir.”

20. yüzyıl başlarına kadar süren, ticaret üzerinden edinilen sermaye birikiminin en nesnel göstergesi kültüre yapılan yatırımdır. Pek çok alanda –gazetecilik, okul, matbaa, edebiyat- Avrupa ile temasta olan Ermeni halkının “aydınlanmacı” eğilimi İstanbul’dan evvel İzmir’de başlar. 1840- 1922 yılları arasında İzmir’de 37 adet Ermenice dergi ve gazete yayımlanır. “Ermenice süreli yayınları; din, edebiyat, spor, müzik, tiyatro, mizah, siyasî parti, okul, dernek, hukuk, ziraat, izcilik, avcılık, kadın, pedagoji, felsefe, sağlık gibi başlıklar altında tasnif etmek mümkün.” Keza aynı durum, Ermeni zenginlerinin desteği ile dernek ve yardım/ hayır kurumlarının bolluğu için de geçerlidir. O dönemde pek çok dernek ve hayır kurumu; eğitim, kültür, sanat, barınma ve giyecek konularında bir dayanışma ağı kurar.

1914’te yapılan nüfus sayımında 300 bin nüfuslu İzmir vilayetinde yaşayan Ermeni sayısı 21 bindir. Bu sayı Ermeni Patrikhanesi’nin yaptırdığı sayımla uyumludur. I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile beraber kentteki Ermenileri tedirginlik sarar. “Ermeni Başpiskoposu, imparatorluğa olan bağlılıklarını göstermek için…” Kasım 1914’te İzmir Valisi’nin de katıldığı bir ayin düzenler. Ayinin ardından yapılan resepsiyonda başpiskopos, Vali’ye “…devlet ne zaman bir seferberlik çağrısı yapsa, buna ilk karşılık veren Hristiyan grup her zaman Ermeniler olmuştur” diyerek Ermenilerin devlete olan bağlılığını vurgulamak ister. Ancak karşılıklı nezaket gösterisi Nisan 1915’te son bulur. Anadolu ve İstanbul’daki Ermenilerin periyodik olarak katledilmesi İzmir’deki Ermenilere de sirayet eder. Vali tarafından -1909 “karşıdevriminde” devleti savunsunlar diye- Ermenilere verilen silahlar hemen geri istenir. Silahların teslim edilmemesi gerekçe gösterilerek 100 kişi tutuklanır, 20 kişi Divan-ı Harp’e sevk edilir.

Anadolu’da ve İstanbul’da yaşanan soykırım düşünüldüğünde İzmir Ermenileri “1915”i daha az zayiatla atlatır. Fakat Ermeni Smyrna’sı kendisine biçilen bedeli gecikmeli de olsa öder. “Smyrna Ermeni cemaati, şehri 1922’de ele geçiren Kemalist ordunun ‘özel muamelesine’ maruz kaldı. Yahudilere ve büyük ölçüde Avrupalılara ve Müslümanlara dokunulmadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun, Konstantinopolis’tekileri bir kenara bırakırsak, hayatta kalan tek Ermeni cemaati, o sıralarda sistematik olarak imha edildi.” 1922 Eylül’ünde çıkarılan “Büyük Yangın”da -Ermeni mahalleri dâhil olmak üzere- kentin çoğu yakılır. Halk rıhtıma doğru kaçışmaya başlar. Rıhtımda bulunan müttefik devletlerine ait 21 savaş gemisi yalnızca kendi vatandaşlarını gemiye alır. “…talanlar, yangınlar, tecavüzler, cinayetler, adam kaçırmalar, ‘Gâvur İzmir’in sonu…” olur.