Marc Chagall’in izinde

Hayatım

Hayatım

MARC CHAGALL

Jaguar Kitap Çev: İsmet Birkan

Hayatım, sanat anlayışı bugün de tartışılan, resimden müziğe, edebiyattan plastik sanatlara kadar birçok önemli sanatçıyı etkilemiş büyük bir ressam olan Marc Chagall’in hayatından bir kesiti anlatan otobiyografi kitabı. 

YAVUZ AKENGİN

Marc Chagall, bugün Belarus’a 1887 yılında ise Rusya’ya bağlı bir kasaba olan Vitebsk’te doğduğunda Büyük Savaş’a az bir zaman kalmıştı. “Renklerin ve mutluluğun” ressamı diye anılan Chagall, 27 yaşına geldiğinde dünya, o tarihe kadarki en büyük savaşı görecek, kısa bir süre sonra da Rusya’nın tarihi Ekim Devrimi’yle büsbütün değişecekti. Kendi deyimiyle “ayakçı” bir baba, otoriter bir anne, birkaç kardeş, anneanne, babaanne ve dedelerden oluşan geniş bir Yahudi ailesinde doğar Marc Chagall. “Ama, her şeyden önce, ölü doğmuşum” diye anlatır doğumunu. Çünkü doğduğu gece kasabada çok büyük bir yangın çıkmış, bebeği şehrin öbür ucundaki daha güvenilir başka bir yere taşımak zorunda kalmışlar. Minik bedeniyle bebek, umut kesilecek derecede kötüymüş, iğnelerle delmişler, su dolu kovaya daldırmışlar. “Sonunda hafif bir viyaklama duyulmuş.”

Hayatım, sanat anlayışı bugün de tartışılan, resimden müziğe, edebiyattan plastik sanatlara kadar birçok önemli sanatçıyı etkilemiş büyük bir ressam olan Marc Chagall’in hayatından bir kesiti anlatan otobiyografi kitabı. Chagall, 97 yaşında vefat ettiğinde, ardında dünyanın dört bir yanına dağılmış yüzlerce resim, sayısız illüstrasyon ve çizim, Paris opera binasının tavanı başta olmak üzere, New York Metropolitan opera binasının duvarları, Vatikan’da İncil’den esinlenilmiş pek çok süsleme bırakmıştı. Pablo Picasso’nun meşhur Guernica’sını yaratırken, Chagall’den pek çok öğe ödünç aldığı sanat çevrelerinde sıklıkla vurgulanır. Zaten Picasso da Chagall’in hakkını teslim eder: “Matisse’den sonra renk duygusuna ve yüceliğine sahip tek sanatçı olarak Chagall kalacaktır. Onun tavuklarına, eşeklerine uçuşan kemanlarına veya geriye kalan tüm o folklorik öğelerine bayıldığım falan yok, fakat onun eserleri öyle alelade karalanmış olmadıklarını gerçekten resmedilmiş olduklarını biliyorum.”

“Chagall renkleri”nin kökeni

Jaguar Kitap etiketiyle İsmet Birkan çevirisiyle okurla buluşan Hayatım, pek az insana nasip olacak şekilde tam 97 yıl yaşamış Marc Chagall’in ömrünün üçte birlik kısmını anlatan bir kitap. Kitap, sanatçının çocukluğuna, ilk gençlik dönemlerine, sanat anlayışının yeni yeni oluştuğu dönemlere, sanat çevrelerine girmeye başladığı dönemlerden yoksulluk çektiği dönemlerine giderek, tablolarına yansıyan renkleri, inekleri, tavukları, uçan insanları, rüyaları, cümbüşü yazarın kendi ağzından okurla buluşturuyor. Hayalperest, çocuksu, büyülü, masalsı olarak tanımlanır. Çocukluğunu anlattığı Hayatım’da, ressamın bu özelliklerini ortaya seren sayısız örnek bulmak mümkün. Çevresinde olan biten her şeyi, balıkları, tavukları, yaşlı insanları, düğünleri, genç kızları, çocukları, keçileri kendine özgü bir yöntem ve masalsı anlatımla tablolarına aktarmıştır. Kitapta, dahi ressamın çocukluğundan itibaren çevresini nasıl gözlemlediğini, ilk çizimlerini nasıl yaptığını, Sanat Okulu’na nasıl kaydolduğunu, ressam olmak için koşullarını nasıl zorladığını görüyoruz. Her yetenekli çocuk gibi ailesi tarafından “daha iyi bir iş yapması” için sıklıkla uyarılır. Bir seferinde tablosunu gösterdiği annesi, “Evet oğlum, görüyorum; kabiliyetin var. Ama yavrum dinle beni. Bir yere çırak girsen belki daha iyi olur” der. Hayatım’da, kasaba hayatının, anne ve babasının yaşamının sanatını nasıl etkilediğini de “Şaka etmiyorum. Benim sanatım ana-babamın hayatında hiçbir rol oynamasa da, onların hayatı ve yaratıları benim sanatımı pekâlâ etkilemiştir” sözleriyle açıklar. Kasabadan ayrılışı, Petersburg’a, Moskova’ya, oradan da Paris’e uzanan hikâyesinde Chagall, yaşadığı zorlukları, karşılaştığı ilginç olayları, sanatının kaynağını oluşturan sayısız örneği paylaşıyor. Paris’e gidişi Chagall’in hayatında adeta bir dönüm noktası olur. “Acaba ben yeteneksiz miyim,” diye düşünüp sanattan vazgeçmeyi bile aklından geçirdiği bir dönemde ziyaret ettiği Louvre Müzesi’nin salonlarını dolduran sanat şaheserleri “tereddütlerine son noktayı” koyar. “Manet, Delacroix, Courbet ve benzerlerinin sergilendiği salonları turlarken, artık başka bir şey istemediğimi anladım” der. Özenli bir çevirinin eseri olduğu her halinden belli olan Hayatım’da “Chagall renkleri” de denen kırmızıların, yeşillerin ve özellikle mavilerin izlerini görmek mümkün.

İkinci Yeni’yi etkiledi

Chagall, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pek çok sanat dalından birçok ismi etkilemiştir. Bir dönem kendisi de şiir yazan Chagall, bizde özellikle İkinci Yeni şairlerini derinden etkilemiştir. En dikkat çekici isimler ise bu şiir anlayışının önemli temsilcileri olarak kabul edilen Cemal Süreya, Edip Cansever ve Ece Ayhan. Ece Ayhan, gezdiği bir Chagall sergisini “Enfes renkler, şiirler havada uçuşuyor” diyerek anlatırken, Edip Cansever daha da ileri gidip “Chagall” isminde bir şiir bile yazar: “bir bitki yürümüş gitmiş/ şinana chagall/ atlardan uzunca böcekten küçük/ şinana chagall/ burası ne dünyada bir yer/ şinana chagall” der şair. Cemal Süreya ise “Yazmam Bir Daha Aşk Şiiri”ni Chagall’in “Ben ve Köyüm” tablosundan esinlenerek yazdığını belirtir ve ekler, “Ressamlar kadar şairlerin de çok öğreneceği var ondan.” Türkiye sanat camiası da Chagall’den etkilenmiştir. 23 Ekim 2009 tarihinde İstanbul’daki Pera Müzesi’nde tam üç aylık bir Chagall sergisi açılmıştı. Bu sergi ressamın 160 parça eserinden oluşuyordu. Sergi sanat çevrelerinde heyecanla karşılanmış, pek çok isim sergi üzerine değerlendirmeler yapmıştı.

Usta fotoğraf sanatçısı Ara Güler ise Chagall’le ilgili daha ilginç bir bilgiyi paylaşır anılarında. Bertrand Russell, Pablo Picasso, Salvador Dali, Tennessee Williams, Marc Chagall, Louis Aragon ve William Saroyan’ı buluşturan Yeryüzünde Yedi İz kitabında Chagall’le ilgili şu bilgiyi aktarır Ara Güler: “Chagall ailesinin bir süre İstanbul’da oturduğunu ilk kez duyuyordum. Bizzat kendisinden duyduğuma göre doğruydu. Sonradan öğrendim ki, Chagall, Romanya Yahudisiymiş. Ve o tarihlerde göç zorunluluğu olunca önce İstanbul’a gelmiş, bir süre sonra da Paris’e yerleşmiş.”

 Marc Chagall, renkleriyle, çocuksu, masalsı sanat anlayışıyla dünya sanatını etkileyen önemli bir ressam. Sanatının temellerinin oluşmaya başladığı dönemleri anlatan Hayatım kitabı, bu büyük ressam hakkında bütünlüklü bir Chagall imgesi oluşturuyor. Tablolarıyla uyumlu bir yaşamı, anlayışı ve ruhu olan ressamın “Chagall” olurken yaşadığı her şey var kitapta.