Devlet bu...

Bizi Güneşe Çıkardılar

Bizi Güneşe Çıkardılar

AYSEL SAĞIR

Ayrıntı Yayınları

Aysel Sağır, hazırladığı bu kitapla bir devletin kendi çocuklarına neler yapabildiğini bir kez daha hatırlatıyor. 

ADALET ÇAVDAR

Aysel Sağır, Ayrıntı Yayınları'nın Yakın Tarih dizisinden Bizi Güneşe Çıkardılar ismiyle yayımlanan kitabında siyah beyaz bir fotoğrafın peşine düşüyor. “Sağmalcılar Cezaevi, 1972” yazıyor fotoğrafa ait notta, ikisi hariç hepsi aynı davadan yargılanan ve beraat eden '68 kuşağı kadınları var aynı karenin içinde. Hepsi evlerinden alınmış, birçoğu eşleriyle birlikte uzun gözaltı ve tutukluluk süreçleri yaşamış, başlarına gelmeyen kalmamış. Fotoğraftakiler; Nazife Çiçekli, Fatma Yeşil, Ülker Akgöl, Hale Kıyıcı, Rüçhan Manas, Safiye Özkan, Ferdane Yurtsever, Elif Gönül Tolon, Leyla Dedeal, Filiz Yılmaz, Füsun Özbilgen, İnci Ataberk, Güher Karaçavuş, Akgül Yulkaslan, Nazan Alp, İlkay Demir Alptekin, Ayşe Baykara, Nazife Kaya, Taciser Belge, Muzaffer İlgen, Ayşe Emel Mesçi, Lale Arıkdal, Selma Veysioğlu, Türkan Şahin, Ayşe Bilge Dicleli, İnci Tanrıöver...

Yıl 1968 bütün dünyanın Amerikan emperyalizmine karşı ayaklandığı vahşeti ve savaşı kınadığı günler. Eylemler, grevler, üniversite işgalleri, örgütlenme çabaları... 12 Mart 1971, Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin ilk faşist askeri darbesi. '68 başkaldırısına ilgi duyan başta aydınların ve yazarların ardından herkesin sorgulandığı, işkenceler gördüğü, hapishanelere konulduğu günler. Yıldırım Bölge, Mamak, Selimiye, Maltepe, Sağmalcılar cezaevlerinin dolup taşmaya başladığı günlerin ardından Anadolu hapishanelerine dağıtılan insanlar... 30 Mart 1972, Mahir Çayan ve arkadaşlarının (Cihan Alptekin, Sebahattin Kurt, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Nihat Yılmaz ve Ömer Ayna) Kızıldere'de katledilmeleri… 6 Mayıs 1972, Deniz Gemiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idam edilmeleri... Ölümler, idamlar, aklını yitirenler, ayakta durmaya çalışanlar, ayrılanlar, dağılanlar... Bitmeyecekmiş, geçmeyecekmiş gibi yaşanan günlerin ardından 15 Mayıs 1974'te çıkan genel afla beraat edenler, idamdan müebbette, müebbet hapisten 20-30 yıl mahkumiyetlere mahkum edilenler... Ardından 12 Eylül 1980, birinin bitmeden diğerinin başladığı darbeler dönemi, Türkiye… Evlatları kaybeden anaların hakkını asla helal etmeyeceği, edemeyeceği vatan toprağı burasDev.

Aysel Sağır karşısına çıkan bu siyah beyaz fotoğrafta bulunan bütün isimlerin hikâyelerine bir bakayım deyince, kendisini Türkiye solunun tarihinin içerisinde bulmuş. Sağır, tüm dünyayı ayağa kaldıran '68 hareketinin Türkiye'de nasıl karşılandığını, sürecini, bedellerini ve sonuçlarını; Sağmalcılar Cezaevi'nden 1972 yılında geçen ve bu siyah beyaz fotoğraf karesine girip, hikâyesini anlatmayı kabul eden kadınlarla konuşmuş. Onların kendi anlatımlarıyla hikâyelerini yazıya dökmüş. Satır aralarındaki hikâyeleri tamamlamak için dönemin siyasetini anlatan kitaplardan, gazete yazılarından, mahkeme tutanaklarından alıntılar yapmış, mahkûmlar arasındaki mektuplaşmaları yayınının içerisine dâhil etmiş. Kitapta '68 dönemi siyasi ortamın içerisinde bir şekilde olan kadınların tanıklıklarının yanı sıra özeleştirileri, bugünlerde neler yaptıkları ve bugünün siyasetine bakış açıları da yer alıyor.  Bugün artık hayatta olmayan kadınların hikâyeleriyse konuşan bütün kadınlar tarafından kitap boyunca anlatılıyor. Sağır kitabıyla tam da zamanında hafıza tazeliyor. Olanın olduğu gibi anlatıldığı Bizi Güneşe Çıkardılar’da ayrıca Sevgi Soysal'ın Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu kitabından da alıntılar var. İnsan dönüp tekrar okumak istiyor.

Okurken içinizin sızladığı, öfkelendiğiniz ve aslında hiçbir şeyin değişmediği bir coğrafyada yaşadığınıza inandığınız bir sürü an oluyor. Hikâyelerin hepsi çok dramatik ama bütün o dramın içerisinde hapishanelerde kurdukları hayatlarında kendilerine öğrenme ve isyan etme gücü bulanlar yine aynı kadınlar. Mahkûmluk sürecinin insanı nasıl değiştirdiğinden ve her halükarda ayakta kalınabildiğini anlatılıyor. Türkiye solunun kadınları hapishanelerde karşılaştıkları adi suçlularla tanışınca ya da merkez cezaevleri dolduğu için Anadolu'daki cezaevlerine gönderildiklerinde, solun halk için yaptığını dile getirdiği hareketlerde halkın her şeyden bihaber oluşunu ve sahip oldukları üst bakışla ülkede bir şeyleri değiştirmenin ne kadar zor olduğunun farkına varıyorlar.  

Yıllardır gazetecilik yapan Aysel Sağır, hazırladığı kitapla bir ülkenin, bir devletin kendi çocuklarına neler yapabildiğini bir kez daha hatırlatıyor. O günden bugüne baktığınızda aslında devletin başında kim olursa olsun iktidarın politikasının biat dışında bir şey olmadığını fark ettiriyor insana. Hâlâ senin gibi düşünmeyene öteki ve hâlâ yıkılabilir devlet korkusu. Yine de insanların birbirlerine nasıl sarıldıklarını ve nasıl kolladıklarını, başlarına ne gelirse gelsin yardım etmek için ellerinden geleni artlarına koymadıklarını okudukça kendinizce sahip çıkabildiğiniz insani bir tarihin olması umut oluyor.