Gündem

Yaşamına son veren işçiler için HDP'den araştırma önergesi

"2017'nin ilk on ayında 71 işçi intihar etti"

22 Kasım 2017 14:55

HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Türkiye'nin iş cinayetlerinde dünyada ilk sıralarda geldiğini söyleyerek, Meclis'e İşçi İntiharlarını Araştırma Önergesi sundu. Türkiye’de, 2017 yılının ilk on ayı sonunda 71 işçinin intihar ederek yaşamına son verdiğine dikkat çeken Dora'nın sunduğu önergede, "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) 2013, 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleşen toplam 99 işçi intiharına karşın, yalnızca 2017 yılının kasım ayına kadar geçen sürede 71 işçinin intihar ederek yaşamına son verdiğini açıklamıştır" bilgisine yer verildi.

Erol Dora’nın gurubu adına hazırladığı İşçi İntiharlarına İlişkin Araştırma Önergesi şöyle:

İntihar, bir canlının, neticesinin ölüm olacağının bilincinde olarak, kendisinin ölümüne yol açacak bir eylem yapmasıdır. Risk faktörleri arasında, majör depresif bozukluk, bipolar bozukluk, kişilik bozuklukları gibi zihinsel hastalıklar, alkolizm ve madde bağımlılığı bulunmaktadır. Bireyin kendisine yönelik bir saldırganlık hali olan intihar davranışı, birçok şiddet davranışının aksine her yaştan kişiyi etkilemekte olup, bireyin bilerek ve isteyerek hayatına son vermesi olarak da tanımlanabilir.

Türkiye’de intihar istatistikleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından tutulmaktadır. 07 Haziran 2017 tarihinde TÜİK tarafından kamuoyuyla paylaşılan Ölüm İstatistikleri, 2016 araştırmasının sonuçlarına göre; Türkiye’de ölümle sonuçlanan intihar sayısı revize edilen 2015 yılında 3 bin 246 iken, 2016 yılında bu rakam 3 bin 64 kişi olarak gerçekleşmiştir. İntihar edenlerin yüzde 76,1’ini erkekler, yüzde 23,9’unu ise kadınlar oluşturmuştur.

Yüz bin nüfus başına düşen intihar sayısını ifade eden kaba intihar hızı, ülkemizde 2015 yılında yüz binde 4,15 iken 2016 yılında yüz binde 3,86’ya düşmüştür. Diğer bir ifade ile 2016 yılında her yüz bin kişiden yaklaşık dördü intihar etmiştir.

TÜİK verilerine göre ülkemizde intihar oranı, ilkokul mezunu yurttaşlarda, ergenlik dönemindeki çocuklarda/gençlerde ve erkeklerde daha yüksektir. Ancak son dönemde, borç kaynaklı intiharlarda ve eğitimli-meslek sahibi bireylerin intiharlar oranlarında görülen artış kaygı verici düzeydedir.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) 2013, 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleşen toplam 99 işçi intiharına karşın, yalnızca 2017 yılının kasım ayına kadar geçen sürede 71 işçinin intihar ederek yaşamına son verdiğini açıklamıştır. Yine İSİG raporlarına göre, 2016 yılında gerçekleşen işçi intiharı sayısının ise en az 90 olduğu kaydedilmektedir.

Türkiye’de gerçekleşen işçi intiharlarında sadece 2016 yılında önceki üç yılın toplamının üzerine çıkılmıştır ve 2017 yılının ilk on ayında ilgili rakam ne yazık ki 70 sayısını aşmıştır. Kamuoyuyla paylaşılan bu rakamlar oldukça üzücüdür ve ivedilikle bu konunun üzerine gidilmelidir.

İşçi intiharlarında başı çeken temel nedenin ekonomik darboğaz olduğu; raporlara yansıyan verilere göre ise intiharların büyük kısmının borçlar nedeniyle gerçekleştiği; işsizlik ve mobbing ( işyerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma, dışlama, gözden düşürme ) faktörlerinin de işçi intiharlarında büyük payı olduğu vurgulanmaktadır.

TÜİK, İSİG ve DİSK-AR’ın verileri birlikte incelendiğinde, Türkiye’de son dört yılda 6 bin 500’e yakın işçi iş kazalarında hayatını kaybetmiştir. Öte yandan son üç yılda yaşanan intihara bağlı işçi ölümlerinin bilinen işkollarındaki dağılımı incelendiğinde; Ticaret, Büro ve Eğitim işkolunda 23, Savunma ve Güvenlik işkolunda 15 ve İnşaat işkolunda 11 işçi maalesef intihar ederek yaşamına son vermiştir.

Ölümlü iş cinayetlerinde dünyada ilk sırada yer alan Türkiye’de, 2017 yılının ilk on ayı sonunda 71 işçinin intihar ederek yaşamına son vermesi, son dönemde işçi sınıfından bireylerin geleceğe dair büyük bir umutsuzluk ve belirsizlik içinde olduğuna işaret etmektedir. Bu durumun üzerine ivedilikle gidilmeli ve bu konu derinlemesine araştırılmalıdır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması elzemdir.