Eğitim

"Velilerin yüzde 73'ü çocuklarının okulda bulunduğu saatlerde, güvenliğinden endişe duyuyor"

'Okul Güvenliği' projesinin yaratıcısı, Öğretim Görevlisi Osman Öztürk konuştu

21 Ağustos 2017 10:41

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Osman Öztürk "Velilerin yüzde 64’ü çocuklarının okul yolundaki güvenliğinden, yüzde 73’ü, çocukların okulda bulunduğu saatlerde güvenliğinden endişe duyuyor" dedi.

Türkiye’de ilk kez hayata geçen “Okul Güvenliği” projesinin yaratıcısı, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Osman Öztürk, BirGün'den Meltem Yılmaz'a konuştu.

İzmir’de gittiği kreşin servisinde unutularak can veren Alperen’in ölümünün, Türkiye’de okul güvenliğinin olmadığını bir kez daha hatırlattığına dikkat çeken Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Velilerin yüzde 64’ü çocuklarının okul yolundaki güvenliğinden, yüzde 73’ü, çocukların okulda bulunduğu saatlerde güvenliğinden endişe duyuyor. İzmir’de yaşanan olaya baktığımız zaman da, servi standartlarına sahip olmayan bir araç söz konusu, sürücünün de belgesi yok. Ne var ki okul müdürü konuya karşı ilgisiz olduğu gibi, yetkililer tarafından herhangi bir denetim ve eğitim yapılmamış, dahası aileler ile okul arasında bir iletişimsizlik söz konusu.”

Öztürk, okullarda şiddet olaylarının da giderek yaygınlaştığına dikkat çekerek, şöyle devam etti:


“Okulun içinde öğrencilerin birbirlerine uyguladıkları ve “akran zorbalığı” dediğimiz şiddet çeşitleri, giderek daha fazla yaygınlaşan bir sorun haline geliyor. Öğrencilerin bildirdiğine göre okulların yüzde 74’ünde fiziksel ve sözlü şiddet olayları yaşanıyor. Çocukların internet ortamında birbirlerine gönderdikleri kötü, aşağılayıcı, küçümseyici, tehdit edici mesajlar, pornografik bir takım yazışmalar da şiddeti tetikliyor. Okullarda şiddet nedenlerinin ilk sırasında, çocuğun ailesinden değerler eğitimini olmayışı geliyor. İkinci sırada, okulun bulunduğu toplumsal ve kültürel çevre geliyor. Üçüncü sırada, ailelerde şiddet olaylarının yaşanıyor olması.”

»İzmir’de gittiği kreşin servisinde unutularak can veren Alperen’in ölümü hepimizi derinden sarstığı gibi, Türkiye’deki okul güvenliğine dair var olan soru işaretlerini de artırdı. Siz bu alanda ilk ve en önemli çalışmalara imza atan isim olarak, Türkiye’de okul güvenliğinin ne durumda olduğunu düşünüyorsunuz?
Okul güvenliği deyince, çocuğun okula gitmek üzere ulaşımı ile başlayan, okulda eğitimlerini tamamladıktan sonra yine evlerine gidişiyle son bulan bir süreç. Bir başka deyişle servislerin güvenliğinden okulun fiziki ve mimari yapısına, kantinde hijyen koşulları, gıda güvenliği, acil durum yönetişimine ve hatta ziyaretçi güvenliğine kadar bir zinciri kast ediyoruz. Türkiye’de okul güvenliği ne yazık ki sorunlu. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki, velilerin yüzde 64’ü çocuklarının okul yolundaki güvenliğinden, yüzde 73’ü, çocukların okulda bulunduğu saatlerde güvenliğinden endişe duyuyor, yüzde 52 okulu güvenli bulmuyor. Okulların içinde de güvenlik algısı çok zayıf. Öğretmenlerin sadece yüzde 7’si güvenlik konusunda eğitimden geçmiş durumda. İzmir’de yaşanan olaya baktığımız zaman da, servis standartlarına sahip olmayan bir araç söz konusu, sürücünün de belgesi yok. Ne var ki okul müdürü konuya karşı ilgisiz olduğu gibi, yetkililer tarafından herhangi bir denetim ve eğitim yapılmamış, dahası aileler ile okul arasında bir iletişimsizlik söz konusu.

»Ulaşım güvenliğinde en büyük sıkıntılar ve yapılması gerekenler nelerdir?
Bugün Türkiye’deki servis araçlarının birçoğu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu yönetmeliklere uygun değil. Oysa Belediyeden ruhsat almış, sürücü federasyonlarına üye olmuş, araç koltukların ve pencerelerin standardı yönetmeliğe uygun olan araçlar olması gerekiyor. İkinci olarak; sürücülerin de servis araçlarını kullanabilmeleri için gerekli olan belgelere sahip olması lazım. Ancak Türkiye’de sürücülerin birçoğu eğitimsizlikten ve denetimsiz, gerekli belgelere sahip değil, servis kullanırken olumsuz durumlara neden olabiliyor. Örneğin küfürlü konuşmaları, şiddet içerikli davranışları, öğrenciler üzerinde tedirginlik ve korkuya neden oluyor. Bir öğrencinin okul başarısını bire bir etkileyecek bir durumdan söz ediyoruz. Çünkü bu çocuklar okula gittiklerinde, servislerde yaşadıkları bu olumsuz durumlar nedeniyle derse odaklanamıyorlar. Derslere girmeyen, okuldan kaçan, okula yabancılaşan ve sonuç itibariyle de derslerinde başarısız olan çocuklar haline dönüşüyorlar.

»Bir sonraki adımda ne var?
Öğrencinin okula iriş çıkışında onu karşılayan görevli. Yine Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, okulların yüzde 61’inde güvenlik görevlisi bulunmuyor. Ve şu anda Türkiye’de okullara baktığımızda, okul kapılarında maalesef yasal yetkisi olmayan, herhangi bir güvenlik farkındalığı olmayan kişiler tarafından, okul güvenlik görevlisi veya danışma görevlisi şeklinde görevlendirmeler yapılıyor. Bu kişilerin bir güvenlik algısı ya da güvenlik yönetişimi yok, acil durumlarda nasıl davranacaklarına dair eğitimleri, bilgileri yok. Okuldaki yetkili kişinin kendi çevresinden tanıyıp görevlendirdiği kişiler giriş ve çıkışlarda güvenliği sağlıyor.

»Şiddet olayları okul güvenliğinde nasıl bir yer kaplıyor?
Çocukların “okul iklimi” dediğimiz ve öğrenci, öğretmen ile okul çalışanlarının kendilerini psikolojik ve sosyal açıdan güvenli hissettiği bir iklimde eğitime odaklanmaları gerekiyor ancak bu durum ne yazık ki giderek zorlaşıyor. Çocukların okulun içinde birbirlerine uyguladıkları ve “akran zorbalığı” dediğimiz şiddet çeşitleri, giderek daha fazla yaygınlaşan bir sorun haline geliyor. Öğrencilerin bildirdiğine göre okulların yüzde 74’ünde fiziksel ve sözlü şiddet olayları yaşanıyor. Çocukların internet ortamında birbirlerine gönderdikleri kötü, aşağılayıcı, küçümseyici, tehdit edici mesajlar, pornografik bir takım yazışmalar da şiddeti tetikliyor. Okullarda şiddet nedenlerinin ilk sırasında, çocuğun ailesinden değerler eğitimini olmayışı geliyor. İkinci sırada, okulun bulunduğu toplumsal ve kültürel çevre geliyor. Üçüncü sırada, ailelerde şiddet olaylarının yaşanıyor olması.

»Yıllardır, okul önlerinde uyuşturucu satıldığını konuşuruz ancak kazanan yine satıcılar olmuş olacak ki, uyuşturucu kullanım yaşı ilkokula kadar düştü Türkiye’de. Bu sorunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birleşmiş Milletler’ in yayınladığı uyuşturucu raporlarına da baktığımız zaman, dünyada 250 milyon civarında uyuşturucu kullanan insan var. Ama Türkiye şu anda yine Avrupa Birliği raporuna göre, özellikle genç ölüm olaylarında ilk sıralarda. Bu tabii ki çocuklarımızın geleceği için korkunç bir durum. Acilen yapılması gereken, Türkiye’de okulların çevresinde güvenliğinin polis dışında, okul kolluk gücü ve diğer sağlık birimleri tarafından da desteklenmesi. Koordine olması lazım. Bölük pörçük çalışmalarla bunu başaramıyoruz. Şu anda Türkiye’de en çok kullanılan uyuşturucu bonzai. Geçen yıl ülkemizde tahminen 43 bin çocuğumuz uyuşturucu kullanmaktan işlem gördü. Bunlar hep okul çağındaki çocuklar ve sayı giderek artıyor.

»Bütün bu anlattıklarınızdan anladığım, Türkiye’nin eğitim alanında uluslararası arenadaki başarısızlığında okul güvenliği eksikliğinin de çok önemli bir payının olması.
Kesinlikle, değerlendirme yaparken, çocukların derste aldığı bilgileri değil, o okul güvenliğinin çocuklar üzerindeki etkisini de sorgulamak lazım. Burada ilk sırada öğrencilerde akademik beklenti çıkıyor. Yani okulda başarıya ulaşmak istiyor. İkinci sırada da okulun güvenli olmasını istiyor.

»Sizin bu hazırladığınız okul güvenliği projesi neyi içeriyor ve öngörüyor?
Her okul ayrı sorunlar taşıyor. Biz, okulun fiziksel, sosyal ve psikolojik ortamını araştırarak, risk haritasını çıkartıyoruz. Sonrasında, Bahçeşehir Üniversitesi ile de oluşturduğumuz iletişim içerisinde, onlardan eğitimci desteği alarak merdivenlerin yüksekliğinden, keskin uçlu objelere kadar pek çok konuda eğitim veriyoruz. Bir de ülkemizin yüzde 98’ i deprem kuşağında. Ve özellikle İstanbul’da şu anda büyük bir deprem bekleniyor. Peki okullarımızda deprem bilinci nasıl? Deprem anında nasıl davranmaları gerektiği ve deprem sonrasında neler yapılması gerektiğine dair okullarımızda ciddi yönde çalışmalar yapılmalı. Ailelere yönelik çalışmalar yapılmalı. Bunun dışında, yangın anında, yangın merdivenlerimiz maalesef sanki çocuklar buradan kaçacakmış veya dışarıdan birisi girecekmiş gibi kilitli tutuluyor. Bunların önüne gelişi güzel eşyalar konuluyor. Bunların denetlenmesi lazım. Yanı sıra, okullarda yangın söndürme tertibatları çalışıyor mu? Yaptığımız çalışmaların da ışığında, maalesef birçok okulda alarm ve yangın söndürme sistemlerinin yeterli şekilde çalışmadığını gördük.