Alman basınında, iki gazeteci hakkında açılan vatana ihanet soruşturması geniş yer tutuyor. Gizli belgeleri yayınladıkları gerekçesiyle gazeteciler hakkında açılan soruşturma durduruldu, ancak konu hala manşetlerde. Tagesspiegel gazetesi, gazetecilikle ilgili düzenlemelerin gözden geçirilmesini istiyor:
“Gazeteciler, Anayasayı Koruma Dairesi’nin sosyal ağların daha fazla gözetleme planına ilişkin gizli belgeleri internette yayınlayarak vatana ihanet etmedi. Gazeteciler olayı gün yüzüne çıkarmak istiyordu. Vatan, bundan dolayı zarar görmüş değil. Vatan, bu tür haberler engellenmek istendiği için daha fazla zarar görüyor. Bu, anayasa uyarınca basın özgürlüğü ve fikir özgürlüğü açısından bir ihanet olarak adlandırılabilir. Bu vesile ile vatana ihanet suçunun unsurları gazeteciler açısından anayasadan çıkarılmalıdır. Aksi halde bu her zaman böyle devam eder.“
Die Welt gazetesi ise devlet kurumlarının kriz yönetimini eleştiriyor:
“Federal Başsavcılık, İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nda anayasaya sadık bir personelin bulunduğundan yola çıkarsak, sözde ya da gerçek bir vatan hainliğine karşı tepkide soğukkanlılığın eksikliğine ve trajik boyutlara ulaşmış bir bilinçsizliğe tanık olmaktayız. Hükümetin ve federal başsavcılık kriz yönetimine hakim değil, bu istihbarat servisinde çalışan Almanlar için de geçerli…“
Nürnberger Nachrichten gazeteside ise şu satırları okuyoruz:
“Birkaç üst düzey yetkili ve politikacının ne olduğu, netzpolitik.org skandalında daha iyi ortaya çıktı. Başsavcı Range’yi haftalar önce başlattığı soruşturma konusunda uyardığını söyleyen Adalet Bakanı Maas, bu soruşturmayı engelleyecek siyasi cesareti ise ortaya koyamadı. Başbakanlık, gizli servislerin kontrolünden sorumlu tek kurum değil. Herkes şimdi Range’nin bu dikkat çeken çevikliği ile arasına mesafe koyuyor. Berlin’de bu skandalın herkes için ne denli tehlikeli olabileceği anlaşıldı…“
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi de Yunanistan'daki ekonomik krizle ilgili bir yoruma yer vermiş. Borsanın referandum sonrası ilk işlem gününe dikkat çekilen yorumda şu satırları okuyoruz:
“Avrupa’nın savaş sonrası tarihinde Aleksis Tsipras gibi hiçbir başbakan, bu kadar kısa süre içinde böylesine büyük bir ekonomik zarara neden olmadı. Tsipras, düşüncesizce ilan edilen gereksiz bir referandumla haziran ayı sonunda borsanın da beş hafta boyunca kapalı kalmasını beraberinde getiren bir banka krizine yol açtı. Zorunlu aranın ardından ilk işlem gününde borsa kapitalizmi 7 milyar eurodan fazla parayı havaya uçurdu.“
