Kültür-Sanat

Vardiya Venedik'te devam ediyor: Eleştirel Medya Olarak Mimarlık

Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu'na giden 4. Vardiya anlatıyor...

21 Temmuz 2018 05:06

T24 & İKSV

26 Mayıs-25 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen 'Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi'nin teması 'serbest mekân'. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu yürüttüğü Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü Kerem Piker yapıyor. Piker'in küratörlüğündeki 'Vardiya' kapsamında dünyanın dört bir yanından mimarlık öğrencileri Venedik'i ziyaret edecek, paylaşacak, üretecek ve bienali deneyimlemenin yanı sıra onun bir parçası haline gelecek. 10’ar kişilik gruplar halinde Venedik’e gelen her bir 'vardiya', ayrı bir konuda atölyeler gerçekleştirecek. Vardiya’ya katılan öğrencilerin yaptıkları işleri, öğrenciler, küratör ve atölye yürütücüleriyle gerçekleştirilen söyleşileri ve Vardiya’dan haberleri cumartesi günleri T24’te okuyabilirsiniz…

Dünyanın en önemli mimarlık etkinlikleri arasında yer alan Venedik Bienali’nin Türkiye Pavyonu, Vardiya projesi ile takipçilerinin karşısına çıkıyor. Haftalar geçtikçe, Venedik’te giden ‘Vardiya’lar projelerini tamamlıyor ve bienalin ilk haftasına karşımıza çıkan bez çadırlar ve çadırların içinde yer alan kısa filmler yerlerini Vardiya öğrencilerinin işlerine bırakıyor.  

İşte bu kapsamda Venedik’e giden 4. Vardiya da projesini tamamladı. “Eleştirel Medya Olarak Mimarlık” atölyesi kapsamında, katılımcılar bienalin ana sergileri ve ülke pavyonlarını birlikte gezme, düşündürdüklerini tartışma ve yorumlama imkanı buldular. Farklı ülkelerden gelen, mimarlık eğitiminin farklı aşamalarında bulunan katılımcılar, özellikle bienalin ana teması olan "serbest mekan" kavramını mercek altına alarak, yönettikleri ortak Instagram hesabında gözlem ve eleştirilerini yayınladılar.

Öğrenciler, 4. İKSV İstanbul Tasarım Bienali yardımcı küratörlerinden ve atölyelerinin yürütücülerinden Nadine Botha başta olmak üzere, küratör Jan Boelen ve bienal katılımcıları, Pınar Yoldaş, Okay Karadayılar, Ali Taptık (ONAGÖRE) , Studio Folder, Ali Murat Cengiz ve SULSOLSAL ile sanatçıların tasarım pratikleri ve eleştirel pozisyonları üzerinden sohbet imkanı buldu.

Atölyeye dijital kritik olarak bağlanan Justin McGuirk, Vera Sacchetti ve dijital konuşmacı Andrew Kovacs, öğrencilerin sorularını yanıtladı ve kendi eleştirel pozisyonlarını paylaştı. Serbest mekan temasını çözümlemeye odaklanan katılımcılar, sınır, geçirgenlik, serbestliğin kutupları ve dereceleri gibi düşünceler eşliğinde Türkiye Pavyonu içinde kendilerine ayrılmış sergi alanını da dönüştürerek çalışmalarını tamamladı.

 

Vardiya’yı deneyimleyen öğrenciler anlatıyor…

Vardiya nasıl gidiyor?

Gökçe Demiral: Olabildiğince dolu, heyecanlı ve güzel!

İrem Uygur: Deneyerek, tartışarak, katılarak.

Tildem Kırtak: Eleştirel bir tartışma ortamı içerisindeyiz ve yapılan canlı yayınlar ile her gün yoğun geçiyor.

Eda Yetim: Oldukça güzel.

Eyüp Özkan: Yoğun ve hareketli.

Maya Sorabjee: Gerçekten güzel gidiyor. Pavyonun dışında ve içinde politika ile mimarlığa dair tahrik edici tartışmalar yapıyoruz - muazzam geçiyor. 

Hiç tanımadığın insanlarla üretim sürecine girmek nasıldı?

Gökçe Demiral: Her zaman için tanıdığın insanlarla çalışmaktan daha öğretici.

İrem Uygur: Tanıştığımız andan itibaren hiç tanışmamış olduğumuzu unuttuk. Ne kadar farklı ekollerden, coğrafyalardan gelmiş olsak da sanki hepimiz aynı yerden gelmişiz gibi anlaştık, yani karşılıklı anladık.

Tildem Kırtak: Tartışmayı seven, meraklı bir grup. Farklı düşüncelerle bir üretim yapmak zor bir süreç olmasına rağmen daha zengin bir üretim ortamı mevcut.

Eda Yetim: Vardiya süreci mimarlık okulundakine benzer bir tartışma ortamı hazırladı.  

Eyüp Özkan: Hiç tanımadıkları insanlarla beraber çalışmanın mimarlar için yeni bir durum olmadığını düşünüyorum. Zaten aynı programlarda okumuş dolayısıyla benzer deneyimler edinmiş insanlar olarak birbirimizin dilinden anlayan bir grup olduğumuzu söyleyebilirim.

Maya Sorabjee: Henüz bir şey üretmedik ama süreci planlamaya başladık. Şimdiye kadar ortaya çıkan fikirler heyecan verici ve güçlü potansiyel sahibi. 

Vardiya sürecinde öğrendiğin en önemli şey ne oldu?

Gökçe Demiral: Yaşanan her şey bir tecrübe. 3’üncü günümde diyebilirim ki hiçbir şey öğrenmemiş olacaksam bile çok şey öğreniyorum.

Eyüp Özkan: Bu soruyu ancak vardiyam bitince sağlıklı bir şekilde cevaplayabilirim.

Maya Sorabjee: Bienali ziyaret ettikten sonra, onların öğrenciler için büyük bir ilham kaynağı olduğunun ama onların pasif olarak tüketilmeyeceklerinin, onlara eleştirel gözlerle yaklaşılacaklarının ve eksiklikleri için değerlendirileceklerinin farkına vardı. Bir mimarla aynı şeyleri düşünmek zorunda değilsin!

Vardiya’nın mimarlığı yapı yapmanın ötesine taşıdığı yorumuna katılıyor musun? Mimarların, yapı tasarlamanın ötesinde bir konumları var mı, olmalı mı?

Gökçe Demiral: Bu hangi konumda bulunmak istediği ve buna göre kendini nasıl geliştirdiğiyle ilgili. Mimarlık eğitiminin kapsamlı yapısı başka dallarda uzmanlaşabilmeyi de kolayca beraberinde getiriyor.

İrem Uygur: Mimarlığın amacının yapı tasarlamak olmadığını fakültelerimizde eğitim görmeye başladığımızda kavradık. Mimarlığın tanımı için; yapı tasarımının ötesinde  -vardiya konumuza ithafta bulunarak- eleştirel bir medya diyebiliriz. Vardiya bu fikri destekleyen, var olmak için fiziksel sınırlara ihtiyacı olmayan bir proje.

Tildem Kırtak: Katılıyorum. Mimarlık -bir yapı tasarlamanın ötesinde- sürekli kendini yenileyen bir pratik, bir düşünme, eleştirme, alternatif tasarlama biçimleri sunan bir platform. Udyo eğitimlerimiz de bu böyle bir süreçte gerçekleşiyor. 

Eda Yetim: Mimarlık eğitimi dışındaki birçok branşta kendini gösterebilir ve onlara yön verebilir. Ancak mimarlığın araştırdığı mekansal potansiyelin ve kullandığı reprezentasyon metodları zaten barınak oluşturmanın ötesine geçer. Bence mimarlığın en büyük gücü ölçek gözetmeksizin mekansal ürünü ortaya koyabilmesi ve fizikselliği araç olarak kullanabilmesidir. 

Eyüp Özkan: Katılıyorum. Vardiya hem serginin içeriği hem de sergileme biçimiyle mimarlığın konvansiyonel uğraşlarını sorguluyor. Herhangi bir disiplinin sadece kendi alanıyla ilgilenerek ilerleyebileceğini sanmıyorum. Mimarların yapı tasarlama konumlarını sürdürebilmeleri ve iyileştirebilmeleri için dahi "mimari" konumlarını terk etmesi gerekiyor. 

Maya Sobjee: Ben, mimarların -iyi niyetli oldukları sürece- istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşünüyorum. Evet, herhangi bir şey ‘mimarlık’ olabilir ama, neyin yaratılıp neyin yaratılamayacağı sorusu da benim gözümde bir tartışma konusu. Biz öncelikle ürettiğimizin içeriğine odaklanmalı, sonra onu hangi alanda değerlendirmemiz gerektiğine karar vermeliyiz.

Venedik Mimarlık Bienali’nin bu seneki küratörü sen olsan hangi temayı seçerdin?

Gökçe Demiral: ‘Freespace’ kadar ucu açık bir konu seçmezdim büyük ihtimalle. Politik tartışmaları da oldukça vicdan rahatlatıcı bulduğumdan belki daha geleceğe dönük, kurgusal fütüristik bir şey seçebilirdim.

İrem Uygur: Bu sene için alternatif bir tema konusu düşününce aklıma ilk gelen "Future of Space" gibi bir tema fakat ‘Freespace’ bunu hali hazırda kapsıyor. Tema konusunda seçilen kelimelerin katılımcıların beyninde belli başlı imgeler yarattığını düşünürsek daha soyut ve belki de her insanda çok farklı imgeler canlandıran -"Free" sözcüğü gibi- daha güçlü kavramlar kullanılabilir: Özgür, bedava, sınırsız?

Tildem Kırtak: An institution of peace / barış enstitüsü

Eda Yetim: Hiyerarşi ve Representasyon

Eyüp Özkan: Mimarlık eğitimi. Tasarımının, temsilinin, sergilenmesinin ve eğitiminin girift bir ilişki olduğu bir disiplin ile ilgili düzenlenen bienal için eğitimin tema olarak seçilmemesini şaşırtıcı buluyorum.

Maya Sorabjee: Daha rahatsızlık verici bir konsept seçer, katılımcıların zorlayabilecekleri, daha odaklı ve yapıcı diyaloglar üretmelerini sağlardım. Belki neo-kolonicilikte mimarlığın rolü üzerine olabilir. Jenerik başlık, beklemede…

Döndüğünde ilk olarak ne yapmayı planlıyorsun?

Gökçe Demiral: Staj yaptığım XXI Dergisinde bienalle ilgili yazı yazmak (gülüyor).

İrem Uygur: Ara verdiğim ofis stajıma devam etmeyi (gülüyor).

Eyüp Özkan: Farklı pavyonlardaki ‘freespace’ kavramının mekansal temsilleri hakkında bir inceleme yazısı yazmayı planlıyorum. 


Venedik’te eleştirel medya olarak mimarlık

Jan Boelen: https://www.youtube.com/watch?v=eAROk7XWiDo

Pınar Yoldaş: https://www.youtube.com/watch?v=rV4w3x0-ytQ

Studio Folder: https://www.youtube.com/watch?v=olwblcUeSP4

Ali Murat Cengiz: https://www.youtube.com/watch?v=TEhtH_xXC-Q

ONAGÖRE: https://www.youtube.com/watch?v=WoTzU2YVzt8

Andrew Kovacs: https://www.youtube.com/watch?v=cnRB5wnJA5A