Ekonomi

Van Organize Sanayi Bölgesi Başkanı: Batı ve bölge illeriyle eşit rekabet koşullarımız yok

"Devletin pazar oluşturması ve eşit rekabet koşulları için vergi ve SGK'da yüzde 50 indirim yapması şart"

24 Mart 2017 16:54

Van Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanı Şemsettin Bozkurt, Batı ve bölge illeriyle rekabet imkanlarına değerlendirdi. "Eşit rekabet koşullarımız yok. Bu Cumhuriyet tarihinden bu yana süre gelen bir handikaptır. Yani devlet herkese eşit rekabet koşullarını sağlamak durumunda" diyen Bozkurt, "Devlet eşit koşullarda üretilemeyen ürünlerden eşit şekilde vergi ve SGK almamalıdır. Bunun için hem vergide hem SGK’da bölgemizdeki bu soğuk iklimlerdeki illerde sanayi ve üretim kültürünü geliştirmek için yüzde 50 indirim sağlaması gerekiyor" görüşünü dile getirdi. 

OSB Başkanı Şemsettin Bozkurt, T24’ün istihdam seferberliğine, Cazibe Merkezi Programı'na, Van OSB’nin güncel durumuna dair sorularını yanıtlayarak, taleplerini dile getirdi. Bozkurt’a yönelttiğimi sorular ve yanıtları şöyle:

Cazibe Merkezi Programı ile birlikte istihdam seferberliği başladı. Programın ekonomik gidişata katkısı ne olur?

Cazibe Merkezi Programı’nın başlamasıyla beraber hem yurtiçinden hem de yurtdışından özellikle Van’a ciddi bir yatırımcı akını başladı. Cazibe Merkezi Programı istihdam için çok önemli bir programdır. Teşviktir. İstihdam seferberliği ise artı bir istihdam konusu Cazibe Merkezi Programı’yla herhangi ilgisi yok. Ülkemizde hızla büyüyen bir nüfus oranımız bulunmaktadır. Küresel ve yerel ekonomik sıkışmadan dolayı artan işsizlik var. İstihdam seferberliği bunu gidermek içindir. Türkiye’nin gerçek işsizlik oranı yüzde 19.2 civarındadır. 

Van’da işsizlik oranı ne düzeyde? 

Elimizde çok somut veriler olmamakla birlikte Van’da yüzde 30 civarındadır. Biz iş gücüne katılım sağlayan ve son dönemde işsiz kalan, iş için başvuranların bilgisine bakıyoruz tabi. Fakat kentimizdeki işsizlik oranı Türkiye’deki işsizlik oranın çok çok üzerinde olduğu kanaatine şöyle varıyoruz. Bütün cafe ve okey salonlarımız işsiz gençlerle dolu. Bunların hepsi 25-30 yaş arası ve eğitimli çocuklar. Onun için Cumhurbaşkanımızın bu anlamda artı bir seferberlik çağrısı oldu. Biz de bölgemizde sıkışan ekonomiden hareketle Cazibe Merkezleri Programı kapsamındaki teşvikleri bir mesnet olarak gerçekleştirerek, daha yüksek düzeyde katılım sağlayacağımızı söyledik. 

Programın açıklanması ve Cumhurbaşkanın çağrısının ardından Van OSB’ye kaç yatırımcı başvuru yaptı?

4 Eylül’den 1 Şubat’ta kadar toplam 107 başvuru yapıldı. 107 başvurunun talep edilen toplam bedeli 1 milyar TL’dir. Toplam istihdam taahhüdü ise 11 bin kişidir.

Teşvik paketiyle ilgisi olmayan bir Alman firması yatırım için Van’a geldi, bu süreci anlatır mısınız? 

Evet Van’a gelen Alman firması dünyada bilinen Atlas markasıdır. İş makineleri üreten bir firma. Bu firmayla dolaylı diyalog kuruldu. Ve daha sonra Atlas Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Van’a geldi. Vekilimiz, valimiz ve bizim de hazır bulunduğu bir toplantıda bizlere bazı sorular yöneltti. Bizde o sorularının yanıtlarını verdik. Ben kendisine Van’ı neden tercih ettiklerini ve kendilerini cezbe edenin ne olduğunu sordum. Bana, Van’ı pazar açısından önemli bir merkez olarak gördüklerini ve 500 kilometre çizdiğinizde aynı anda 6 ülkeye rahatlıkla ulaşabilen bir kent olması, genç nüfusun yoğun olması ve Almanya’da yaşayan Vanlıların girişimleriyle Van’a ilgi duyduğunu söyledi. Burada bir dönüşüm sağlamak istediğini ve amacının kentteki genç ve nitelikli insan kaynağını Alman iş disiplin tekniğiyle Almanya’da eğiterek buraya getirmek olduğunu ifade etti. Burada üreteceği iş makinelerinin yüzde 70’ini ihraç etmek istediğini yüzde 30’nda yurtiçi ihtiyaçlarını karşılamak için üretmeyi düşündüğünü vurguladı. Firmanın herhangi bir krediye ihtiyacım olmadığını ve yatırım yapma kararı aldığını fakat firma taleplerinin olduğunu söyledi. Kesinlikle bürokrasiyi sevmediklerini ve bürokrasiye takılmak istemediklerini önemle bir kaç defa vurguladı. Fabrikası için 50 bin metre karenin kendisine yeteceğini, başlangıç olarak 150-200 kişiyi istihdam edeceğine dair bilgilendirme yaptı. Biz bu talebi karşılayabiliriz.

Alman firması taleplerini illeti ve bir mutabık sağlandı. Peki start için tarih verildi mi? 

Yatırım için karar verdiğini ve hemen yatırım yapmak istediğini söyledi. Ama bürokrasi konusuna bakacağını söyledi. Fakat hangi koşullarda yatırım yapacağına dair taleplerini içeren bir raporu bizlere göndereceğini ifade etti.

Cazibe Merkezi Programı’nın içinde yatırımcıya kolaylıklar var, programda eksik gördüğünüz noktalar var mı?

Öncelikle dünyada ekonomik kalkınma paketlerinin yanında demokratik paketler de açıklanıyor. Ülkemizde de ekonomik paketlerin yanında demokratik paketlerin de açıklanması lazım. İnsan yaşamında hak ve özgürlükler anlamında. Bu iki faktör birbirini besleyen faktörlerdir. Ekonominin gelişmesi için mutlak süratle özgürlüklerin ve demokrasinin de at başı gelişmesi lazım. Bununla beraber Cazibe Merkezi Programı’na büyük anlam yüklüyoruz. Bölgemizde ciddi bir yatırım gerçekleştireceğine, ekonomik canlılık ve ciddi bir istihdam yaratacağına inanıyoruz. Dünyanın birçok yerinde bu tür paketler yeniye ve büyüye yönelik olarak açıklanır. Fakat bizim bölgemizde Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana mevcut sistemi nasıl iyileştirebiliriz diye bir teşvik ortaya çıkmadığı için bölgemizde sanayicilik kültürü gelişmiyor maalesef. Bu hep göz ardı edilen bir konudur. Biz bunu hem OSB mevzuatına göre hem de bölgenin gerçekliğine uygun bir şekilde formalize ettik. Cazibe Merkezi Programı’nın artı olan yanlarıyla birlikte, bölge koşullarına uygun olmayan yanları da var. Mevcut ve yeni bütün yatırımlarda öngörülen sabit 2 milyon TL yatırım tutarı şartı hem bina, tadilat, kapasite artırımı hem de makine için olabilir. Bunların hepsi olabilir mümkündür. Ama 2 milyon TL alt limiti ve 30 kişilik istihdam bu bölge koşullarında mevcut yatırımcının yararlanabileceği koşullar değil. Daha çok 10 milyona yakın yatırım yapmak isteyen firmalar için faizsiz inşaat, makina ve işletme kredisinin yarısının faiz destekli olması çok cezbe edici bir şeydir. Zaten küçük imkan ve küçük sermayelerle kurulan işletmelerimizin birçoğunun kurulum maliyeti zaten 2 milyon civarındadır. Dolaysıyla 2, milyon kapasite artırımına gidebilecek durumları yok. OSB mevzuatındaki iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı koşulu 10 kişilik istihdamdır. Burada alt limit 30 diye geçiyor. Biz 10 kişilik istihdam şartına 10 artı 10 kişilik istihdam önerisiyle gittik Kalkınma Bakanlığı’na, bunu Başbakanımıza ve Cumhurbaşkanımıza da sunduk. Bu da yüzde yüz istihdam hedefi demektir. Bütün sanayicilerimizle bir araya geldik ön plana çıkan formül bu oldu. Bu formül hakikaten istihdamı yüzde yüz artıracak, yatırımları da büyütecek ve yeni gelecek olan yatırımcılar için de ortam cazip halene gelmiş olacak. Sabit yatarım koşullar mevcut yatırımcılar için ortadan kaldırılarak, sadece işletme kredisi babında artı 10 kişilik istihdamla 2 milyon TL faizsiz işletme kredisinin verilmesi durumunda mevcut sanayicilerin işlerini canlandıracaktır. Fakat sürdürülebilirlik için bu da yeterli olmayacak. Bu sadece can suyu olacak. Firmaların kaynağa ulaşması için ciddi engeller var. Buna erişe bilecek çok az firma var. Bunu da sicil kaydı aramaksızın küçük firmalara 2 milyon TL büyük firmalara da ihtiyacına göre faizsiz işletme kredisinin verilmesini talep ettik. Tabi 10 kişilik istihdam şartıyla. Benim önerdiğimizin devlete bir yük getirmiyor. ve hemen istihdam sağlıyor. Şuan bizim birçok fabrikamız yüzde 50 kapasiteyle çalışıyor. Yüzde 50 ile çalışan fabrikalarımızın yüzde yüz kapasiteyle çalıştırmak için de bizim önerimiz çok makul.

Neden yüzde yüz kapasite değil de yüzde 50 kapasite ile işletmeler çalışıyor? 

Şimdi verdiniz krediyle bazı fırsatlar sundunuz mevcut yatırımcılara bazı kolaylıklar sağladınız ve yatırımcı kaynağa ulaştı. Fakat kaynağa ulaşmak yetmiyor. Ne lazım buna bir de pazar lazım. Mevcut sanayicilerimiz neden yüzde 50 ile çalışıyorlar? Bölgede güvenlik sorunu var. Bölgede demokratik reformların devamından yana bir beklenti var. Bu güvenlik ve demokratik adımların ekonomik adımlarla beraber atılması algısı bir tedirginlik yaratmış ve pazarda bir sıkışıklık yaratıyor. Sadece bununla da tanımlarsak Van için eksik olur. Bölgemiz soğuk olması hasebiyle 12 ay pazar bulamıyor. Pazar bulamadığı için de üretim hacimleri düşüyor. Güvenlik, iklim sıkıntısı var. Dünyada da küresel ekonomik kriz var. Bizim bölgemizde bu katmerli bir şekilde yaşanıyor. Kapasitelerin boş olması buna bağlı. En çok bizim bölgemiz riskli bölgeler arasında değerlendiriliyor. Aslında reel durum bu değil. Mesela 2016 yılının haritasını önüme koyup güvenlik açısından riskli bölgelere baktığımda bölgemizin Ankara, İstanbul ve Kayseri kadar güvenlik riskimiz yok. Bu algıyı değiştirmek için Van Organize Sanayi Bölgesi olarak çalıştık ve başarılı olduk. Çok ciddi bir yatırımcı teveccühü gerçekleşti. Şimdi finansa ulaştık. Sürdürülebilirlik görevini yapmak devlete düşüyor. Sürdürülebilirlik için ciddi bir pazar oluşturmalı. Yani sağlık, eğitim üsleri ve veri merkezleri inşa edilecek. Hakeza fabrikalar inşa edilecek. Bu süreçte ciddi bir ekonomik canlılık olacak. Bu ekonomik canlılık içerisinde de devletin Van’da Van ürünlerini, Diyarbakır’da Diyarbakır ürünlerini teknik şartnameleri koyup kullandırılmasını teşvik ve zorunluluk hale getirmesi getiriyor. Biz bu önerilerle gittik Ankara’ya. Cazibe Merkezleri Programı belli ve dönemsel bir program. Bölgemizin sanayi kültürünün gelişmemesinin tarihsel süreçlerine baktığımızda altında farklı nedenler de yatıyor. Bu nedenlerden en önemlisi de bölgemizin ham madde yataklarına uzak olması ve iklim olarak sert bir coğrafyaya sahip olmasıdır. Bu durum bizim diğer sanayi rakiplerimizle rekabet etme şansımızı bırakmıyor. Mesela Antep’le, Batman’la ve Diyarbakır’la sanayimizi kıyasladığınız zaman burada üretilen bir ürünün bu illerle rekabet etme şansı yok. Onlar 12 ay üretim yapıyor. Biz 8 ay üretim yapıyoruz. Biz gider maliyetlerimizi 8 böldüğümüz zaman bir ürünün maliyeti bizde bir buçuk TL ise bu ılıman bölgelerde bir TL’dir. Dolaysıyla Kayseri’nin, Antep’in ve Elazığ’ın ürünleri bizde rahatlıkla satılabiliniyor. Fakat bizim ürünlerimiz bu kentlerde satılmıyor maliyetinden dolayı. Bu Cumhuriyet tarihinden bu yana süre gelen bir handikaptır. Yani devlet herkese eşit rekabet koşullarını sağlamak durumunda.

Eşit rekabet koşulunuz yok mu?

Demin dile getirdiğim nedenlerden dolayı eşit rekabet koşullarımız yok. Bu nasıl sağlanabilir. Şimdi bizim bölgeyi ılıman yapamayacağımıza göre, pazarları ve ham maddeyi bölgemize getiremeyeceğimize göre, devlet eşit koşullarda üretilemeyen ürünlerden eşit şekilde vergi ve SGK almamalıdır. Bunun için hem vergide hem SGK’da bölgemizdeki bu soğuk iklimlerdeki illerde sanayi ve üretim kültürünü geliştirmek için yüzde 50 indirim sağlaması gerekiyor. Bunun sağlanması durumunda ancak muazzam bir rekabet gücümüz ortaya çıkabilir. Üretici için en önemli gider kalemi ham maddedir, enerjidir ve insan kaynağıdır. İnsan kaynağı ile ilgili problemimiz yok. Zaten SGK ve vergi indirimi olduğunda rekabet gücü olacak. Ham madde yatakları için de bize uzak lojistik ve ulaşım destekleri lazım bize. Yine bize enerji için destek lazım. Yani Çorlu’daki enerji fiyatı ile bizim aynı olursa elbette ben rekabet edemem. Veya devlet başka formüller geliştirebilir. Mesela Van’da güneş enerjisiyle jeotermal enerjiyle sanayicilerimize hibe kendi güçlerine göre güneş enerjisi santralleri kurulabilir. Yine rekabet gücü için bedava enerji verilebilir. Bunlar sağlandığında inanıyorum ki bölgemiz bu işsizlik ve yoksulluk tarihini yenecektir. Doğru kentleşme, sanat ve kültür de gelişecektir. Ekonomisi zayıf olan bir bölgeden ne bilimsel bir ürün çıkabilir orada kültür ve sanatta gelişmez. Pakette bu rekabet başlıkları bölge koşulları uygun değil.

OSB’de doluluk oranı nedir, kaç firma şuan faaliyet gösteriyor?

Üç etapta toplamda 137 firmamız var. Bu 137 firmadan 97 tanesi üretimdedir. Kışın değişiyor ama ortalama 4 bin insan istihdam ediliyor.

Van’a gelecek olan yatırımcıya hangi alanda yatırım yapmasını öneriyorsunuz, hayvancılık mı, sanayi alanında mı hangi alan kente katkısı sunar?

Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar kent nüfusumuz ile kır nüfusumuz yüzde yüz yer değiştirmiş. Cumhuriyet kuruluş tarihinde nüfusumuz yüzde 75 kırlıyız, yüzde 25 kentliyiz. Şuanda yüzde 75 kentliyiz, yüzde 25 kırlıyız. Tabi siz tarım ve hayvancılığı bu şekilde geliştiremezsiniz. Vatandaşınız diyor ki ben kentte yaşamak istiyorum. Kentte yaşayan vatandaşa siz gidin hayvancılık tarım yapın diyemezsiniz. Dolaysıyla bu yurttaşı üretime dahil etmek için ne yapmamız lazım? Tarım ve hayvancılık politikalarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Kara bir delik gibi tarım ve hayvancılığa verilen desteklerde ben katma değeri yüksek bir ürüne dönüştürüldüğünü, ülkemizin ekonomisine ve istihdama katkı sağladığını göremiyorum. Bu nedenle bunların gözden geçirilerek tarım ve hayvancılık değil de organize tarım ve hayvancılık bir lokomotif bölgemizde geliştirilebilinir. Rakımı yüksek olduğu için tadı, aroması var. Aslında hayvancılık anlamında kırmızı petrolümüz var ama değerlendiremiyoruz. Eğer biz bu kırmızı petrole ve hibe desteğe rağmen hala biz dışardan et ithal ediyorsak bizim dönüp tarım ve hayvancılık politikalarımızı değerlendirebiliriz.

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Van ve çevre illeri destekten mahrum bırakma gibi durum söz konusu. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Tabi zaten bunun için eleştiriyorum. Verilen desteklerde ne tarım ve hayvancılığımızı geliştirebiliyoruz ne de ette dışa bağımlılığı aşıyoruz. Güncel ve bilimle hareket etmezsek dünya ile yarışamayız. Tarım ve hayvancılık sanayisi için ciddi yatırımlar yapılabilinir. Van’ımızın yeraltı ve yerüstü kaynakları çok zengin. Kentimizde jeotermal seracılıkla eksi 40 derece ile muazzam bir domates üretiliyor. Turizm açısından da birçok yatırım yapılabilinir. Türkiye’de rakımı  bin 750 olan başka bir göl yok. Bu nedenle doğa ve kültür turizminin geliştirilmesi lazım. Dolaysıyla turizm, inşaat, sanayi ve tarım hayvancılık alanında yatırım yapanların orta vadede Van’da çok kazanacağı ile ilgili somut veriler kendini göstermektedir. Zaten yatırımcıların teveccühü de bu anlamdadır. Yine Van’ın Güneydoğu Anadolu’nun merkezi olması bir avantajdır. Tren yolu ile İran’a ulaşabiliyorsunuz. Aynı anda beş altı ülkeye ulaşabiliyorsunuz. Çatak yolu açılırsa Güney Kürdistan Bölgesi ve Suriye Van için muazzam bir pazar olabilir.

Kapıköy Sınır Kapısı için Meclis’te uluslararası gümrük kapısı olması için onay çıktı, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Van ülkemizin en son sınır kentidir. Sınır kenti olması hasebiyle şehirlerarası yolu yok. Şehirlerarası yolun olmaması büyük bir eksikliktir. Kapıköy’ün uluslararası sınır kapısı olmasının onaylanması elbette çok önemlidir. İran’la ortak OSB’lerin kurulmasını önerdik. Bunu yapabilirsek üretim gücümüzü muazzam artıracaktır. Ortak OSB’lerin kurulması talebimiz bakanlığımız tarafından İran tarafına iletildi. Öncelikle olumlu baktılar daha sonra ne hikmetse değişti bu yaklaşımları. Yani düşünün biz burada bir litre benzini beş TL’ye alırken İran’la ortak OSB’ler kurmamız durumunda 50 kuruşa alabileceğiz. Meclis’in kararı önemli fakat bizim sınır ticaretimizde özellikle ithalat ve ihracatta konu olan bütün ürünlerin sınır ticaretine dahil olması ve bunun serbest olması gerekiyor.