Sağlık

Uyuşma ve karıncalanma hissi nasıl oluşur?

Sanki binlerce iğne batırılıyor sanırız, ama biraz kımıldayınca geçer... Ama neden?

19 Kasım 2015 21:16

Sanki binlerce iğne batırılıyor sanırız, ama biraz kımıldayınca geçer. Uyuşma ve karıncalanma olarak tanımladığımız bu ilginç hisse yol açan nedir?

Uzun süre oturan veya hareketsiz duran herkes mutlaka bir iğnenin batmasına benzeyen uyuşma hissini yaşamıştır. . Uyuşma ayakta ise ayağa kalkınca vücut ağırlığını taşıyamaz hale gelir. Ama biraz sallayınca uzvunuzdaki batma hissi yavaş yavaş kaybolur.

Bu hisse ‘parestezi’ adı verilir. Uyuşma sonucu oluşan ‘geçici parestezi’ tümüyle zararsızdır. Peki, bu hisse yol açan nedir?

Vücudumuzun her yanı sinirlerle doludur. Bunların görevi beyin ile vücudun diğer kısımları arasında bilgi taşımaktır. Kol ya da bacağımıza biraz fazla basınç uyguladığımızda hem oralardaki sinirleri hem de kan taşıyan damarları sıkıştırmış oluruz.

Bu, beyni o sinirlerden alınacak bilgiden, sinirleri ise kalpten gelen oksijenli kandan yoksun kılar. Sonra bu basınç ortadan kalktığında uzva kan akışı, sinirlerle beyin arasında da bilgi akışı geri başlar.

 

BBC Türkçe’de yer alan habere göre, 1930’larda ve 40’larda yapılan deneyler uyuşma hissinin nasıl oluştuğunu anlamamızı sağladı. Bir uzvu uyuşturmak için damara biraz basınç uygulamak yetiyordu. 1946’da Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar da bunu yaptı.

Bir-iki dakikalık basınç uygulandıktan sonra üç-dört dakika kadar karıncalanma hissi oluyor, denekler bunu “sodalı su hissi” ya da “tenin içinde karıncaların yürümesi” gibi ifadelerle tanımlıyordu.

10 dakika kadar sonra başlayan ikinci aşamadaki his ise “kadifemsi uyuşukluk” olarak tarif ediliyordu. Bu his uzuvdaki sinire ve damara basınç uygulandığı süre boyunca devam ediyordu.

Basınç ortadan kalktığında üçüncü aşama başlıyor, buna “serbest bırakma iğnelenmesi” deniyordu. İşte asıl iğne batması hissi bu aşamada meydana geliyor.

İğne batması hissi ilk iki aşamadan daha fazla acı veriyor, bu sürece eşlik eden duygular ise merak ve ilgi şeklinde tanımlanıyor. Duyulan sadece fiziksel bir acıdır ve yavaş yavaş azalır, ama insanlar tenlerindeki hissin ne zaman normale döndüğünü tam olarak kestiremez.

Ancak bütün uyuşma hisleri geçici değildir. Yanma gibi travma sonucu oluşan sinir tahribatı gibi çeşitli nörolojik bozukluklar yüzünden kronik parestezi meydana gelebilir.

Montreal’de bir hastane ile üniversitede yapılan bir araştırmada 104 yanık vakası incelenmiş, birçoğunun acısının tedavi tamamlandıktan bir yıl sonra bile devam ettiği görülmüştü. Ağır yanıklarda sinirler ve duyargaçları tahrip olduğu gibi, tedavi amaçlı deri nakli de sinir hücrelerinin hasar görmesine neden olabilir.

Hastaların üçte ikisine yakını yanık yerlerinde hala karıncalanma hissi olduğunu, dörtte biri ise daha yoğun iğne batması hissettiklerini ifade etti. Araştırmacılar, bu acının her gün hissedilebildiğini ve hastanın günlük yaşamını aksatabildiğini belirtmişti. Bu ise bildiğimiz anlamda uyuşma ve karıncalanmadan çok daha ötesini ifade ediyordu.

Parestezi diş tedavisi sırasında uygulanan lokal anestezi sonucu da oluşabilir. Nadir görülen bu sonucun birkaç nedeni olabilir. Enjektörün ucu kazayla sinire dokunup tahrip etmiş ya da sinirin etrafında meydana gelen bir kanama nedeniyle basınç artmış olabilir. Şırıngayla verilen sıvı da aynı şekilde sinir üzerinde basınç yapabileceği gibi, anestezi kimyasalları sinir hücrelerini zedeleyecek derecede toksik olabilir.

2010’da Amerikan Diş Hekimleri Birliği Dergisi’nde yayımlanan Toronto Üniversitesi araştırmasında, 11 bin lokal anestezi nedenli “ters etki” vakası incelenmiş, parestezi şikayeti olanların yüzde 89’unda uyuşmanın dillerinde, geri kalanında ise dudaklarında olduğu görülmüştü. Bu vakalardan birinde uyuşma ve iğnelenme hissi diş tedavisinden sonraki iki yıl boyunca devam etmişti.

Ancak bu karıncalanma ve uyuşma hissine sadece farmakolojik anestezi ilaçları neden olmaz. Acı biberlerdeki kapsaisin adlı madde de aynı hissi yaratır. Çin biberindeki alkilamid adı verilen maddeler de karıncanlanmaya benzer bir his oluşturur.

Bazı bitkilerin eskiden beri diş ağrısı tedavisinde kocakarı ilacı olarak kullanılmasının nedeni içerdikleri bu tür uyuşturucu maddelerdir.