Kültür-Sanat

Ülkü Tamer'in ardından | Sevin Okyay: Şiirinin hayranı olduğum kardeşim, kuş misali uçup gitmiş...

"Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta"

03 Nisan 2018 13:42

Sevin Okyay*

“Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.”

İlk önce Barış Pirhasan’ın tweet’iyle haberim oldu. Barış, “Ülkü Tamer’i kaybettik... Şu anda düşünmek, konuşmak, yazmak gelmiyor içimden...” demiş. Ülkü’nün bir-iki fotoğrafını görmüş ama anlamamıştım. Yakıştıramadım demek. Şiirinin, dilinin hayranı olduğum kardeşim, kolejli ağabeyim Ülkü Tamer, Can Göknil’in dediği gibi, kuş misali uçup gitmiş.

Ayşe Sarısayın onu “Gün Sonu” şiiriyle hatırlıyordu.

“Kaç kelebek ömrü kadar ömür yaşadın?

Yetmez mi?

Kaç kelebek ömrü kadar ömür yaşadın...”

Seçkin Sayar, hep sevdiğimiz bir dizeyle veda etmişti:

“Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten”

PEN Türkiye ise, virgülü unutmamıştı: “Şiire virgülü eklemişti, şimdi bir virgül eksildi. Şiirin de, virgülün de boynu bükük kaldı. Ülkü Tamer. Virgülün şairi. Türkçenin çocuğu. Türkçenin gençlerinden. Çocukluğun Türkçesi.” Ve “Ülkü Tamer gitti. Attila İlhan’ın dizeleriyle “Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız.” Şimdi “Üşür ölüm bile.”

Yazık ki ne yazık! Ülkü, yalnızca bir şair, çevirmen, yazar, tiyatrocu değil, herkesin sevdiği bir insan, sevilmeye layık bir insandı. Açıktı, cömertti, paylaşımcıydı. Çok da eğlenceliydi. Hatta, Harry Potter çevirmeniydi. “Felsefe Taşı” ile bize öncülük etmişti.


* Bu makale BirGün'de yayımlanmıştır. Devamı için tıklayın