Gündem

Tutuklu insan hakları aktivisti Veli Acu'nun eşi: Doğumda yanımda olamayacak!

"Herkes için hukukun evrensel normlarla uygulanmasını istiyorum"

10 Ekim 2017 13:38

Büyükada'da 5 Temmuz günü gözaltına alınan ve hakkında 15 yıl hapis cezası istenen insan hakları savunucularından Veli Acu2nun hamile eşi Gönül Acu, "Doğumda bile yanımda olamayacak!" diyerek tepki gösterdi.

Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberi şöyle:

Büyükada’da bir atölye çalışması sırasında gözaltına alınan ve önceki gün çeşitli örgütlere üye oldukları ya da ‘yardım ettikleri’ gerekçesiyle 15’er yıl hapsi istenen hak savunucularından Veli Acu’nun hamile eşi Gönül Acu, doğum yapana kadar eşini göremeyecek. Bebeğin sağlığı için doktorunun görüşlere gitmesini istemediğini dile getiren Acu, “Veli’nin sağlığı iyi ancak tutukluluğun uzaması ve yakında doğacak bebeğimizin ve benim yanımda olamayacağı için çok kaygılı ve üzgün. Onu en son 14 Ağustos’taki kapalı görüşünde görebildim... Veli’yi ancak doğumdan sonra görebileceğim. Bu ikimiz için de çok yıpratıcı. Veli bütün çocukları seven biri ve kendi çocuğunun doğumunda bulunamayacak ve onu bir süre göremeyecek. Bu durum ikimiz için de çok yıpratıcı. Tutuklular için ölüm izni var ama doğum izni yok. Bu çok saçma. Doğum da ölüm kadar önemli bu hayatta. Hele riskli bir doğumsa. Aile madem bu kadar önemli, yetkililerin veli’nin doğumda bulunması için izin vermelerini bekliyorum” dedi.

‘Oysa çocukları çok sever’

Acu, hamileliği riskli olduğu için şu an Ankara Sincan’da annesinin yanında kalıyor. Riskli doğum nedeniyle iki kez hastaneye kaldırıldı. İddianameyi saçma ve absürt bulduğun söyleyen Gönül Acu yaşadığı sıkıntıları ve eşini anlattı.

-Bize kendinizi ve Veli Bey’i anlatır mısınız?

Veli, bu adaletsiz dünyayı içindeki temiz ve çocuksu sevgiyi katarak güzelleştirmeye çalışan ve her daim ezilenden yana tavır alan, insan haklarını savunmayı hayatının her alanına yayan; insan sevdalısı güzel bir insan, benim en yakınım canımın yarısı. Okulda tanıştık. Aynı okulda farklı bölümlerdeydik.

‘Eksik yaşıyorum’

-Eşiniz Veli bey 3 aydır tutuklu...

Veli sadece benim eşim değil, aynı zamanda yol arkadaşım dolayısıyla onun yokluğu doğacak bebeğimizin heyecanını yaşarken her duyguyu yarım, eksik yaşamama sebep oluyor. Dava baştan sona anlaşıl(a)maz hukuki olmayan bir süreçte ilerlemekte. Neyle suçlandığını avukatları da dahil olmak üzere kimse bilmiyor, dosya üzerinde kısıtlılık devam ediyor ve ortada henüz bir iddianame yok. Bu durumu netleştirmek için Veli’ye yöneltilen ‘suçlamalardan’ bir tanesini örnek vermek istiyorum. Bylock kullanıcısı olan ve Veli’nin hiç tanımadığı bir şahıs başvuracağı bir iş için danışmak üzere, telefonu linkedin sayfasından bularak Veli’yi arıyor ve bunun için Veli bir örgütle ilişkilendiriliyor ve suçlanıyor. Kulağa ne kadar saçma geliyor değil mi? Hepimiz her gün tanımadığımız biri tarafından aranabiliriz. Bu nasıl suç olabilir?

‘3 ayda 17 kilo verdi’

Veli çeşitli silahlı örgütlerle ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Hiçbiri ile hiçbir organik bağı olmayan silahtan nefret eden, evinin kapılarını ihtiyacı olan herkese açmaktan çekinmeyen, evlenirken ‘Evimiz vakıf evi olsun Gönül herkes gelip kalsın olur mu?’ diyen bir insan Veli. Önceki gün çıkan iddianame saçma ve absürt. İnsanın kuzeni ile görüştüğü için suçlu sayılır mı? Üç ayrı zemini farklı örgüte sempati duymakla suçlanıyor. İnsanın kafasın bu kadar karışık olur mu? Akıl almaz bir iddianame.

-Durumu nasıl peki? En son ne zaman gördünüz?

Veli sağlığım iyi diyor. Ama 3 ayda 17 kilo verdi. Resmen eridi. Bir aydan uzun tek başına tutuldu. Şimdi de yanına hiç tanımadığı, dünyası tamamen farklı birini verdiler. Mektup alamıyor, mektup gönderemiyor. Haftada 1 saat avukat, 1 saat aile görüşü var. Hepsi bu. Yani tecrit sürüyor. Bu da onu psikolojik olarak çok yıpratıyor. Bir de iki haftada bir kez 10 dakikalık telefon görüşmesi yapabiliyoruz. Onun da saati değişiyor; süresi dolmadan, vedalaşmaya fırsat olmadan çat diye kapanıyor.

-Sizin eklemek istediğiniz bir  şey var mı?

Bir talepte bulunmak istiyorum ; Herkes için hukukun evrensel normlarla uygulanmasını istiyorum. Bu bağlamda yargının farklı düşüncelere karşı cezalandırıcı bir araç olarak değil, farklılığı hukuki sınırlar içerisinde güvence altına alarak inşa etmesinin demokrasinin geleceği için daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Bütün hak savunucularının biran önce serbest bırakılmasını istiyorum.