Gündem

"Tutuklu 'Cumhuriyet'çiler, iddianameyi gördüklerinde çok sevinmişlerdir"

"İddianamede, sanıkların derhal salıverilmelerine yol açacak pek çok husus var"

07 Nisan 2017 12:37

Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkında 156 gün sonra hazırlanan iddianameyle ilgili olarak "Hapiste beş aydır iddianame yazılmasını bekleyen Cumhuriyet mensupları, yayımlanan metni okuduklarında herhalde çok sevinmişlerdir" dedi. 

Kongar, "İddianamede, şu anda hapiste bulunan sanıkların derhal salıverilmelerine ve de hemen beraat ettirilmelerine yol açacak böyle daha pek çok husus var" ifadesini kullandı.


Aralarında Can DündarAkın AtalayAhmet Şık, Bülent UtkuKadri Gürsel ve Aydın Engin'in de olduğu 19 kişiye 'FETÖ' suçlaması yöneltilen iddianamede, bu kişilerin ByLock kullanıcılarıyla yoğun irtibatının olduğu öne sürülüyor.


Emre Kongar'ın "Beraat iddianamesi" başlığıyla yayımlanan (7 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Hapiste beş aydır iddianame yazılmasını bekleyen Cumhuriyet mensupları, yayımlanan metni okuduklarında herhalde çok sevinmişlerdir: 
Karar elbette yüce mahkemenindir ama bu iddianamedeki deliller ile hiç kimsenin “Silahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan dolayı mahkûm edilmesi pek olanaklı görünmüyor.

***

Herkesten önce yandaş basına sızdırılan iddianameye göre, beraat düşündüren birkaç “suç delili” örneği vermek gerekirse, akla hemen “telefon irtibatları” geliyor: 
Anlaşıldığına göre “ByLock” denilen bir telefon haberleşmesi programını telefonunda bulundurmak zaten mahkemeler tarafından bir suç delili olarak kabul edilmiş! 
Cumhuriyet iddianamesinde bu suç delili kavramı biraz daha genişletilmiş: 
Telefonunda “ByLock” programı olan kişilerle “telefon irtibatında bulunmak”, yani onlar tarafından aranmış ya da onları aramış olmak da bir suç delili olarak kabul edilmiş.

***

Sanıyorum “telefon irtibatı” gibi, anlaşılması güç olan bu garip suç delili iddiasının arkasındaki süreç şöyle özetlenebilir: 
1) Eskiden kendisinden “FETO” diye bahsedildiğinde bile, saygısızlık ediliyor diye, AKP’lilerin küfür ve hakaretle karşılık verdikleri... 
Silahlı Kuvvetleri ve Üniversiteleri birlikte çökerttikleri... 
Medyaya birlikte el koydukları... 
Büyük müttefik Fethullah Gülen’in “Cemaati”... 
Şimdi “Fethullah Gülen Terör Örgütü”/“Paralel Devlet Yapılanması” “FETÖ”/“PDY” haline gelmiş. 
2) Bu örgüt mensupları, kendi aralarında “ByLock” adlı bir dijital iletişim programı aracılığıyla haberleşiyorlarmış. 
3) Bu nedenle telefonlarında “ByLock” programı yüklü olan herkes, otomatik olarak FETÖ mensubu diye suçlu kabul ediliyormuş. 
Şimdi diyelim ki, buraya kadarki süreci, hukuken kabul etmesek de, anladık... 
Bundan sonrası daha da anlaşılmaz ve garip: 
4) Telefonunda “ByLock” programı yüklü olan insanlarla telefonla konuşmak da suç delili, yani insanların “terör örgütüne, üye olmadan yardım ettiğinin” kanıtı olarak kabul ediliyor. 
Yani sizin telefonunda “ByLock” programı yüklü olanlardan birini aramanıza bile gerek yok... 
Onlardan biri sizi aradı mı yandınız! 
Bu arada unutmadan ekleyelim: Suçlanan kişiler gazeteci, yazar, karikatürist, gazete yöneticisi, avukat... 
Yani işleri, olayları izlemek, haber ve bilgi almak, yorumlarını öğrenmek, kısacası insanlarla konuşmak! 
Böylece eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile telefonla konuşmak bile suç delilleri arasına girmiş!

***

İddianamede, şu anda hapiste bulunan sanıkların derhal salıverilmelerine ve de hemen beraat ettirilmelerine yol açacak böyle daha pek çok husus var. 
Bu yazıda, hemen dikkati çeken çok belirgin tek bir nokta üzerinde durdum. 
Bundan başka hem AYM’nin hem de AİHM’nin pek çok kararına konu olan haber ve yorumlar konusu ve gazetenin yayın politikası meselesi var ki, apayrı sorunlar!