Gündem
BBC Türkçe

Tutankamun'un laneti ve Mumya efsanesi

1920'lerde Mısır firavunu Tutankamun'un mezarının bulunmasının ardından, antik Mısır'da yaşam ve 'Tutankamun'un laneti' inancı bütün dünyayı etkisi altına almış ve çok sayıda filme ve hikâyeye konu olmuştu.

24 Nisan 2017 19:08

1920'lerde Mısır firavunu Tutankamun'un mezarının bulunmasının ardından, antik Mısır'da yaşam ve 'Tutankamun'un laneti' inancı bütün dünyayı etkisi altına almış ve çok sayıda filme ve hikâyeye konu olmuştu.

"Burundan beynin parça parça çıkarılması tüyler ürpertici bir işlemdir. Sonra iç organlar çıkarılır." Mısır Keşif Derneği'nden John J Johnson, Mısır'daki mumyalama sürecini böyle anlatıyor. "Daha sonra da ceset yıkanır ve yağla kaplanır.

Mısır firavunu Tutankamun'un mezarının bulunmasının üzerinden 95 yıl geçti. Ama bugün hala birçok hikayeye ve filme ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Bu hikayelerin çoğu, 'Tutankamun'un Laneti' olarak ifade edilen inanca dayanıyor. 1920'lerde yayımlanan gazete haberlerine göre, İngiliz arkeolog Howard Carter'in Krallar Vadisi'ne yaptığı keşif gezisine katılan birçok insan beklenmedik bir şekilde ölmüştü. Bunlar arasında, geziyi finanse eden Lord Carnarvon'ın aynı yıl bir sivrisinek ısırığıyla sıtmadan ölmesi de sayılıyor.

Mumya, Drakula ve Frankenstein gibi yarı trajik ekran canavarlarıyla benzerlikler göstermekle birlikte kolektif hafızamızda daha derin izler bıraktı. Zira diğer karakterler edebiyat dünyasında hayali kahramanlar iken mumya olgusunda Tutankamun'un mezarının gerçekten açılmış olması söz konusuydu.

Kazılara medyanın yoğun ilgi göstermesi üzerine halkın imgeleminde Mısır'la ilgili belli bir düşünce oluştu ve mimaride de Art Deco tarzının gelişmesine katkıda bulundu. Mısır'a ilginin bu kadar arttığı bir dönemde Universal Stüdyoları 1932'de Mumya filmini gösterime soktu.

1929'da dünyayı saran ve Büyük Bunalım olarak bilinen ekonomik kriz döneminde bu film gerçeklerden kaçışı sağlayan iyi bir eğlence olarak görülüyordu.

Filmin senaryo yazarı John L Balderston'un muhabir kökenli olması Tutankamun'un mezarının açılışıyla ilgili haberler yazması filme daha gerçekçi bir boyut katan bir özellik olmuştu.

Alman dışa vurumcu sinematograf Karl Freund'un yönettiği bu tarihsel psikolojik film, yabancı bir kültürün ve onların eski geleneklerinin kurcalanmaması konusunda bir uyarı niteliğindedir.

Universal'in ikinci Mumya filmi (The Mummy's Hand) çok daha basitleştirilmiş bir anlatımla 1940'ta gösterime girmiş, sargılı mumya karakterine sadece ilk 10 dakikada yer verilmişti. Mumya filminin bugün hatırladığımız tehditkâr karakteri filmin daha sonraki yapımlarında ortaya çıkmıştı. Oysa hareket halindeki bir mumya, antik Mısırlıların ölümden sonra sakin ve huzurlu bir hayat için bedeni mumyalama anlayışına tümüyle tersti.

Hammer Stüdyoları, Terence Fisher'in korkunç 'sını 1959'da yeniden gündeme getirdi. 1967'deki 'nde (The Mummy's Shroud) ise mumyayı bulan arkeologlar ve finansörleri teker teker öldürülecektir.

1971 yapımı (Blood From The Mummy's Tomb) adlı filmde ise mumyanın yerini öldüren cazibesiyle bir Mısır kraliçesi ve onun reenkarnasyonu almıştı. Bu film sanki gerçekten lanete uğramıştı. Çekimlere başlandıktan beş hafta sonra yönetmeni aniden kalp krizi geçirerek ölmüş, filmin yıldızlarından biri ise karısı öldüğü için çekilmek zorunda kalmıştı.

Artık kullanacak malzeme de tükendiğinden bir sonraki Mumya filmi için 2000'lere kadar beklemek gerekecekti. Fakat bu arada Mısır kültürünü, mumyaları ve antik eserlerin kazı yoluyla çıkarılması konularını işleyen başka filmler devreye girmişti.

1981'de adıyla gösterime giren Spielberg'in ilk Indiana Jones macerası, Mısır'da Ahit Sandığı arayışını konu almıştı. 1985 yapımı 'da ise genç dedektif, insanları kurban ederek mumyalayan gizli bir Mısırlı tarikatı ortaya çıkaracaktı. 1994 yapımı (Stargate), antik Mısır'ı kopyalayan ve Mısır tanrısı Ra kılığına girmiş bir uzaylı despotun yönettiği uzak bir gezegeni konu ediniyordu.

1999-2008 yıllarında ise Brendan Fraser ve Rachel Weisz'le birkaç farklı biçimde yeniden gündeme geldi. Yönetmen Stephen Sommers "Yürüyen, konuşan 3000 yıllık bir ceset söz konusu olsa da filmin çoğu gerçek efsane ve mitlere dayanıyor" diyordu.

Tom Cruise'un başrolde oynadığı bu yılki filminde ise tesadüfen keşfedilen mumyalanmış eski bir büyücü kadının (Sofia Boutella) intikam arayışı konu ediliyor. Bu film hayal kırıklığı yaratsa bile mumya kısa sürede ekranları terk edecek görünmüyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir