Gündem

TÜSİAD'da 'liberalizm' eleştirisi: Barış ve refah getireceği beklentisi boş çıktı

"Uzun dönemde özgürlükçü rejimler açık ara önde"

18 Ocak 2018 17:25

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, “Liberal demokrasi, hukuk devleti ve piyasa ekonomisinin tüm dünyaya barış ve refah getireceği beklentisinin boş çıktığını itiraf etmek durumundayız” dedi. Özilhan, değişime Türkiye'nin de ayak uydurması gerektiğini dile getirdi.

"Sorunlar kökünden çözülmeli"

Yeni adıyla Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği’nin (TÜSİAD) 48. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Özilhan, sözlerine güncel tartışma konularının aslında hep aynı sorundan kaynaklandığını belirterek, “Bunları kökünden çözmedikçe sürekli olarak farklı kılıklarla karşımıza çıkıyorlar” diye başladı.

"Batı’nın hegamonyası zayıflıyor"

Dünyanın ekonomik ve siyasi yapısında önemli değişimler yaşandığını belirten ünlü işadamı, küresel dönüşümle ilgili şu görüşlerini dile getirdi:

“Adeta dünyanın ekonomik ve siyasi karkası değişiyor. Küresel sistem tartışmaları tüm ülkelerdeki karar vericileri derinden etkiliyor. Liberal demokratik düzenin eşitlik ve adalet getirmediği, sadece batının emperyalist politikalarına hizmet ettiği iddiaları birçok ülkede güç kazanıyor. Dünyanın ağırlık merkezi batıdan doğuya doğru kayıyor. Bu sadece ekonomik güç açısından değil, siyasi ve askeri güç açısından, hatta kültürel açıdan da geçerli. Kültür ve inanç sistemleri olarak batının hegemonyası zayıflıyor, doğunun değerleri giderek yükseliyor.”

"Devlet güdümündeki ekonomiler çökmüyor"

Özilhan, son bir yıl içinde büyüme sağlamış ülkelerin pek azında liberal ekonominin hakim olduğunu ve Çin’in devlet güdümündeki ekonomilerin, bir gün mutlaka çökeceği inancını yerle bir ettiğini belirterek şöyle devam etti: 

“Liberal demokrasi, hukuk devleti ve piyasa ekonomisinin tüm dünyaya barış ve refah getireceği beklentisinin boş çıktığını itiraf etmek durumundayız. Dünyanın ekonomik ve siyasi güç dengelerinin yeniden oluştuğu, adeta tektonik değişimlerin yaşandığı bu çağda, değişimin hızına ayak uydurabilmek için ülkelerin hızlı ve etkin karar alması gerekiyor. Değişime uyum sağlamak ve değişimin geniş kitleleri etkileyen sonuçlarıyla başa çıkmak için birçok ülkede, güçlü liderler dönemine girildiğini görüyoruz.”

"Uzun dönemde özgürlükçü rejimler açık ara önde"

Konuşmasının burasında “Peki bu durum liberal değerleri anlamsızlaştırıyor mu?” diye soran Özilhan sorunun yanıtını şöyle verdi: 

“Eğer uzun dönem eğilimleri açısından bakıyorsak, ki sadece kendi çıkarımızı değil çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini düşündüğümüzde mutlaka uzun dönemli bakmamız gerekiyor. Çoğulcu, özgürlükçü, demokratik rejimler dünyada refah ve barışı sağlamakta açık ara önde.” 

"Sosyolojideki değişime ekonomi ayak uydurmalı"

Son 30 yılda Türkiye’de büyük sosyolojik değişim yaşandığını anlattıktan sonra ekonomik ve sosyal dönüşümler arasındaki uyumsuzluğun dünya için olduğu kadar Türkiye içinde geçerli olduğunu vurgulayan işadamanın Türkiye tahlili şöyle:

 “Sosyolojideki bu değişime ekonomik ve siyasi hayatın ayak uydurması gerekir. Sosyolojideki değişime iş hayatı ve siyasi partiler uzun süre direnemezler. Er ya da geç, şöyle ya da böyle bu uyum sağlanmak durumundadır. Türkiye hem kendi içinde, hem küresel düzeyde meydana gelen gelişmeyi iyi tahlil etmeli. Hala eskiyi geri getirmeyi çalışmak günün gerçekleri ile uyumlu olmadığı için yapılabilir değil. Eski sistemi yeniden kurmaya çalışmak başarısızlık ve hayal kırıklığı doğurur. Yapmamız gereken şey Türkiye’nin bu değişime uyum sağlamasını sağlamaktır. Değişime alışmak, ayak uydurmak zorundayız. Her şeyden önce, siyasi partiler, iktidarıyla, muhalefetiyle bu değişimi doğru okumak, bir gelecek vizyonu ortaya koymak, Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm üretmek ve toplumu geleceğe hazırlayacak projeler üretmek durumunda. Geleceğe ilişkin beklentilerin ve umudun olmadığı bir coğrafya, kendi içinde kavgaya tutuşur. Toplum karşıt kamplara ayrışır. Çözümsüzlüğün ve ümitsizliğin sorumluluğu karşı kampa yıkılır. Bu sürecin, hiç kimsenin tercih etmeyeceği bir durumla sonuçlanmaması için, herkes üstüne düşeni, bugün yapmalı. İktidar tüm toplumu kucaklamalı, muhalefetin önünü açmalı, sorunlarımızı beraberce aşmak için, daha iyiyi hep beraber bulmak için topluma tartışma ortamı sağlamalı. Muhalefet yapıcı projelerle halka umut aşılamalı.”