Ekonomi

"Türkiye 'kara para cenneti' midir? Maliye Bakanlığı, 'Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin' diye sessiz mi kalacak?"

"Bu, kara para riskine aldırış etmemek anlamına geliyor"

19 Ağustos 2018 17:50

Cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker, Resmi Gazete’de “Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliği” başlığı altında yayımlanan ve 24 Haziran seçimlerinden önce AKP’nin TBMM’den geçirdiği yasaya eklemlenen tebliğe dair bir köşe yazısı kaleme aldı.

İki maddelik yeni tebliğde yurtdışından Türkiye’ye para getirmek isteyenlere ‘inceleme yapılmaması ve vergi alınmaması için parayı gönderen ile gönderilen kişinin aynı kişi olma zorunluluğu olmadığını’ belirten Toker, bu yeni tebliğin ‘kara parayı sisteme sokmak için altın bir fırsat yarattığı' yorumunda bulundu. Toker şöyle devam etti: “Türk Maliye ve Hazine Bakanlığı, bu tür girişimlere karşı ‘Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin’ diye sessiz mi kalacak?” 

‘Yurtdışında tutulan parayı getirmesi için ‘vergi incelemesi yapmam’ demenin “büyük bir ‘jest’ (!)” olarak nitelendiren Toker, “bir de parayı transfer eden ile edilenin farklı kişiler olmasına ‘buyurun’ diye kapı açmak, kara para riskine aldırış etmemek anlamına geliyor” diye yazdı ve ekledi: “Belli ki kur riski büyüyen bir ekonomide, TL’nin ürkütücü değer kaybı karşısında gelmesi beklenen dövizle kayıpların azaltılması amaçlanıyor.”

"Paranı Türkiye’ye getir
inceleme yapmayacağız"

Çiğdem Toker’in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (19 Ağustos 2018) nüshasında “Türkiye kara para cenneti midir?” başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

“24 Haziran seçimlerinden kısa süre önceydi. AKP TBMM’den önemli bir yasa geçirdi.

‘Barış’ kelimesinin suç konusu edilip insanları işlerinden ettiği, geleceksiz bıraktığı bir siyasi iklimde, konusu para olan bu düzenleme, -kimbilir kaçıncı kez- mali barış adıyla anıldı.

Çoğu ‘vergi cenneti’ adacıklardaki hesaplarda tutulduğu bilinen varlıklara getirilen bu ‘barış’, bir ‘torba yasa’ ile sağlandı. (Varlık derken hemen her tür; döviz, altın, menkul kıymet…)

Bütün ‘torba’lar gibi, 7143 sayılı kanun da ‘bazı’ kelimesiyle başlıyordu.

AKP, 7143 sayılı bu torbayla, ‘millet’, ‘bayrak’ kelimelerini dilinden düşürmeyen, yeterince millet, bayrak demediğini düşündüğü herkesi vatan hainliğiyle itham eden fakat artık niyeyse vergi ödemekten pek hoşlanmayan vatansever Türk evlatlarına ve dahi tüzel kişilerine ‘Paranı Türkiye’ye getir inceleme yapmayacağız’ demiş oldu.

Yasadan sonra bir de tebliğ çıkararak duruma açıklık getirdi.

Bu yasanın yeni mali yaklaşımda ‘suç geliri’ diye özetlenen olası kara paraları dolaylı olarak affetme anlamına geldiği konuşuldu. Yanı sıra vergisini düzenli ve dürüst biçimde ödeyen yurttaşların -affedersiniz- aptal yerine konulduğu konusunda aklı başında herkes hemfikirdi.

Fakat bu ayrıntılı tebliğ yetmemiş olmalı ki, üzerinden henüz bir buçuk ay geçmişken (4 Temmuz 2018) bir değişiklik daha yapıldı.

Dünkü Resmi Gazete’de ‘Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliği’ diye yayımlanan değişiklik ile eski tebliğe iki paragraf eklendi. Teknik vergi kavramlarına boğmadan açarak anlatalım:

- Diyelim ki X kişisinin veya şirketinin y adasında 100 milyon doları var. X kişisi, bu paranın Türkiye’ye transferi için yurtiçinde bir bankada hesap açtı ve Maliye’ye ‘barıştan’ yararlanmak için başvurdu. Yeni tebliğe göre artık, İNCELEME YAPILMAMASI VE VERGİ ALINMAMASI İÇİN parayı gönderen ile gönderilen kişinin aynı kişi olma zorunluluğu yok!.. ‘Y adasından vatanıma 100 milyon dolar getirmek istiyorum’ diye başvuran kişi ile, parayı yurtdışından gönderen kişi farklı kişiler olabilecek.

- Tebliğe eklenen diğer madde de bununla paralel. X şirketinin ortağına ait olduğu halde şirketle hiçbir ilgisi olmayan kişilerin kullandığı varlıklar için de ‘Bu para şirket kayıtlarında görünmüyor ama aslında şirketindi. Biz şirket adına diyelim, getirelim. Siz de vergi almayın’ denilebilecek.

Diyelim ki, yurtdışında faaliyet gösteren bir insan kaçakçısı… Savaştan, yoksulluktan kaçan çaresiz insanları, bebekleriyle birlikte ucuz plastik botlara bindirip geçirme karşılığında binlerce dolarlarını almakla iştigal ediyor. Suç gelirlerini evindeki kutularda tutuyor. Yasaların suç saydığı bu faaliyetten ‘kazandığı’ kara parayı sisteme sokması için altın bir fırsat sunuyor bu tebliğ.

Türk Maliye ve Hazine Bakanlığı, bu tür girişimlere karşı ‘Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin’ diye sessiz mi kalacak?

Türkiye MASAK diye bir kurumu varken suç gelirlerinin aklanmasıyla ilgili uluslararası taahhütlerinden vaz mı geçti, haberimiz yok?

Kuru düşürmek için

Yurtdışında tutulan parayı getirmesi için “vergi incelemesi yapmam” demek zaten yeterince büyük bir ‘jest’ (!) iken bir de parayı transfer eden ile edilenin farklı kişiler olmasına ‘buyurun’ diye kapı açmak, kara para riskine aldırış etmemek anlamına geliyor.

Belli ki kur riski büyüyen bir ekonomide, TL’nin ürkütücü değer kaybı karşısında gelmesi beklenen dövizle kayıpların azaltılması amaçlanıyor.

Ak/kara servet sahiplerinin gelirini inceleyip vergi almaktan neden kaçınır ki bir devlet? Nasıl olsa vergiyi ‘dolaylı’ yolla alacağı milyonlarca vatandaşına güvendiği için olabilir mi?”


Çiğdem Toker'in yazısının tam metnine şuradan ulaşabilirsiniz.