Yaşam

'Türkiye dindarlaşıyor, diyenler yanılıyor'

Ayşe Böhürler: Dini bilgiler ilk 13 yaşına kadar en çok öğrenilen yaş dilimi; Türkiye ortalaması % 82 düzeyinde. Din Türkiye'de aile ve yakın çevreden öğreniliyor; % 92 düzeyinde

19 Temmuz 2014 18:59

Diyanet’in “Türkiye’de dini hayat” araştırmasını değerlendiren Prof. Dr. Ayşen Gürcan’ın görüşlerini köşesine taşıyan Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, “Prof. Dr. Ayşen Gürcan diyor ki; 'Türkiye dindarlaşıyor diyenler bu araştırmaya bir daha bakmalı. Türkiye'nin en dindar kesimi 65 yaş üstü grubu, okur-yazarlığı en düşük grup ve kırda yaşayanlar... Bu da demektir ki, önümüzdeki 20-30 yıl içinde TR'nin dindarlığının en azından yaşlılık seçeneği için olmasa da eğitim düzeyinin yüksekliği ile bakıldığında düşeceğini söyleyebiliriz” görüşünü dile getirdi.

Ayşe Böhürler’in Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (19 Temmuz 2014) nüshasında yayımlanan, “Dindarlık aynasında Türkiye: Allah'a inanıp kalbi temiz tutmak” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘Dindarlık aynasında Türkiye:
Allah'a inanıp kalbi temiz tutmak’

 

Hafta başında değerlendirme raporu yayınlanan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptırdığı 'Dini Hayat Araştırması' Türkiye'de dindarlık algısı konusuna gerçek bir ayna tutmuş. Araştırma, her şeyden önce Türkiye giderek dindarlaşıyor tezini çürütüyor. Ancak bir o kadar da dini eğitimin yetersizliğini, dini cahilliğin boyutlarını ortaya çıkartıyor. Bu değerli araştırmadan din eğitimi konusunda çalışan uzmanların önemli sonuçlar çıkartacağına inanıyorum. Bunlardan birisi de İstanbul Ticaret Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ayşen Gürcan. Aynı zamanda Kur'an'ın eğitim metodu üzerine de çalışan Ayşen Gürcan araştırmanın çok önemli bir veri tabanı oluşturduğunu, sorgulanması gereken en önemli bulgunun 'ailenin etkisi' olduğunu söylüyor. 'Türkiye'de dini hayatın şekillenmesinde temel kaynak olarak AİLE VE YAKIN ÇEVRE görülüyor. Dolayısıyla bu bulgu, 'ataların izinden giden bir tavır' gibi algılanmalı ve sorgulanmalıdır. Çünkü atalarının dinini takip edenlerin kaynağı gerçek din değil, sosyalleştikleri kültürdür. Bunun muhtemel sonuçları ise ciddi din üzerinden cahilce tutumların gelişmesi olabilir. En kısa elden dinin gerçek kaynakları ile insanları özellikle gençleri, eğitimlileri buluşturmak gerekir. Dini yaşayanların modelliğini artırmak çözüm yollarından biri olabilir.' Ayşen Gürcan iftarda başlayan sohbet sonrası araştırmaya ilişkin bulgu ve yorumlarını özetleyerek gönderince sizinle paylaşmak istedim.

İnanç...Yaş grubu düştükçe, eğitim yükseldikçe (özellikle lisans ve üstü düzeyinde), erkeklerde, kentte yaşayanlarda, çalışanlarda, bekarlarda, Batı Anadolu ve İstanbul ağırlıklı olmak üzere (oran az olmakla birlikte) ateizm artmış.

'İnsanlar öldükten sonra ahirette yeniden diriltilecek ve yaptıklarının hesabını vereceklerdir' düşüncesi dini inancın en önemli argümanı. Kendini dindar olarak tanımlama ve tanımlamamayı ayırt eden değişken olarak görünüyor.

'Türbe ve yatırlardan bir şeyi dilemek artık eskisi kadar kabul gören bir anlayışa sahip değil.' Gençlerde, erkeklerde, kentlerde, yüksek eğitimlilerde oran diğer gruplara göre çok daha az. Türkiye'de dini hayat üzerinden değişim, yeni nesillerle ve eğitim düzeyi ve kent yaşamıyla değişim gösteriyor.

Dindarlığın göstergesi cuma namaz kılma sıklığı ve başörtüsü..

Vakit namazları; kentlerde, gençlerde, erkeklerde, yüksek eğitimlilerde, çalışanlarda, bekarlarda çok daha az daimi kılınıyor. Türkiye yaşlandıkça namaz kılıyor. Dindarlığın en önemli göstergesi Cuma namazı kılma sıklığı olarak görülüyor; kadınlarda ise dışarı çıkarken başını örtmek.

İbadetler içinde en fazla kabul göreni ORUÇ olarak karşımıza çıkıyor. İkinci sırada ZEKAT ibadeti yer alıyor. Zekatı önemseyen bir toplumuz, her tür parametreye göre... Üçüncü sırada ise KURBAN var.

Türkiye'de mealinden Kur'an okunmuyor.

Dua etme; kırda yaşayanlarda, kadınlarda, yaşlılar-yaş ilerledikçe, eğitim düzeyi düştükçe, çalışmayanlarda, dullarda daha yüksek oranlarda görülüyor.

Dini bilgiler ilk 13 yaşına kadar en çok öğrenilen yaş dilimi; Türkiye ortalaması % 82 düzeyinde.

Din Türkiye'de aile ve yakın çevreden öğreniliyor; % 92 düzeyinde.

Camideki din görevlilerinin en az ulaştığı kesim en genç yaş grubu oluyor ve diyanet görevlileri daha çok yaşlılara hitap ediyor.

Kadınlar (%51) erkeklere göre en çok dini içerikli medyadan dinlerini geliştiriyorlar. Erkekler ise kadınlara göre en çok diyanet görevlisi ve dergi gibi yayın organlarından dinlerini geliştiriyorlar. Diyanet yayınları ve dini kitaplar eğitim düzeyi yükseldikçe etkili görünüyor. Dini içerikli medya yayınları ve çevreden yardım alma seçenekleri ise eğitim düzeyi düşüklere daha çok hitap ediyor.

Din yüksek oranda aile ve yakın çevrenin talebi üzerine şekilleniyor. İkinci sırada arkadaşlar, üçüncü sırada ise medya geliyor. Diyanet mensupları ancak dördüncü sırada etkili görünüyor.

Gençler ve eğitimliler dini kurallar söz konusu olduğunda daha liberal görünüyorlar; 'Vaktinde kılınan namaz ile kaza edilen namaz arasında fark yoktur', 'Helal ve haramlar günümüz şartlarını da dikkate alarak yeniden gözden geçirilmelidir', 'Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah değildir', 'Az olmak kaydıyla yalan söylemek günah değildir (eğitim ile ters orantılı)' gibi birçok bulgu bir arada düşünüldüğünde haram ve helaller konusunda Türkiye'nin kafası karışık görünüyor.

Türkiye, günah işlediğinde %90 oranlarında pişman oluyor.

'Hayatımı dinin emirlerine göre şekillendiririm' cümlesine karşılık HİÇBİR ZAMAN seçeneğini en çok seçenlerin oranları; kentte yaşyanalarda %5.5 , erkeklerde %5.4, gençlerde (18-34 yaş arası) %11.3, yüksek eğitimlilerde %19.1, çalışanlarda %6.0, bekarlarda %7.2; bölge olarak ise Ege-Batı Marmara-İstanbul'da ortalama %6,6 olarak görülüyor. Türkiye'de %20 lik bir kesim AHLAKLI olmayı her tür inanca yeğliyor, bir başka deyişle ahlaklı olmayı yeterli buluyor.

Türkiye'de haremlik-selamlık tarih oluyor. 18-24 yaş %41 oranında HİÇBİR ZAMAN seçeneğini işaretlemiş. Yüksek eğitimliler neredeyse %60 düzeyinde. Gençler ve bekarlar eş seçiminde DİNDAR OLMASINI önemsiyor ve dini nikah resmi nikaha yakın oranlarda gerekli görülüyor. Miras paylaşımında erkeklere iki kat verme yüksek oranda kabul görmüyor (%70), özellikle kadınların erkeklere göre kabul etmeme oranları daha yüksek.

 

Cemaatleer denetlensin ama yasaklanmasın

 

Cemaatlere ilişkin görüş ise hayli düşündürücü, katılımcıların ortalama %50'si yararlı olduğunu düşünürken, kalanların ise şüpheleri olduğu görülmekte. Bu konuda KATILMIYORUM diyenlere bakıldığında; kentte yaşayanlar %18, erkekler %18, 45 yaş üzeri %19, yüksek eğitimliler %31,4, çalışanlar %18 ve bekarlar %19.3 olarak gözüküyor.

Dini grupların ve cemaatlerin denetlenmesini talep eden yargının ise yüksek oranda kabul gördüğü bir gerçek (%80'ler civarında). Herkes dini bir grup ya da cemaate mensup olmalıdır yargısına büyük çoğunluk katılmamış. Gençler, eğitimliler, kentte yaşayanlar bu görüşe büyük oranda katılmıyorlar. Ancak yasaklanmasını da istemiyorlar.

'Piyango, spor toto ve iddia gibi şans oyunlarını en fazla ara sıra oynarım' seçeneğine eğitimlilerin cevap vermiş olması hakikaten ilginç görünüyor. Şans oyunlarının; kentte yaşayanlar, erkekler, gençler, eğitimliler ve çalışanlarda %20-25 arasında ara sıra oynandığı görülüyor.

Türkiye fala %92 oranında inanmıyor.

Türkiye'nin dindarlık hissi yüksek bir toplum olduğu görülüyor (%85 üzeri). Dindarlık hissini oluşturmada en önemli kriter için de 'Allah'a inanıp kalbi temiz tutmak' seçeneği; ikinci seçenek olarak görülmesine rağmen hayli yüksek oranlar veriyor. En yüksek oran aldığı grup gençler ve eğitim düzeyi yüksek olan (%41 civarında) grup oluyor. Ailenin dindarlığı ile kişinin dindarlığı arasında yüksek korelasyon olduğu sonucu da ortaya çıkıyor.

Araştırmanın en ilginç bulgusu ise 'Trafik kurallarına uymazsam kul hakkı yemiş olurum' yargısına çoğunluğun katılıyor (%74 civarında) olması ve seçenekler arasında da anlamlı fark olmaması önemli bir algılayış diye düşünmek gerekir...

 

Dindarlık azalma eğrisinde

 

Prof. Dr. Ayşen Gürcan sonuç olarak diyor ki; 'Türkiye dindarlaşıyor diyenler bu araştırmaya bir daha bakmalı. Türkiye'nin en dindar kesimi 65 yaş üstü grubu, okur-yazarlığı en düşük grup ve kırda yaşayanlar... Bu da demektir ki, önümüzdeki 20-30 yıl içinde TR'nin dindarlığının en azından yaşlılık seçeneği için olmasa da eğitim düzeyinin yüksekliği ile bakıldığında düşeceğini söyleyebiliriz.'