Kültür-Sanat

Topkapı Sarayı'nı çevreleyen surların restorasyonuna başlandı

650 günde tamamlanması planlanan restorasyon 2019 yılının Kasım ayında teslim edilecek

17 Temmuz 2018 16:36

Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius zamanında (5.yüzyıl) inşa edilen ve İstanbul'un en önemli tarihi miraslarından olan Theodosisus surlarının, Topkapı Sarayını çevreleyen kısmının restorasyonuna başlandı.

650 günde tamamlanması planlanan restorasyon 2019 yılının Kasım ayında teslim edilecek.

Restorasyona ilişkin olarak Kültür ve Turzim Bakanlığı'nın açıklaması şöyle:

Asırlarca dünyanın yönetim merkezi olan, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman gibi kudretli padişahların ikamet ettiği ve bir milletin hafızası ile benliği anlamına gelen Topkapı Sarayını çevreleyen Sur-u Sultani’nin mevcut durumu Bakanlığımızca ele alınarak 3 etap halinde projelendirilmeleri ve onarılmaları planlanmıştır.
 
1. Etabın Projelerinin temini için 21.02.2014 tarihinde imzalanan sözleşme ile başlatılan proje çalışmalarının 08.06.2015 tarihinde; 2. Etap için 12.02.2014 tarihinde başlatılan proje çalışmalarının 16.07.2015 tarihinde ve 3. Etap için 07.02.2014 tarihinde başlatılan proje çalışmalarının 08.06.2015 tarihinde tamamlanması planlanmıştır. Bu kapsamda hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri değerlendirilmek üzere ilgili Koruma Bölge Kuruluna teslim edilmiştir. Söz konusu projelerin onaylanmasını müteakip yaklaşık 4 km. uzunluğundaki Sur-u Sultani’nin restorasyonu gerçekleştirilecek olup Topkapı Sarayı gibi hayat dolu bir yapı topluluğunu barındıran surların da eski ihtişamına kavuşması sağlanacaktır.
 
İstanbul, 29 Mayıs 1453 tarihinde Türkler tarafından fethedildiğinde, Fatih Sultan Mehmet tarafından; Marmara Sahil Surlarını karadan birleştiren ve yarımada ucunu bir üçgen şekline sokan, Antik Byzantion'un tüm bölgesini kapatan, "Sur-u Sultani" veya "Sultaniye" suru yaptırılmıştır. 1478 yılında inşa edilen “Sur-u Sultani”- “Deniz Surları”, Ahırkapı'dan başlayarak, Sirkeci İstasyonu civarında bugün mevcut olmayan Yalı Köşküne kadar devam eder ve “Marmara Sahil Surları” adını alır. Burada, yine Ahırkapı'dan başlayıp, karadan devam ederek, Topkapı Sarayı’nı çeviren Fatih Devri suruyla (Sur-u Sultani) birleşir.
 
Surlar 28 kule ile desteklenmiş olup, Demir Kapı, Bab-ı Hümayun, Otluk Kapı olarak adlandırılan 3 büyük kapı ve 3 küçük kapı ile 70 hektar büyüklüğündeki saray alanına giriş sağlanmıştır.
 
Topkapı Sarayı yapılmadan önce Yarımada’nın etrafının Marmara Sahil Suru ve Haliç Surları ile çevrili olduğu kaynaklardan bilinmektedir. “I. Dönem” olarak adlandırılan bu dönemde, Marmara Sahil Suru ve Haliç Surları karadan bir surla birleştirilerek “Sur-u Sultani” oluşturulmuştur. Sur-u Sultani bazen, sadece deniz surlarının iki ucunu karadan birleştiren Osmanlı suru için kullanılan bir tabir olmuş, bazen de sarayın etrafını saran tüm surları ifade etmek için kullanılmıştır.
 
Topkapı Sarayı’nın dış surlarını oluşturan Sur-u Sultani’nin yaklaşık 4 km. uzunluğunda olup, bazı yerlerde Bizantion ile Konstantinopolis surları ile örtüştüğü düşünülmektedir. Surlar, 2,97 m – 3.00 m kalınlığında olup genellikle düzgün ve sıralı moloz taşla inşa edilmiştir. Boğa gözü biçimli mermer ya da tuğladan ince mazgallarla delinmiş duvarlar ve burçları, Sur-i Sultani’nin savunma amacıyla değil bir egemenlik ve iktidar simgesi olarak yapıldığını düşündürmektedir. Sarayın dış görünüşü bu duvarlar sayesinde müstahkem bir kale görünümündedir ve bundan dolayı da kaynaklarda “Kal’attü’s-Sultaniye” olarak adlandırılmaktadır.
 
Sur-u Sultani üzerinde yer alan ve sarayın giriş kapısı olan “Bab-ı Hümayun”, Topkapı Sarayı’nın şehre açılan birinci giriş kapısıdır. Kapıcılar tarafından korunan Bab-ı Hümayun yalnızca padişah, sadrazam, divan vezirleri ve görevlilerin girip çıkması için kullanılmaktaydı. Ahırkapı (Otluk Kapı), Büyük Saray’ın sahil kapılarından biridir. İmparator III. Mikhael burada büyük ahırları yaptırttığı için bu isimle anılmaktadır. Ahırlar Osmanlı devrinde de bu bölgedeki yerlerini korumuşlardır. Surun ana girişi olan Bab-ı Hümayun Kapısından batıya doğru dönerek, meyilli şekilde inen Soğuk Çeşme Sokağı sonunda, günümüzdeki adı “Gülhane Parkı Kapısı” olan “Soğuk Çeşme Kapısı” yer alır.