Gündem

Tıp ve hukuk barajı için iptal davası

Abbas Güçlü: YÖK kendini nasıl savunacak? İptal gelirse hiç şaşırmam...

05 Temmuz 2015 15:15

Tıp ve hukuk fakültelerine getirilen baraj uygulamasının takılan oğlunun haklarını geri alabilmek için Demet Can, YÖK’ün, tıp ve hukuk fakültelerine getirdiği barajla ilgili olarak, yarın sabah Danıştay nezdinde yürütmeyi durdurma davası açıyor.

Konuyu Milliyet’teki köşesine taşıyan Abbas Güçlü’nün “Tıp ve hukuk barajı için iptal davası!” başlığıyla yayımlanan (5 Temmuz 2015) yazısı şöyle:

Maç orta-sında kurallar değişir mi?

Değişmemesi gerekir.

Ama burası Türkiye. 

Ne istenirse, o olur.

Hele ki isteyen devletin ta kendisiyse.

Allah’tan bir hukuk devletiyiz ve çiğnenen yasaların, devlet adına yapılan dayatmaların karşısında yine devlet var!..

MEB, YÖK ve ÖSYM, bugüne kadar defalarca yargı duvarına tosladı. Ama hâlâ bildiklerini okumaya devam ediyorlar.

Biz ne dersek o olur şeklindeki zamansız dayatmaları yüzünden, aldıkları doğru kararlar bile tartışmalı hale geliyor. Hatta yargıya taşınıyor!

Tıpkı Demet Can’ın, oğlunun hayallerinin elinden çalınması üzerine açtığı davada olduğu gibi!..

Dayatmaya hayır

Can, YÖK’ün, tıp ve hukuk fakültelerine getirdiği barajla ilgili olarak, yarın sabah Danıştay nezdinde yürütmeyi durdurma davası açıyor. Müthiş bir dilekçe hazırlamış. Çok uzun, bu yüzden tümüne yer vermek mümkün değil (tamamını  www.abbasguclu.com’da bulabilirsiniz)...

İşte dilekçeden önemli satır başları:

DAVA KONUSU: Daha önceki yıllarda hukuk lisans programına TM-2 puan türüyle girilebiliyor iken, “2015 yılında hukuk lisans programına TM-3 puan türüyle girilebileceğine ilişkin karar” ile 2015 ÖSYS’de “Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına yerleştirme işlemlerinde tıp programlarına başarı sırası en düşük 40 bininci (40.000) sırada olan, hukuk programlarına ise başarı sırası en düşük 150 bininci (150.000) sırada olan adayların yerleştirme işlemine alınarak kontenjan dahilinde yerleştirilmesine” dair Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın işleminin (söz konusu işlem basın açıklaması yoluyla duyurularak 30/06/2015 tarihinde uygulanmıştır) öncelikle ve ivedilikle yürütmesinin durdurularak müteakiben İPTALİNE karar verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.

Haksız rekabet

Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 milyon civarında öğrenci ve aileleri, rekabetçi şartlar ve stres altında, yoğun emek ve çaba (maddi ve manevi) harcayarak üniversite sınavlarına hazırlık süreci geçirmektedir. Bu hazırlık sürecinin bir önceki yılın ağustos aylarında başladığı ve haziranda girilen son sınavlarla nihayete erdiği de malumdur. Hal böyle olunca, bir önceki yılı ve o yılın sayısal verilerini ve değerlerini referans alan öğrencilerin (ki şimdiye kadar yapılan uygulamalar da öğrencileri bu yola sevk etmiştir) çalışmalarına bu yönlerden ağırlık verdiği/vereceği, yine konsantrasyonlarını ve motivasyonlarını bu referanslar üzerinden sağladıkları izahtan varestedir. 

Dolayısıyla, TM-2 puan türünün geçerli olacağı ve herhangi bir baraj uygulamasının söz konusu olmadığı bir durumda hazırlıklarına başlayan oğlum ve onun gibi binlerce öğrenci, davalı Kurum’un tamamen keyfi zamanlamayla alınmış ve anayasal ilkelerin göz ardı edildiği kararlarının mağdurları konumuna girmiştir.

Niye iptal edilsin?

Bu iddiaya itibar etmek aşağıda belirtiğimiz sonuçlara yol açacaktır:

1150.000 başarı sırasını sağlayamayan öğrencilerin kalitesiz yetiştiği veya bundan sonra öğretim görseler bile kalitesiz eğitim alacakları,

2 2015 LYS ile tıp ve hukuk dışında alan seçecek olanların kalitesiz eğitim almalarının sakıncası olmadığı (örneğin, bir mühendis adayı, bir öğretmen adayı kalitesiz eğitim alabilir),

3 2014 LYS ile baraj olmaksızın tıp ve hukuk programlarına yerleştirilen binlerce öğrencinin -ki geçtiğimiz yıl hukuk alanında 365.000 başarı sıralamalı öğrenci yerleştirilmiştir- kalitesiz eğitim aldığı (bu durumda birkaç yıl sonra kalitesiz eğitim almış doktorlar, avukatlar, hâkimler, savcılar olacaktır),

Tüm bu durumların o öğrencilere, onlara emek veren ailelere, öğretmenlere ve hatta üniversiteler ile öğretim üyelerine haksızlık olduğu açıktır.

Haklı olsalar bile!

Davalı Kurumun tıp ve hukuk programlarına en düşük sıra uygulamasını getiren kararının haklı sebeplerinin olduğu düşünülse dahi, söz konusu farklılık yaratan işlemin ölçülü (idari işlemden beklenen amaç ile kullanılan araç arasında adil bir denge) olması gerektiğinde de kuşku bulunmamaktadır. Ancak davalı Kurum, işbu dava konusu işlem ile ölçülülük ilkesini de dikkate almamıştır.  

Yine, KKTC üniversitelerinin hukuk ve tıp alanlarına girerken hiçbir baraj uygulanmamakta iken, Türkiye üniversitelerinde aynı alan için baraj uygulamasına gidilmesi, uygulamanın hangi kritere göre belirlendiğinin belirsiz olduğu gerçeğini doğrulamaktadır.

Belirtmek gerekir ki, eğitim öğretim döneminin ortasında getirilen bu değişiklik ile öğrencilerin motivasyonları düşmüş, psikolojik olarak bir belirsizlik içine sürüklenmişlerdir. Hatta bu belirsizlik içerisinde esasen MF alanından tercih yapmak isteyen birçok öğrenci TM alanına yönelmiş, öğrencilerin gerçek iradeleri ile öğrenim görmek istedikleri alandan uzaklaşmalarına sebep olunmuştur.

Özetin özeti: Yargının işine elbette karışılmaz ama merak ediyorum, YÖK kendini nasıl savunacak? İptal gelirse hiç şaşırmam...