Yaşam
Deutsche Welle

Teröre alışılır mı?

Birbiri ardına yaşanan terör saldırıları insan psikolojisini nasıl etkiliyor? Korku yenilebilir, korkuyla yaşamaya alışılabilir mi? Psikiyatrist Prof. Bandelow DW'nin sorularını yanıtladı.

15 Temmuz 2016 22:45


Deutsche Welle: Profesör Bandelow, Nice'te, daha önce Paris ve Brüksel'de yaşanandehşet uyandırıcı saldırılar bizi nasıl etkiliyor?

Borwin Bandelow: Nice'teki saldırı tabii beni de dehşete düşürdü. Eskiden sık sık gezmeye gittiğim bir yerdi. Ve ben de tekrar tekrar bu tarz saldırıların yaşanmasından büyük korku duyuyorum. Ama kendime de istatistiksel olarak böyle bir saldırıda öldürülme ihtimalinin her gün hayatımızda bizi bekleyen tehlikelerle karşılaştırıldığında oldukça küçük olduğunu söylüyorum; mesela bisiklet kazası, kalp krizi ya da kanser sonucu ölümler gibi.

Bu tarz terör saldırılarının yarattığı korkular bizi ne ölçüde değiştiriyor?

İyi olan şu ki toplum bu saldırılar sonucunda kalıcı bir biçimde çok değişmiyor. Eğer son sefer olanları hatırlarsanız tam da bundan endişeleniliyordu. Her seferinde aynı soru gündeme geliyor: Toplumumuz bir korku toplumu mu olacak? Bu bence hiçbir zaman olmayacak.

İnsanlar o noktada uyum sağlama yeteğine sahip. Bunu diğer ülkelerden mesela Irak'tan da biliyoruz. Orada insanlar yıllardır terör saldırılarının düzenlenmesine alışmış durumda. Ama orada da insanların hayat kalitelerinde endişenildiği kadar kısıtlamaya gitmiyor, zira zaman içinde başka tehlikelere alışıyoruz.

Örneğin trafik kazalarına alıştık, ya da evde meydana gelen kazalara, tatil kazalarına. Her yıl bu kazalar sonucunda 9 bin insan ölüyor. İnsanların büyük çoğunluğu kalp ve kan dolaşımı hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu oran tüm insanların yüzde 41'ine tekabül ediyor. Bunlar artık kendimize dert edinmediğimiz tehlikeler. O nedenle gelecekte de sırf endişeli ve mutsuz olmayacağımıza inanıyorum.

Yani korkuyla nasıl baş edeceğimizi ve günlük tehlikelerle birlikte nasıl yaşayacağımızı öğrenmemiz mi gerekiyor?

İnsanlar futbol karşılaşmaları, karnaval gibi kitlesel organizasyonlara huzursuzluk içinde gidiyorlar diye ayıplanamaz. İnsanlar bu tür bir ihtimali gittikçe daha fazla hesaba katacaklardır. Ancak o kadar çok kitlesel organizasyon var ki ve teröristler de her zaman her yerde olamazlar. Bu tür organizasyonlarda zahmetli güvenlik tedbirlerine zaten her zaman dikkat edilecektir.

Mutlak bir güvenlik isteği o zaman bir yanılsamadan mı ibaret?

Evet, öyle. Şimdi bir kez daha gördük ki teröristler sürekli daha yaratıcı oluyor. Bir kamyonla saldırı düzenlemek ve rastgele insanları ezmek terörizmin yine tamamen yeni bir biçimiydi. Patlayıcıyı devre dışı bırakacak olsanız bile bir kamyon kiralanması imkanı var. Buna karşı kendimizi asla bütünüyle koruyamayacağız.

Bu saldırıların bizim üzerimizde fiziksel ve psikolojik sonuçları da var mı?

Yani ortaya çıkan korkunun kendisini dışa vurmasından, bizi daha korkak ve depresif yapması ya da kalp çarpıntısı gibi fiziksel semptomlar yaratarak acı vermesinden endişe edilmemeli.

Korku bizi terörden de koruyabilir mi?

Elbette korku bize yardımcı olabilir, mesela kendimizi diğer tehlikeler karşısında güvenceye almamızı, daha uyanık olmamızı ve tedbirler almamızı sağlayarak. Tüm insanlık tarihi, insanların tehlikelere uyum sağlamak zorunda kalmasından ibaret. Eskiden bunlar vahşi hayvanlar, şimşek ve gök gürültüsüydü. İnsanlar uyum sağlamaya son derece yetenekli. Şimdiye kadar olan saldırıların yarattığı korku bizi belli ölçüde ileriye de götürecektir.

Teröre en etkili şekilde nasıl karşı gelebiliriz?

Kural olarak korku duymamak teröre karşı en iyi silahtır. Yani teröristlere hedeflerine ulaşma ve tüm politik ve sosyal yapımızı tahrip etme fırsatı tanımamalıyız. Bunu 2001'de ABD'de düzenlenen saldırılarda gördük. Her ne kadar büyük bir yarık açmış olsa da bu saldırılar Amerikan toplumunun yapısını en ufak bir şekilde değiştirmedi. Aynı şekilde yaptıkları şeyin anlamsız olduğunu teröristlere göstermeliyiz. Genellikle bu saldırıları yapanlar, bu yolla büyük bir şey elde edebileceklerini sanan, psikolojik olarak hasta insanlar. Ve bizim de tam bu noktada teröristlere hedeflerine ulaşamadıklarını göstermemiz şart. Korkuya karşı durmak zorundayız.

Borwin Bandelow Korku Araştırmaları Cemiyeti Başkanı ve Göttingen Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ve Psikoterapi Kliniği Direktör Yardımcısı.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle