Gündem

Tecavüz mağduru Ö.C. devlet yurdunda görevlilerden dayak yedi

İkisi polis 34 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalan devlet korumasında bulunan 17 yaşındaki Ö.C., yurtta kendilerine tuvalet temizletildiğini ve korktuğunu söyledi

23 Ekim 2014 23:55

2012 yılında Sakarya'da 2'si polis 34 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalan ve şimdi 17 yaşında olan Ö.C. kaldığı yurtta çalışan görevliler tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı.

 

'Üniversiteye gitmek istiyorum'

 

Sakarya dışında bir şehirde devlet koruması altında yurtta kalan Ö.C., eğitimine kaldığı yerden devam ediyor. Bir yandan da üniversiteye hazırlanan Ö.C., “Üniversiteye gidip Harika Ablam gibi avukat olmak istiyorum” dedi.

 

'İki kadın görevli beni dövdü'

 

Yaklaşık 4 yıldır ailesinden uzakta ve avukatı Harika Günay Karataş dışında hiç kimseyle görüşemeyen Ö.C., geçtiğimiz günlerde yurt çalışanı 2 kadın tarafından yoğun şekilde fiziksel şiddete maruz kaldığını iddia etti. Yurtta görevli iki kadın çalışanı tarafından dövülerek darp edildiğinin söyleyen Ö.C., bu ve benzeri olayların sürekli yaşandığına işaret etti.


Kendisine telefonla ulaştığımız Ö.C., başından geçenleri gözyaşlarıyla anlattı. Uzun süredir şiddet olaylarının devam ettiğini söyleyen genç kadın, sürekli adres değiştirmek zorunda kaldığını ifade etti.

 

'Görevli kadın öğretmen beni Hakkari’ye sürdüreceğini söyledi'

 

Ö.C. : Yurtta görevli Sosyal Hizmetler görevlileri, çocuklar arasında ayrımcılık yapıyorlar. Dolayısıyla yapılan haksızlıklar karşısında bizler de sesimizi çıkartmaya çalışıyoruz. Yurtta kalan ve akli dengesi çok da yerinde olmayan bir çocukla tartışma yaşadık kavga ettik. Aynur Ö. adlı öğretmen beni odasına çağırdı ve beni azarlamaya başladı. Zaten kafayı bana takmıştı. Tartışmaya başladık ve bana bana sen kim oluyorsun da yurtta kavga çıkartıyorsun” dedi. Aynur Ö. beni tehdit etti ve bir daha sorun çıkartırsam Hakkari’ye beni sürdüreceğini iddia etti.

'Baro polis merkezine avukat göndermedi'

 

Ö.C. : Öğretmen masasından kalkarak yanıma geldi. Odasın dar ve küçük bir odaydı. Beni odasından kovarak dışarı çıkmamı söyledi o sırada ben de ayağa kalktım ve bir anda bana vurdu ve ben vurma etkisiyle yere düştüm. Yere düşerken de başımı bir yere vurdum. 45 yaşında bir kadın ve ben daha 17 yaşındayım. Ardından başka bir görevli olan Sibel İ. geldi odaya ve beni yerde tekmelemeye başladılar. Ben de zar zor ayağa kalktım elimi kolumu hareket ettiremiyordum. Yaklaşık 5 dakika boyunca beni dövdüler. Sonra odaya güvenlik görevlisi geldi ve bizi ayırdı.

Beni aldı güvenlik görevlisi dışarı çıkarttı. Ben de polisi arayacağımı söyleyip üst kata odama çıktım. Beni döven kadınlar polisi çağıracağımı duyunca tuvalete gidip kendilerine zarar vermişler. Polis gelince benim onları dövdüğümü iddia edeceklermiş. Ben de hemen avukatım Harika Günay Karataş’ı aradım. Olayı başından sonuna kadar anlattım. Saatler sonra polis geldi ve beni hastaneye götürdüler. Darp raporu alım. Hastaneden sonra beni polis merkezine götürdüler. Şüphelilerin ifadelerini aldı polis ama benim ifademi almadılar. 18 yaşından küçük olduğum için avukat nezaretinde ifademi alabileceklerini söylediler.

Bulunduğum şehrin barosundan avukat talebinde bulunduk ama talebimiz reddedildi. Baro bana avukat göndermedi. Olayın üzerinden kaç gün geçti ve hala ifadem alınmadı. Olayın ardında 5 gün sonra kaldığım yurdumu değiştirdim ve okuluma devam ediyorum. Dershaneye gidiyorum.

 

'Yurtta kalan çocuklara tuvalet temizlettiriyorlar'

Ö.C. : Yurtlarda temizlik işçilerinin olmasına rağmen yurtta kalan çocuklara temizlik işlerini yaptırıyorlar. Eğer karşı gelirsek de başımız derde giriyor. Bir keresinde yurt müdürü Saim B.'ye olanları anlattım ve kendisine ders çalışmak zorunda olduğumu ve tuvalet temizlemek istemiyorum dedim. Müdür ise bana haftasonları yıkarsın sen de dedi.

 

'Bakan’a mektup yazdım'

 

Ö.C. : Benim yurtlarda ki 4. yılım ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yurtlarda yaşadığımız sorunları anlattığım uzun bir mektup yazdım. Bakanlık mektuba cevap vermedi ama kaldığımız yurda bir müfettiş gönderdi. Ama değişen bir şey olmadı.   

Ö.C. “Yurtlarda görevli olan çalışanların içinde çocuk sevgisi yok. Çocukları seven görevliler olsun isterdim.”

 

'Yurtta korkuyorum, gelecekten umutlu değilim'

 

Ö.C.: Yurt müdürü Saim Bey benimle konuşmak istedi ama ben kendisine “başımız ne geliyorsa sizin ilgisizliğiniz yüzünden geliyor” diyerek kendisiyle konuşmayı reddettim. Günler sonra odasına çağırdı beni Yurt Müdürü ve bana görevli kadınları benim dövdüğümü söyleyerek beni suçlu göstermeye çalıştı. Suçu ve suçluları koruma altına aldı. Bu yeni yurdumdan sonra başka nereye giderim bilmiyorum. Yurttaki görevlilerden çok korkuyorum. Gelecekten umutlu değilim.

 

'Yurtlarda kalan bütün çocukların maruz kaldığı bir durum'

 

Ö.C. nin yaşadığını iddia ettiği olayın ardından görüştüğümüz avukat Harika Günay Karataş, “Yaşanan bu şiddet olayı sadece müvekkilimin yaşadığı bir olay değildir. Yurtlarda kalan bütün çocukların maruz kaldığı bir durumdur” dedi.
 
Avukat Harika Günay Karataş: Sonuçlanan bir dava ve müvekkilim sözde devlet koruması altında bulunuyor ancak bu ülkede çocukların devletin ulaşamayacağı yerlerde barındırılması ve korunması gerekir. Müvekkilim bulunduğu yerde kamu görevlileri tarafından yani sosyal hizmetlerde çalışan kişiler tarafından fiziki olarak işkenceye maruz kalmıştır. Bunun sebebi de kendi haklarını savunuyor olması. İnsan olmak ahlakına ve onuruna uygun bir şekilde yaşama çabasında.

'Devlet tecavüz suçunu aklar çabasında'

 

Avukat Harika Günay Karataş: Devlet ilk soruşturma başladığı andan itibaren tecavüz suçunu aklar şekilde davranmaya başlamıştır. Zaten yargılama boyunca da bu böyle devam etti. Yargılama bittikten sonra da diğer aygıtlarıyla kadınları, çocukları ötekileştiren hiçleştiren bu kültürü yaşatma sayikiyle ötekileştirme bilincine devam edip fiziki ve psikolojik işkencelerine devam etti.

 

'Müvekkilim fiziki olarak büyük bir işkenceye maruz kaldı'

 

Avukat Harika Günay Karataş: Müvekkilim bundan önce kaldığı yurtlarda da benzer şiddete maruz kalmıştı. Bakanlık bununla ilgili sözlü bir açıklama yaptı ve bu tip şiddet içerikli davranışlarda bulunulmadığına dair ancak müvekkilimle görüşüyorum ve fotoğrafları da var elimizde ayrıca darp raporumuz da mevcut. Fiziki olarak çok büyük bir işkenceye maruz bırakıldı. Bu ayrıca sadece benim müvekkilimin yaşadığı bir sorun değil orada olan bütün çocukların maruz kaldığı bir durum. Çünkü orada ailelerinden uzak bakıma muhtaç çocukalar ve büyük travmalar yaşamış çocuklar var. Devlet onlara ne psikolojik ne de maddi destek sağlamıyor. Müvekkilim bana ulaşabildiği için haberdar olduğumuz bir durum bu.

 

'Uygulanan şiddet devlet ahlakıyla örtüşüyor'

 

Avukat Hakira Günay Karataş: Devletin tekelinde bulunan ve bir süje olarak kendi bünyesinde barındırdığı kişilere şiddet uygulamayı, onları da devlet ahlakıyla terbiye etmeyi meşru görüyor ve hak görüyor. Bu anlamda yapılan ve uygulanan şiddet devlet ahlakıyla örtüşüyor. Ama insanlık ahlakı ve onuruyla örtüşmüyor. Bu anlamda hem devletin hem de devlet çalışanlarının teşhir edilmesi gerekiyor.

 

'Savcılar kendilerini devlet zannettikleri için ulaşılmaz görüyorlar'

 

Avukat Harika Günay Karataş: Olay yaşandığında polise müracat ettik. Ama  kolluğun gidip olaya müdahale etmesi yaklaşık 1 saat sürdü. Çünkü oraya gidemeyeceklerini ve sosyal hizmetlerden böyle bir şikayet gelmediğini dile getirdiler. Hem işkence yapan hem de kendini şikayet eden bir kurum olamaz. Daha sonra savcıyla da görüşemedik ve görüşmek te mümkün değildi zaten. Çünkü kendilerini devlet zannettikleri için ulaşılmaz görüyorlar ve tecavüz zihniyetine kendileri de sahip oldukları için failleri de koruma gibi bir düşünceleri var.

 

'Müvekkilim büyük travmalar yaşadı'

 
Avukat Harika Günay Karataş: Müvekkilim çok travmatik bir olay yaşadı. Psikoloğunun ailesi ile olan bağlarının koparılmaması yönünde resmi rapor vermesine rağmen Devlet, sinsice müvekkilimi aldı ve başka bir şehre götürdü. Hiçbir bilimsel araştırma yapmadan, müvekkilimle görüşmeden, fikri sorulmadan ve ailesinin de fikrini almadan başka bir yere götürüldü bu durum kendisinde gerçekten büyük bir travma yarattı. Daha sonra adli tıbba gitme süreci ve mahkeme sürecinde de zaten bu tetiklenerek devam etti.

Zaten yaşatılmak istenen de buydu. Yani bu ülkede yaşıyorsanız ve tecavüze uğradıysanız ve bir kadınsanız, bir kız çocuğuysanız siz bunları hak etmiş gözüyle bakar devlet size. Çünkü erkektir ve erildir devlet. Bunu yaşadıysanız bir şekilde bunun bedelini ödemek zorundasınızdır. Bedelini de size kolluk kuvvetleriyle, kolsuz kuvvetleriyle, hakimleri ve savcılarıyla ödetir.

 

Davanın geçmişi

 

Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sonuçlanan davada 34 sanıklı davada, Sakarya Emniyet eski müdürü N.Ş., cinsel istismar suçundan 19 yıl 4 ay, hürriyetten yoksun kılma suçundan da 9 yıl olmak üzere toplam 28 yıl 4 ay hapisle cezalandırıldı.

 

Harika Karataş: “Polis müdürü sanık N.Ş., gözaltına alındıktan sonra yapılan ilk yargılamada yurtdışı yasağı verilmedi ve sanık yurtdışına kaçtı. Kırmızı bültenle arandı uzun bir süre ve bu sanık devlet tarafından yakalanıp adalete teslim edilmedi sanık kendisi gelip teslim oldu. devlet bir anlamda kaçmasına göz yummuş oldu.”
Aynı suçtan 27 öğrenciye de 1 ile 5 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Sanıklara ayrıca ‘hürriyeti tehdit’ suçundan da  ayrı ayrı 5 yıl 4 ay hapis cezaları verildi. Ancak mahkeme heyeti, hükmün açıklanmasını geri bırakarak sanıkların bu cezalarını erteledi. Davada bazı sanıkların avukatlığını ise Sakarya barosu eski başkanlarından Recep Hacı Eyüpoğlu ve Nihat Nalbantoğlu üstlenmişti.  Sakarya’da emniyet amiri görevinde olduğu dönemde “cinsel istismarda bulunmak” suçlamasıyla davanın tutuksuz sanığı olan E.T.’nin Konya’nın bir ilçesinde Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görevini sürdürdüğü öğrenildi. Ö.C. davasına müdahil olan ve yakından takip eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) olaydan sonra ifadesi alınıp tutuklanmayan emniyet müdürü N.Ş.’nin firar etmesine imkan sağlayan Sakarya Valisi ile Soruşturma hakimi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
 
 
Avukat Karataş, müvekkili Ö.C. nin maruz kaldığı şiddet hakkında sorumlu olan bütün kamu görevlieri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek yeni ve zorlu bir sürecin de başladığına işaret etti.